
Kamil Erdoğan
Gündüz kuşağı programlarındaki tehlike
Bir sabah uyandığınızda oturma odanızda avukatların, psikologların, davalı ve davacıların suçları çözmeye çalıştığını, suçluları bulmaya çalıştığını görseydiniz tepkiniz ne olurdu? Davacıların değiştiği, suçlulardan birinin gidip birinin geldiği bir duruşma salonuna çevrildiğini görseydiniz ne yapardınız? Sizde bir kenara oturur akla hayale gelmeyen suçların konuşulduğu duruşmayı mı izlerdiniz, yoksa – Sizin burada ne işiniz var, benim evim mahkeme salonu değil gidin davanızı mahkeme salonunda halledin diyerek hepsini kapı dışarı mı ederdiniz. Tabii ki aklı başında bir kişi ikinci seçeneği uygulardı.
EVLERİMİZİ MAHKEME SALONUNA ÇEVİRMEYELİM
Yukarıda ki vermiş olduğum örnek kurmaca gibi gelse de birçok aile her gün evlerine bu mahkeme salonlarının kurulmasına müsaade ediyor maalesef. Evlerinde her gün gündüz kuşağı izleyen aileler sabahtan başlayarak 6 saate yakın süren gündüz kuşağı programlarıyla evlerini mahkeme salonlarına çevirmiş durumdalar. Hangi anne baba çocuğunu mahkeme salonuna duruşma seyretmeye götürür? Ne kadar saçma geldi öyle değil mi? Maalesef birçok aile çocuklarına her gün televizyonda duruşma programı seyrettirerek ilerleyen zamanlarda ortaya çıkacak travmaların tohumlarını atıyorlar. Evlerinde gündüz kuşağı seyredilerek büyüyen çocuklar sürekli olarak vahşetlere, suçlara ve kepazeliklere maruz kalarak önlenemez bir bilinçaltı kirlenmesi yaşayıp zihinleri tarumar ediliyor. Dolayısıyla bir ailenin kendine ve evlatlarına yapabileceği en büyük kötülüklerden birisi evlerinde gündüz kuşağı programı seyretmeleridir.
GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARINDA NELER VAR?
Bu programlarda hangi içerikler var gelin kısaca başlıklara bir göz atalım: “Eşi yakın arkadaşıyla kaçtı” “ Bebek başkasından çıktı” “ Dayısının babası olduğunu öğrendi” “ Eşi 21 aylık çocuğu alarak yakın arkadaşına kaçtı” “21 günlük bebeğinin babası eski eşimi yoksa sevgilisi mi “? “ Çocuğunun yasak aşkından olduğunu öğrenince sevinç çığlığı attı” “ Eşi ile eniştesi birlikte kaçtı” … Yukarıdaki iki satırı okurken bile rahatsız olduk. Maalesef bu kötülüklerin kat be kat fazlası her gün televizyon ekranlarından bir kanalizasyon gibi çoluk- çocuk, yaşlı genç toplumun bütün kesimlerine akıtılıyor. Tıpkı bir elektrikli süpürge gibi kenarda köşede ne kadar gizli pislik kalmışsa topluyor ve daha sonra televizyonlardan izleyicilerin üzerine püskürterek insanların üzerine pislik bulaştırıyor. İnsanlar bu programlardaki ahlaksızlıkları izleyerek daha iyi bireyler haline gelmiyor, bilakis izledikleri ahlaksızlıkları farkında olmadan bir müddet sonra kendileri de kanıksamaya başlayabiliyor.
YAYGINLAŞTIR- NORMALLEŞTİR- SEMPATİKLEŞTİR TAKTİĞİ
Hangi aklı başında insan yol kenarında gördüğü bir necaseti eline alıp –buraya birisi pisliğini yapmış diyerek gösterir? Tam tersine yok olmasını sağlayıp başka insanlara rahatsızlık vermesinin önüne geçmeye çalışır. Fakat gündüz kuşağı programlarında ise tam tersi bir durum söz konusu. Kişiler ve yetkili merciler arasında çözülmesi gereken ahlaksızlıkları önce ekranlara taşıyarak YAYGINLAŞTIRMA süreci başlıyor. Günlerce, haftalarca hatta bazen aylarca suçlar, suçlular ve yaşanılanlar ekrandan sunularak bir müddet sonra NORMALLEŞTİRME sürecine girilmiş oluyor. İnsanın doğası gereği ilk başta fıtratına aykırı gelen şeye karşı tiksinti duyarken, tekrarını gerçekleştirdikçe bünyesi alışmaya başlıyor. Sözgelimi bağımlılık yapan maddeyi bir gence ilk defa verirseniz bünyesi kabul etmeyecek ama tekrar tekrar verdikçe bünyesi o maddeyi normal kabul etmeye başlayacaktır. İşte bu programlarda fıtrata aykırı olayları sürekli gündemde tutarak – belki de farkında olmadan- kötülüklerin normalleşmesini sağlamış oluyorlar. Üçüncü aşamada ise SEMPATİKLEŞTİR taktiği var. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile Programlara çıkan suçluların konuşmaları, replikleri kısa videolarda kullanılıyor. Antipati duyulması gereken suçlulara sempati duyulmasına zemin hazırlanmış oluyor. Bu programlardan birisinin uzman kadrosunda yer alan Psikiyatrist vicdanı daha fazla el vermeyince programı bırakma kararı alıyor. Bir röportajında şöyle bir açıklama yapıyor "Orada olanlar toplumun gerçeğini yansıtmıyor. Davranış bozukluğu olan bir tutam insanı getirip binlerce, milyonlarca kişiye izletiyorlar." Toplumun en sorunlu kişilerini seçerek, reyting yapacak modeller belirleyerek ve kaostan beslenerek Toplumun ve özellikle ailenin temeline dinamit koyuyorlar. Üç beş sorunlu tipi sürekli gündemde tutarak sanki toplumun hepsi böyleymiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda sürekli bu ahlaksızlıkları gündemde tutarak içinde bu kötülükleri yapma potansiyeli olanlara cesaret pompalamış oluyorlar.
HİÇMİ FAYDALI YÖNLERİ YOK?
Bir masa etrafında toplanmış, ellerindeki bezlerle masada ki kiri temizlemeye çalışan insanlar var. Fakat şöyle bir problem var; ellerindeki bezler de pis olduğu için masayı temizlemek şöyle dursun bezlerindeki pisliği masanın her tarafına yayıyorlar. Gündüz kuşağı programlarının da tam olarak yaptığı bu. Bu programlara taşınılan problemlerin birçoğu çözülmeden bırakılıyor. Suçlular yanında mağdurlar ve masumlarda tüm Türkiye re rezil olup insan içine çıkamaz duruma getiriliyor. Sonrasında artan travmalar, psikolojik sorunlar ve sosyolojik vakalar…
Yayınlar sayesinde bazı fakirlere yardımlar yapılıyor, engellilere tekerlekli sandalyeler dağıtılıyor, bazı aileler buluşturuluyor, bazı suçlular medya işbirliği ile gün yüzüne çıkıyor. Bunlar programların güzel tarafları ama olaya genel açıdan baktığımızda bir aileye iyilik yaparken 10 bin aileye zehir bulaştırılmış oluyor. Zaten programlarda bahsettiğim küçük olumlu taraflarda olmasaydı karşılaşılacak tepkiler çok daha yüksek düzeyde olacaktı. Yani programların içine serpiştirdikleri olumlu taraflar bir nevi paratoner görevi görerek kendilerini yıldırımlardan uzak tutmaya yarıyor. Ne zaman bir eleştiri getirilecek olsa –Fakirlere yardım ediliyor, ayrı çiftler buluşturuluyor, suçlular bulunuyor argümanına tosluyorsunuz.
YAZIK OLDU MASUM NİNELERE, DEDELERE
Gerek şehirlerde gerekse güzel Anadolu’muzun birçok köyünde birçok yaşlı, emekli kesimin evlerinde bu programlar izleniyor. Toplumun bu kesimini diğer dijital kanallarla zehirleyemeyeceğini bilen küresel sistem bu programlarla baş köşelerine kadar girerek zehrini akıtıp zehirliyor. Köylü masum ninelerin ve dedelerin ahlakını bozmak için bundan daha iyi programlar olamazdı. Yine bu programlar hiç kimsenin kimseye, hatta en yakınına bile güvenemeyeceği kaosun hâkim olduğu bir toplum modeli inşa etmeye çalışıyor. Sorunlu vakalar köyde yaşandıysa suç köylü kesimle ilişkilendirilerek izleyicinin bilinçaltına “köylüler güvenilmez” mesajı gönderiliyor. Herhangi bir meslek grubunda ait bir suçlu ekranlarda sürekli tutularak ait olduğu meslek hakkında olumsuz imaj bırakılmaya çalışılıyor.
“MECBUR DEĞİLSİN Kİ SENDE İZLEMEYİVER” ARGÜMANI.
Bu programları eleştirdiğimiz zaman en çok tosladığımız argüman bu oluyor. Buda sistemi tasarlayanların eleştirileri savunmasız bırakmak için sinsice ve kurnazca hazırlayıp milletin ağzına sunduğu sakızlardan en büyüğü. Okulun bahçesinde çocuğunuza uyuşturucu satmaya çalışan birisini görseniz “zorla mı satıyor oğlumda almayıversin “mi dersiniz yoksa satıcıyı engeller misiniz? Bu programları izleyenlerin çoğu iyi niyetle, zararlarının farkında olmayarak izleyerek kesimlerden oluşuyor.
SONUÇ VE ÇÖZÜM
Yapay zekaya “Aileye zarar verecek olsan nasıl programlar yapardın” diye sorduğumda tamda gündüz kuşağı formatını önerdi. Bir hadis-i şerifte rivayet edildiğine göre şeytan yardımcıları arasında en çok aile arasını açan yardımcısına iltifat göstermiştir. Bu programların en temelinde şeytan ve gözünü aileye dikmiş olan küresel şeytani güçlerin olduğunu aklından çıkarmamak gerekiyor. Bana düşen ne var?
-anormal olanı normalleştirme tehlikesine düşmeyelim. Bu konuların televizyon programlarında ne işi var? Ve bu programların benim evimde ne işi var diye sorgulayan bireyler olup, farkındalığımız arttıralım.
-Hiçbir şekilde bu programları evimizde izleyip izlettirmeyelim, gerekirse o kanalları silelim. Hiç televizyon izlemesek bile bir şey kaybetmeyiz.
-Bu programlar Cimer gibi gerekli yetkili birimlere şikâyet edelim. Bunlar bireysel olarak yapacaklarımız. Yetkililerinde bu programlara müdahale edip kaldırması, içeriğini düzenlemesi ve temiz ekran sunması gerekmektedir.
Bu programların kaldırıldığı günleri görmek dileğiyle, sağlıklı günler diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.