
Aysun Adalı
Salıncak Sevdam
Bana göre sevdaydı, bana göre çocukluktu, bana göre geçmişin salıncağıydı. Geçmişe dair ne kadar çok anılar saklı hafızamızın derinliklerinde. Saklayalım bakalım anıları, belki bir gün geçmişe iadeiziyaret yapmamız gerekecektir. Bilirsiniz bazı durumlarda iadeiziyaret yapılır ve bizlerde bu sefer geçmişi, salıncakla iade edelim olmaz mı? Nede olsa salıncakla tanışma hikâyemiz çocuklukta başladı, hem de varlığı kısa süren çocukluğumuza yetebildi. Yetişkin halimizde ise geçmişteki varlığını hatıralara sığdırabildik ve belki de sadece bunu başarabildik ya da tam olarak başaramadık. Ne yapalım bu zamanda da hatıralarla yetinmeyi öğrenebilmemiz gerekiyor. Geçmişteydi mahallenin parkı, mahallenin salıncağı… Her güzel yürekli çocukların uğradığı sevinç durağıydı. Eminim ki her yaş onun muazzam büyüsünü tatmıştır. Ve bu zamana kadar hepimizin üzerinden kaybolmayan büyü salıncak sevdamızı devam ettirdi. Her çocuk belirli sebepler ortaya koyarak kendine bir eğlence durağı arar. Kafaya takacak dert, sıkıntı yoktur o zamanlarda. Günün sonuna kadar eğlencelerini bulup yorulduktan sonra günü gelecekteki hatıralara yerleştirirler bilmeden. Aslında hatıralara en çok yakışan aklımızın ermediği kısa süre olan çocukluktur. Belirli eşyalarla, belirli güzelliklerle eğlenmeyi hak edendir. O salıncağın varlığını hissetmek ve üzerimizde bıraktığı mutluluğu yaşatmak önemlidir. Evde huzursuzluk çıkaran çocuklar, park eziyeti yapanlar, ebeveynlerine “ Lütfen” tabirini kullanarak kendilerine mutlu oldukları durağa ulaştırmaktır gayeleri. Şimdiki çocuklar bir lütfen ile tüm istediklerini yaptırabiliyorlar. Niçin salıncaktı? Niçin eğlence durağıydı? Çünkü salıncakta oturmak eylemini gerçekleştirdikten sonra arkamızda güvendiğimiz eller, inandığımız biri varsa o zaman kabulleniriz bulutlara esir olmaya. Onlar bize her an salladıklarında bizlerde bulutlara, uzaklara her an yaklaşıyorduk işte. Bir çocuk anlık mutluluğun tebessümünü hiçbir zaman unutmaz. Anlık mutluluk, anlık eğlence için her şeyimizi vermeye hazır duruma geliriz. Bazen o anlık eğlenceye hiç beklenmeyen misafirlerde dâhil olur. Yani o salıncak kader ortaklarını ortaya çıkarır. Çünkü parkta bizden başka birileri de vardır. Onlar da bizim gibi aynı amaç için orada bulunurlar. Amaçlar aynıydı ve geleceğinde kader ortakları çizilmişti o salıncakla. İşte bir eşyanın, bir nesnenin nelere dokunduğu. Bir cansız nesne geleceğin arkadaşını belirler ve sevincin, mutluluğun ortağı olur. Yani aynı duyguları paylaşmanın mutluluğunu yaşarız. Bu seferde salıncak sevdam, bana geçmişte bırakılan bazı dostları iade ettirdi. Eminim ki şuan keşke mahalle eski mahalle olsaydı diye içinizden geçiriyorsunuzdur. Keşke yeni insanlar katılmasaydı ve yeni resmiyetler çizilmeseydi. Bizlerde kader ortaklarıyla hâlâ salıncak sevdamızı sürdürebilseydik. Ama ne eski mahalle kaldı ne de kader ortakları bir tek salıncak kaldı. Ona da uğranılmayınca o da bize küstü. Mesela eskisi gibi bizi bulutlara bırakmıyordu. Eskiden uğranılan bir eğlence durağı olarak geçmişte bırakıldı. Bazen bir park görsem içinde de eğlenen çocukların kahkahalarını duysam geçmişe kısa bir yolculuk yaparım. Direk salıncağa doğru yol alırım. Acaba beni kabul eder mi? Geçmişi iade etmeme izin verir mi? Belki de tekrardan çocukluğumu hatırlarım ve kader ortaklarının kalmadığını bir kez daha kabullenirim. Bu yüzden salıncak sevdamın devam etmesi için kendime bulutların varlığını hep hatırlatırım. Zira bulutlar hâlâ çocukluğumdaki gibi gökyüzünde sadece yaklaşmam gerekiyor. Ve bir hissetmeyle, bir dokunmayla esir ederim bulutlara kendimi yüreğimi de çocukluğuma. Demek ki salıncak sevdam, sevinç durağım yetişkin olduğumda bile beni hatırlarmış. Bundan dolayı salıncağın varlığını unutmayalım, eğer unutursak sevda da kaybolur gider. Fakat geçmişte bıraktığımız salıncağın yerini, şimdi her biri birbirinden değerli ve kıymetli çocuklar çoktan doldurmaya başladı. Her birinin amacı ise aynı sevdayı her zaman ve her koşula rağmen devam ettirebilmek. Kim bilir belki de bizlerden daha iyi sahip çıkacaklar salıncağın varlığına. İşte bunu da yaşayarak göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.