Kamil Erdoğan
Şiddetin Perde Arkası – Medya-
Gözümüzü açtığımız her güne şiddet haberleri ile karşılaştığımız bir dünyada yaşıyoruz. Eski bir sunucunun ifadesiyle “ gün geçmiyor ki bir gariplik daha yaşanmasın” söylemi hala fazlasıyla geçerliliğini koruyor. Herkes Türkiye de yaşanan şiddet olaylarından şikayetçi , fakat hiç kimse yaşanan bu şiddet vakalarının sebepleri üzerine kafa yormaya gerek duymuyor. Oysa yaşanılan hadiselerin sonuçları üzerinde durmaktan çok sebepleri üzerine durmak meseleleri çözecektir. Bu yazıda ana akım medya ve dijital medyanın insanların şiddete yönelmesindeki etkisinden bahsedeceğiz.
1-Ana Haber Bültenleri: Geçenlerde Türkiye ye gelen yabancı internet fenomeni bir bayan geri ülkesine dönerken sosyal medyasında ilginç bir cümle paylaşır “ Türkiyeden nefret etmek istiyorsanız haberleri seyredin, Türkiyeyi sevmek istiyorsanız dışarıyı gezin”. Yabancı internet fenomeni aslında çok büyük bir Türkiye gerçeğini veciz bir ifadeyle gözler önüne sermiş bulunuyor. Daha öncede kaleme aldığım için özetlemek istediğim ana haber bültenleri Türk halkı için en büyük tehlikelerden birisi olup ,sosyal çürümenin başını çekmektedir. verdiği haberlerin yüzde 70i şiddet haberlerinden oluşurken diğer yüzde 20si de komik kedi köpek videolarını teşkil etmekte olan ana haber bültenlerinin neredeyse dişe dokunur haber değeri olan hiç bir içeriği yok gibidir. Yaşanılan hadiselerin sebepleri üzerine değilde sürekli sonuçları üzerinden haber yaparak toplumun dengeleriyle oynarken çözüme hiç bir katkı sunmamaktadır. Siyonist sermayedarlar tarafından beslenen bir çok medya sahibinin asıl amacı toplumda kaos, kargaşa yaratmak, şiddeti meşrulaştırmak toplumun dengelerini alt üst etmektir. Bu amacını da en kesin ve kısa yoldan ana haber bültenleriyle sağlamaktadır. Sürekli şiddet haberlerini yayınlayarak bir taşta iki kuş vurmaktadır. 1- Bu haberleri yayınlayarak duyarlı medyacılık rolünü oynamakta ve izleyiciyi de haber izleyerek duyarlı vatandaş olunabileceği yalanına inadırmaktadır. 2- ikinci ve daha büyük vurduğu kuşsa asıl amacı olan “ kaos toplumu” oluşturmaktır. Sürekli vahşett haberleri yayınlayarak şiddeti normalleştirmekte, bulaştırmakta ve güvensiz bir toplum inşa etmeye çalışmaktadır. Hayatında bir kez bil kavga görmemiş yüz binlerce Türk vatandaşı her gün ana haber bültenlerinde onlarca türlü türlü cinayet ve vahşet haberlerine maruz kalmaktadır. Ez cümle Bu programlar insanların etki alanıında olmayan “ ölmüş ve olmuş” olan işleri ekrana getiriyor oysa ölecek ve olacak olan işleri ekrana taşısaydı insanların yapacakları birşeyler olabilirdi.
2-Gündüz kuşağı programları; Ana akım medya da ki ikinci en büyük tehlikede uzun saatler boyunca süren gündüz kuşağı programlarıdır. Özellikle evde duran emekli kişiler ile ev hanımlarına hitap eden bu programlar Türkiye televizyon tarihinde ki aileye en büyük darbeyi yapan programlardır. Bu programlar yüzünden bir çok aile birbirlerine olan güvenini kaybetmiş, aralarındaki bağlar kopmuş, birbirlerine şüphe ile bakar hale gelmişlerdir. Her türlü pisliği içinde barındıran bu programlar yüzünden kötülükler normal hale gelmeye başlamış, ve insanlarda şiddet ve kötülüğe karşı bağışıklık oluşmaya başlamıştır. Küresel çetenin Türkiye üzerindeki en büyük hedeflerinden birisi aile olduğu için bu programlar üzerinden aileyi yıkmayı hedeflemiştir. Kökü dışarıda olan ve dışarıdan fonlanan bu programları kaldırmaya devlet yetkililerin bile gücü maalesef yetmemiştir.
3-Diziler; Türk kanallarındaki en zararlı içeriklerden bir diğeri de Türk dizileridir. Özellikle son dönemde yayınlanana dizilerin bir çoğu mafya ilişkileri, öldürme, ve şiddet olaylarının başı çektiği diziler olmaktadır. Sosyal medya da viral olan içerikler ve akımların bazıları bu dizi içeriklerinden oluştuğu için gençlerimiz bu olumsuz rol modellere özenmekte , ve yanlış hareketlere yönlenmektedirler. Bunun yanısıra internet dizileri televizyon dizilerinden daha tehlikeli konumdadır. Devletin etki alanın biraz daha azaldığı internet dizileri çocuklar ve gençler için çok daha tehlikeli durumdadır. Maalesef haberlerde ve gazetelerin 3.sayfalarında gördüğümüz şiddet olaylarına bulaşmış gençlerimiz bu dizilerden etkilenerek kriminal davranışlar ortaya koymaktadır.
4-Sosyal medyada şiddet: İnsan zihninin araştıran araştırmacılar beynin olumsuz durumlara karşı daha çok tepki verip ilgi duyduğunu ortaya koymuşlardır. Aynı şekilde insanda ki eleştirme ve kınama duygusu takdir etme duygusundan kat be kat fazladır. İnsan zihnindeki bu açığı keşfeden medya uzmanları etkileşim toplamak, izlenme ve beğeni sayısını çoğaltmak adına sürekli olarak olumsuz ve tartışmaya yaratacak içerikler üretmektedir. Ana akım medyada ki haberler, diziler ve gündüz kuşağı programlarının hep olumsuzluk ve şiddet içermesinin nedenlerinden biriside budur. Sosyal medyada da etkileşim yakalamak için sürekli şiddet içerikleri üretmekte, bu içerikleri ürettikçe etkileşim almaktadır. Algoritma sistemi bu tarz içerikleri öne çıkardığı için sosyal medya içerik üreticileri de bu tarz içeriklere yönelmekte ve sonuçta ortaya kısır bir döngü çıkmakta fakat olan bize ,gençlerimize ve çocuklarımıza olmaktadır. Somut bir örnek vermem gerekirse Konyaya ait 300 bine yakın takipçisi olan bir sayfanın ar arda 10 tane haberini sizle paylaşmak isterim; 1- Baba kendini astı 2- Konya yolunda kaza 3-Konyadan geriye bu kaldı Konya merkezde korku doluu anlar 4-Konyada ölü bulunan çocuk 5-Konyayı yasa boğan kaza 6- Konya da neu öğrencisinin acı ölümü 7- Konya da araçlar kafa kafaya çarpıştı 8- Konya Akyokuş'ta 25 yaşındaki genç uçurumdan düştü 9- Konya'daki sürücü feci şekilde can verdi! Kimliği belli oldu 10- Konya merkezde ters yönden giden sürücü dehşet saçtı! 3 aileye ateş düşürdü. Diğer haberlerde aynen bu şekilde devam edip gitmekte..
Sonuç olarak sürekli bu haberleri okuyan kişilerin belli bir süre sonra akıl ve ruh sağlığı bozulmakta, sosyal iletişim becerilerini kaybetmekte ve en önemlisi de tiksinerek izlediği bu olayları belkide bir gün kendisi yaşayacak duruma gelmektedir. Bizlere düşen bu tarz içeriklere karşı bilinçli olmak prim kazandırmamak izlememek ve izlettirmemektir . Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.