Hilalalem
Mart kapıdan baktırır insanlığı yolda bıraktırır!
Baharla birlikte içimizde uçuşan kelebeklerin bile hüzünlü olduğu bir dönemden geçerken…
İnsanlık adına sınıfta kalmış, vicdan ve merhametten yoksun empati yapma yeteneğini kaybetmiş bana bir şey olmaz zihniyetiyle de birebir tanışmış olduk.
Biz insanlar çok tuhaf varlıklar değil miyiz?
Mesela muhteşem bir hayat yaşarız ama daha fazlasını isteriz. Veya bizi seveni görmezden gelir illa ki ulaşamadığımız kişiye takarız kafayı, onun aşkını dileniriz.. Evlenmek isteriz, evleniriz hep şikayet ederiz. Çocuk isteriz olur, erken mi oldu ki deriz.. Bir eşyanın sahibi oluruz, şu da olsun yetmez deriz.. Biz hep nankörlük ederiz..
Huzur mutluluk dan önce para diyen insanlara dönüştük.. Para varsa huzur da var mutlulukta diyenler o kadar çok ki çevremde. Nimet azgını derler bizim burada böylelerine.. Ne şükür bilir böyle insanlar, ne kadir kıymet. Bir de bencillerdir ki sormayın gitsin..
Biz insanlar değişiyoruz.. Değişmek den ziyade azcık GELİŞSEK belki her şey daha farklı olabilir. Sadece bana gerisi önemli değil diyen varlıklar olduk.. Biz ki mahalle kültürü olan, eski sobalı evlerde oturan, annemizin hangi komşuda olduğunu terliklerinden bilen, bir şey bittiği zaman komşumuzun kapısını rahatlıkla çalıp isteyen, saf temiz çocuklardık.. Ne ara böyle olduk?
İnsanlık ölüyor.. Her geçen gün duygularımızı yitirir hale geliyoruz. Gülen insanı çok gülüyor diye yargılayan nesillere dönüştük.. Selam vermek, almak kolay gelsin demek, yok artık lugatımızda.. Suratımız asık, kaşlarımız çatık, yolda yürüyen putlara dönüştük adeta.. Nankör, şükürsüz varlıklar olduk. Öyle bir nesil olduk ki; Kuşlara taş atan, ağaçları kesen, toprak kokusuna ııyy diyen.. Yağmur yağıyor ıslanıyoruz diye sitem eden insanlar olduk..
Hayat akıp gidiyor ve ne yazık ki insanlık yok oluyor. Acı çekene zevkle bakar olduk.. Düşen insana tekme atma konusunda da ustalaştık. Duygularımız yitik bitik artık..
İnsanlık elden gidiyor. Nereye gidiyorsa söyleyin gitmesin. İnsansı görünenlerle ömür geçmiyor çünkü.!
Bu durumda kendi adımıza ne yapabiliriz? Bugün teknolojik ve bilimsel gelişmelerle atalarımızdan daha konforlu şartlarda, daha uzun yaşadığımızı söyleyebiliriz. Evrende bir noktadan ibaret olduğumuzu unutmadan önce kendimize bakabiliriz.
Kendi egomuzu kontrol etmeden, kendi zayıflıklarımızı fark etmeden, kendi iç huzurumuzu bulmadan, kendimizi her anlamda eğitmeden çevremize tam olarak fayda sağlayamayız.
Sorun çıkarmak yerine sorun çözmeye, tüketmek yerine üretmeye, sürekli olumsuzlukları görerek şikâyet etmek yerine olumlu gelişmeleri takdir etmeye, nefret yerine sevgiyi koymaya odaklanmalıyız ki çatışmalar azalsın. Boş konuşmak, sürekli olumsuzca eleştirmek yerine bir şekilde harekete geçmek, elimizden ne geliyorsa insanlık adına onu yapmak gerekmez mi? Süper kahramanmışız gibi dünyayı bir avazda kurtarmamız gerekmiyor.
Tek bir insanın, tek bir hayvanın, tek bir çiçeğin gönlünü fethetsek, insanlık adına hayırlı bir iş yapmış olmaz mıyız? Kendimiz bir şey yapmaya muktedir değilsek, insanlık adına faydalı işler yapanlara destek olsak olmaz mı? İyi niyet, saflık (aptallık) olarak görülmedikçe; çalışmanın, emeğin değeri bilindikçe; hukuk herkes için eşit oldukça insanca yaşam sürdürülebilir. İnsanlıktan ümit kesilmez!
Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.