Kamil Erdoğan
Çocuklara camiyi sevdirme yöntemleri
Yaz Kuran kurslarının açılması ile birlikte binlerce camimiz yüzbinlerce çocukla buluşmuş oldu. 2024 yılı verilerine göre 2.5 milyon çocuk yaz kuran kurslarında cami ve dini eğitim ile buluşmuş. Bu rakam özellikle imamlar ve dini eğitim veren kişiler için çok büyük fırsat aynı zamanda büyük bir vebal demek oluyor. Yaz kuran kursları çocuklara camiyi sevdirmek için bir vitrin görevi görmesi açısından çok büyük anlam ifade ediyor. Normal zamanlarda camiye yolu düşmeyen yüzbinlerce çocuğa camiyi, namazı ve İslamı sevdirmek için için hocalarımız bir çok farklı etkinlikler , çalışmalar ve yöntemler uyguluyor. Bu yazıyı yazmadan önce bende bir çok hoca arkadaşımla çocuklara camiyi ve din eğitimini sevdirecek yöntemler üzerine istişare edip araştırmalar yaptım. Öne çıkan bazı yöntemleri özetlemek istiyorum.
1-İkramsız olmaz; Sosyal medyada birkaç tane camide “ cami kantini” olarak tasarlanmış bölümler gördüm. Caminin imamı çocukların ilgisini çeken yiyecek ve içecekleri yerleştirerek çocuklara dağıtıyor. Her caminin böyle bir uygulama yapma imkanı olmasa bile düzenli olarak çocuklara ikramlarda bulunmak öğrencileri teşvik ediyor. Büyükler için çok önemsiz olan bir ikramın çocuklar için cezbedici olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Şunu da unutmamak gerekiyor , ikramlar ulaşılabilecek son nokta değil merdivenin ilk basamağında yer alması gerekiyor. Yani ikram yapmayı yapılabilecek etkinliklerin en kolayı olarak görmek gerekiyor. Bunun yanında seviyeyi biraz daha ilerleterek camiye sponsorlar aracılığıyla pamuk şeker makinası, mısır patlatma ve sair ikram makinaları alınabildiğinde daha büyük sinerji oluşturulmuş olacaktır.
2-Çocuk oyunla öğrenir, “Hadi oğlum camiye derse” denilince çocuğun aklına rahleler arasına sıkıştırılmış , sadece ezber ve elif ba dersinin öğretildiği dersler gelmemesi gerekiyor. Bilakis fiziksel ve teknolojik oyunlarla gerek cami içinde gerek se cami dışında gerçekleştirilen oyunlarla derslerin zenginleştirilmesi gerekiyor. Uzmanlar çocuklara en etkili eğitim yönteminin “dolaylı yoldan” ve “ çocuğun farkında olmadan öğrendiği yöntem” olduğunu ifade ediyorlar. Dolayısıyla oyunlar oynatarak öğretmek bu yöntemli en verimli kullanmak demek oluyor. Oyunlar oynatırken dikkat edilecek en önemli husus ise “oynatmış olmak, eğlenmiş olmak için “ değil bilinçli, hedefli ve öğretme amacı taşıyarak düzenlenmiş oyunlar olması.
3-Kamplar ve piknikler vazgeçilmezdir. Gerek piknikler gerekse kamplar camide öğrettiğimiz teorik derslerin pratiğinin yapacağımız uygulama alanlarıdır. Söz gelimi paylaşma konusunu anlattığımız öğrenci piknikte arkadaşı ile ekmeğini paylaşacak, kibarlığı, yumuşaklılığı öğrettiğimiz öğrenci futbol oynarken centilmenliği yaşayacak, israfı, çevre bilincini, uyumlu yaşama ahlakını kamplarda pikniklerde uygulama fırsatı bulmuş olacak. Ara ara yakın yerlere pikniklere gitmek ve hiç olmazda sezonda bir kez birkaç günlük kamp yapmak çocuklar da unutulmaz anılar ve izler bırakacaktır. Bunun yanında özellikle yaz dönemi olduğu için denize yakın beldeler de çocukları denize götürmek, diğer yerlerde imkan nisbetinde havuzlara yüzmeye götürmek çocukları fazlasıyla mutlu edecektir.
4-teknolojinin nimeti büyük fırsattır. Özellikle çocukların kulaklarının veriye doyduğu bir zamanda yaşıyoruz günümüz çocuklarına işitme kanalı ile bilgi vermenin çok güç olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. İnsanlar duyduklarının yüzde seksenini unuturken gördüklerinin yüzde seksenini unutmuyor , dolayısıyla çocuklara görsel eğitim imkanları sunmak önemli hale geliyor. Bu bağlamda camilerde televizyon veya projeksiyon kullanarak bilgi aktarımı yapılması öğrenmeyi verimli hale getirecektir. Ara ara önceden seçilmiş filmler, kısa film ve çizgi filmler seyrettirilerek , resimler ve sunumlar gösterilerek çocukların gönül dünyasında tesir bırakmak hedeflenmelidir. Artık bu işlere “şeytan icadı“ gözüyle bakmayı bırakıp günümüz şartlarının olmazsa olmazı olarak görmek gerektiğini ifade etmiş olayım. Kophenag şehrindeki katar camisini dolaştığımda özel olarak bir sinema salonu tasarlanmış olduğunu görünce düşüncemde haksız olmadığımı bir kez daha gördüm.
5-Yarışmalar seviyeyi belirler. Eğitimde ki en temel kurallardan birisi “ölçme ve değerlendirme” maddesidir. Öğrettiğimiz şeylerin ne kadarını öğrendiğini test etmek eğitimdeki kalitemizi arttıracaktır. Ünite sonlarında ya da sair zamanlarda bilgi yarışmaları, ödüllü sınavlar yaparak hem öğrettiğimiz şeyleri pekiştirecek hem de geldiğimiz seviyeyi kontrol etme imkanı sağlamış olacağız. Sosyal medya da karşılaştığımız bir çok eğlenceli bilgi yarışmalarını bizlerde uygulayabiliriz. Yarışma demişken çocukların oynamaktan bıkmadığı çevrim içi bilgi yarışması olan “kahoot” yarışması ekrana yansıtılarak öğrencilerin telefonundan dahil olduğu hız ve bilgi odaklı yarışma gibi yarışmaların çocukların ilgisini fazlasıyla cezbettiğini de ifade etmiş olayım. Bunlara ek olarak futbol , tenis yada voleybol turnuvaları yapmak , özellikle camiler arası formata dönüştürerek diğer camiler ve çocuklar ile bağları da güçlendirecektir.
6-Çocuklara yeteneklerini sergilettirmek. Öğrencilerin öğrenmek için güçlü bir motivasyona ihtiyaç duyduğu yadsınamaz bir gerçek , bu bakımdan motivasyonlarını güçlü tutmak adına öğrendiklerini uygulattırma fırsatları oluşturmalıyız. Kamet yapmasını öğreten çocuğa namaz vakitlerinde kamet yaptırmak, ezan okumasını öğrenen çocuğa namaz vakitlerinde ezan okutturmak , kuran okumada ilerleyen çocuğa cemaat önünde kuran okutmak, ilahi grupları kurup insanlar önünde ilahi söylettirmek gibi minik etkinlikler düzenleyerek motivasyonlarını tazelemek ve özgüvenlerini güçlendirmek önem arz etmektedir. Bunun yanında kurs bitiminde imkanlar ölçüsünde kapanış programı yaparak çocuklara yeteneklerini sergilettirmek, belge ve karne vermek yaz kursunun unutulmaz olmasını sağlayacaktır.
Son tahlilde yukarıda bahsettiğim uygulamalar gibi onlarcasını uygulayan eğitimci arkadaşlarımız var. Yazımızın uzamaması açısından özet geçmekle iktifa ettik. Sözün en önemli kısmını sona saklayarak yazımızı tamamlamış olalım.
Her yazan kursunda bende dahil bir çok hocamızın karşılaştığı malum bir sahne vardır; geçen yıl kuran okumaya geçen öğrenciye kuranı açıp oku dediğimizde okumayı unuttuğunu görürüz, aynı şekilde geçen yaz döneminde sureleri öğrenmiş olan bir çok öğrencinin sureleri unuttuğuna şahit oluruz. Mecburen sar başa yöntemini uygulayarak eğitime başlamak zorunda kalırız. Bu problemin iki büyük nedeni var; 1- 2 ay ders verdiğimiz öğrenciyle 10 ay boyunca görüşmemiş olmak. 2- sevdirme odaklı değil öğretme odaklı eğitim modelini benimsemek. 10 ay boyunca arayıp sormadığımız bir öğrenciden verim almayı beklemek öğrenciye haksızlık olacaktır. Bundan dolayı yaz kuran kursunda öğrencilere sevdirme odaklı yaklaşarak , kendimize ve camiye bağlamak kış ayı boyunca gerek hafta sonları gerekse hafta içi okul sonlarında öğrencilere destek vermeye devam etmeliyiz. Unutmayalım ki çocuklarımızın din eğitimi yaz döneminde 2 aya sığmayacak kadar geniş ve uzundur..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.