İnsan hep kendi itibarının celladıdır...

İnsan; en iyi, en güçlü, en zengin, en akıllı, en bilgili ve en üstün olma çabası içinde olmuş ve olacaktır. Bu şevk insanı dünyada diri ve aktif tutuyor.

Birbiriyle yarışma mücadele etme savaşlar makam rütbe kavgaları daha fazla kazanma hırsıyla birleşince de çalma çırpma hak yeme aman para gelsin de nerden gelirse gelsin tavır ve tutumları yanısıra yeni dünya düzeniyle birlikte başlayan çok takipçi çok beğeni daha fazla reklam ve iş birliği derken aklıma Kemal Sunal’ın 100 numaralı adam filmi geldi.

Bir den gelen şöhret ona karakterini kaybettirmedi hatta isyan ettirdi! Ben bana güvenen insanları Kandıramam yalanlarınızı halka anlatmak istiyorum diye bağırdı kendini yakmaya kalktı ama o komedi filmini gülerek izleyen kimse içinde ki gerçek mesaja anlam yüklemedi.

Sadece sosyal medya denilen balta girmemiş ormanda değil yaşamın her alanında insanoğlu avam tabirle kendi itibarının bacağına sıkar olmuş.

Pek kimsede bundan rahatsız da değil. Eskiden haya edilip yapılsa bile saklanan her günah övünme malzemesi haline gelmiş. Kuytu köşe de bir kaç edepli namuslu Allah korkusu olan kişiler dışında bu durumdan rahatsız olan pek kimsede yok gibi. Reklamın iyisi kötüsü olmaz fikriyatıyla kendi reklamını da bir kaç ücretsiz veya para karşılığı işe yaramayan ürünlerin de

Reklamını yaptı ama en çokta insansızlığına alkış toplamak adına kameralara oynadı, tribünlere oynadı en kötüsü kendi kendine çaldı kendi kendine oynadı...

Samimiyetsizliği yaptığı klavye delikanlılığının ardından paylaştığı yaşadığı yaşattığı hayatla orta yere çıktı. Kimse yüzüne bir şey demedi kimi bir kaç kuruşluk menfaat için kimi makamı için kimi ayıp olur diye kimi de onun gibi yaşadığı için . İçten içe güldük ayıplandık kınadık bir taraftan da farkına varmadan onlar gibi olduk! Artık şöhret hastalığı hepimizi hastalık derecesinde kuşattı!

Kimse iyi ve güzeli aktarmak gerçek örnek olmak için çabalamaz oldu. Farkına varmadan kendi itibarlarımızın celladı olduk.

Yalan aşkların vıcık vıcık oyuncularını izliyor, çok mutluyum havası veren üzgün kadınların evdeki muhteşem sunumlarına hayran kalıyor, şaşalı hayatlara özenerek vakit kaybediyoruz! Elinde ki telefonun taksidi bitmemiş ama adam süt banyosu yaptığı paylaşımla gündeme oturuyor, kadınlar evlerinin en mahrem yerlerini normal hayatta evine sokmayacak insanların bile gözüne sokuyor, kula minnet eylemem paylaşımının ardından torpille belediyeye işe girmiş hanım abla torpili lanetliyor,corona ile kapanan gece kulüplerinin direk dansçıları mutfakta eşi ona çay doldururken gözüne bakmayan kocasının ekranından evlerimizin salonlarına kadar giriyor.

Oyun oynayan erkeklerin bütün delikanlılıkları ancak savaş oyunlarında Kİ meydanlarda sanal okey masalarında en acısı da büyüte büyüte baktığı gözlerinin nurunu tükettiği çıplak fotoğraflarda kalıyor. Normalleşen her türlü çirkinlik daha çok işimize geliyor.

Biz kendimize ailemize inancımıza değerlerimize en çokta geleceğimiz olan evlatlarımıza daha ne kadar zarar veririz bilmiyorum ama .... Bizler sosyal medyayı edeple kullanan insanlar olarak çoğalmak meydanı böylelerine bırakmamak zorundayız yoksa geleceğe gök kubbede hoş Seda yerine bol takipçili sayfalar bırakacağız. ! Yalan hayatların yalancı oyuncuları. Bu kulvarda bizler de varız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.