Akdenizin İncisi: KIBRIS KIBRIS BARIŞ HAREKATI - 2

Geçenki yazımızda Kıbrıs Barış harekatının 1 bölümünü siz değerli okurlarımızla paylaşmıştık. Bu yazımızda ise Kıbrıs Barış harekatının 2. bölümünde neler yaşandı, Kıbrıs Zaferi nasıl kazanıldı, siz değerli okullarımızla paylaşıyoruz.
...

Ecevit Londra’da İngilizlerle birlikte Kıbrıs’a çıkarma yapalım diye görüşmeler yaparken Türk Silahlı kuvvetleri Başbakan vekili Necmettin Erbakan'ın Emriyle çoktan(!) Kıbrıs çıkarmasına başlamıştır.
Bülent Ecevit gittiği İngiltere’den 19 Temmuz 1974 Cuma günü eli boş dönüyordu. İngilizler Türkiye ile birlikte çıkarma yapmayacaklarını söylemiş, Eceviti büyük umutla gittiği Londra’dan hayal kırıklığı içinde, Türkiye’ye döndükten sonra havalimanında karşılayan Erbakan, Harekat Emrini verdiğini söyleyince; Ecevit şok olmuştu, şaşırmış ve paniğe kapılmıştı.
Ecevit: “Aman Sayın Erbakan Dünya ne der, bu çıkarmayı dünyaya nasıl anlatırız?”diye titreyerek endişesini dile getirir. Ecevit‘e cevaben Erbakan: “Sayın Başbakan, her şey kontrolümüz altında, hiç endişe etmeyin” der.
Aynı gün toplanan Bakanlar Kurulunda konuşan Başbakan Ecevit: “Çıkartma yapmaktan başka çare kalmadı İngilizlerin cevabı menfi” der ve çıkartma kararı bakanların tamamı tarafından imzalanır.

20 Temmuz 1974’te
Türk Silahlı kuvvetleri ‘Atilla harekatı’ koduyla 06:15’te yaptığı hava indirme ve Girne sahil‘den yapmış olduğu çıkartma ile başlar. Operasyonun devam ettiği esnada Amerika ve İngiltere başta olmak üzere Türkiye’yi çok zor durumda bırakan askeri ambargo kararları alırken, başta İran olmak üzere Pakistan, Afganistan ve Suudi Arabistan’dan, Türkiye’ye yardım sözleri gelmeye başlar.

O günlerde zor şartlar altında olan Türkiye’ye; Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi ise Türkiye’nin jet yakıtlarının tükenmesinden dolayı jet yakıtı ve cephane yardımı yapar.

Günün ilerleyen saatlerinde Birleşmiş Milletler(BM)Güvenlik Konseyi toplanmış, 353 sayılı kararla müdahaleye derhal son verilmeli şeklinde Türkiye’yi uyarırken, Ecevit gece yarısı Bakan’ları acil toplantıya çağırır. Ecevit Semih Sancar‘la görüştüğünü ve adeta Erbakan‘a yalvararak; “derhal ateşkes kararı alalım” der.

Erbakan celallenerek; “ne demek ateşi keseceğiz? Biz bundan çok daha büyük işler başarmış bir milletin mensuplarıyız, hem siz nasıl olur da benimle istişare etmeden Sancar Paşa‘ya ateşi keseceğimizi söylersiniz, bu hükümet ortak hükümetimizdir, anayasada iki adet başbakanlık makamı olmadığı için siz başbakansınız ama benden ve bizim arkadaşlarımızdan izin almadan ateş keseceğiz diyemezsiniz” der.

Ecevit de; “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi harekatla ilgili ateşkes kararı aldı üye sıfatıyla buna uymamız gerekir”demesine rağmen Erbakan; “neden uymak zorunda olalım, şu beğenmediğimiz İsrail, Birleşmiş Milletler’in yüze yakın kararına rest çekti de ne oldu, biz o kadar yok muyuz, kesinlikle böyle şey olmaz harekat devam edecektir” der.

Erbakan aslında Ecevit‘i oyalamak da aslında Kıbrıs’ın tamamını almak istemektedir, fakat Ecevit’in bunu bilmesine rağmen dış dünyadan çekinceleri vardır, Genelkurmay ile temasa geçilir bu arada CHP’li bakanlar da destek verir.

Genelkurmay başkanı Orgeneral Semih Sancar: G5(güvenli hat yada İngilizcede, Green hat, yeşil hat olarak da bilinir)Hattına yaklaştıklarını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi‘ne Ateşkes kararını yarın saat 17’de açıklayabileceğini belirtir.

Bu konuşmaya rağmen Ecevit mecliste sabah saat 10:00’da kararı aldıklarını açıklasa da Sencer Paşa’nın hükumette arkasında güvenebileceği bir devlet adamı ve Milli Görüş Partisi vardır.

Harekatın kararlaştırılmasında, başlatılmasında ve başarılmasında başrolü; tüm kamuoyunun medya tarafından çarpıtılarak, Ecevit’e mâl etmesine rağmen, Prof. Dr. Necmettin Erbakan oynamıştı.

Kıbrıs çıkarması harekat planında G5 çizgisine beş günde ulaşılması hedeflenmişken, bu plan kahraman askerlerimiz tarafından üç günde gerçekleşmiş, askerlerimizin çıkartma sonrası hazırlık yapması ve harekatın dünya ülkeleri açısından tepkisini ölçmek için geçici olarak ateşkes kararı aldırılmıştı. Çünkü hedef belliydi.

20 Temmuz’da başlayan birinci harekat, 22 Temmuz’da ateşkes kararıyla sona erdirirken, 25 Temmuz 1974’te cenevre’de başlayan taraflar arasında Barış Görüşmeleri, 30 Temmuz’da imzalanan ve daha çok Türk tarafının isteklerinin öne çıktığı bir protokolle sona ermiştir.
Yunan tarafı protokole bağlı kalmak niyetinde değildi.
Türkiye’nin dışişleri Bakanı Turan Güneş konferansta özetle Kıbrıs’ın %38’ini kapsayacak Federasyonu savunuyordu.
Necmettin Erbakan ise Kıbrıs devletinin tanıtılması ve bağımsız Kıbrıs’ın kurulmasını savunuyordu.
İngiltere ve Yunanistan dışişleri bakanlığı ise bunu kabule yanaşmayıp zaman kazanmak için çeşitli oyunlara başvurdular.

Yunanistan dışişleri Bakanı ve Rum yönetimi temsilcisi, hükumetleri ile temas edebileceklerini belirterek 32 saat süre isterler, Rum tarafı birinci Cenevre Konferansı sonunda imzalanan protokole uymadıkları gibi ikinci Cenevre Konferansı başlarken Rum ve Yunan ikilisi uzlaşmaz bir tutum sergilemiş ve çeşitli oyunlarla zaman kazanmak istiyorlardı.

Yunan ve Rumların istediği bu sürenin askeri hazırlıkları için vakit kazanmayı öngördüğünü anlayan Turan Güneş 13 Ağustos akşamı konferansı terk ederek Ankara’ya, Ayşe’nin tatile çıkabileceğini bildirir bu durum karşısında Türkiye’nin müdahaleden başka bir seçeneği kalmamıştır.

Gece saat:3.04’te 2. barış harekatına başlanmıştır.
16 Ağustos’ta harekat Lefkoşa hattını tutmayı başarmıştı. Birinci Barış harekatında ele geçiren 130 km karelik alan ikinci barış harekatıyla 4000 km²’yi bulmuştur.

Yunanistan’ın acil toplanma çağrısı üzerine, toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ateşkes çağrısına taraflar; 16 Ağustos saat 16:00’da uyarak harekatı durdururlar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin emniyeti ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek alan ve bugünkü sınırlar çizilir.

Harekatta 498 Türk askeri, 70 Kıbrıslı Mücahit ve 270 Kıbrıs halkından insan şehit olmuştur. Hepsini Rahmetle anıyoruz. Harekat sonunda 4000 Rum askeri öldü, 11.000 Rum askeri yaralandı.

Bu harekatta Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın amacı: Kıbrıs’ı tamamen almak veya en azından Peygamber Efendimizin Halası, Hala Sultanı kendi sınırlarımız için de tutmaktı.
Ecevit‘e rağmen bun gerçekleştirilemedi.

Her şeye rağmen Kıbrıs Türk Barış Harekatıyla adadaki varlığımızı ve ulusal çıkarlarımızı korumuştu Rum ve Yunan ikilisinin baskı ve tehditlerine dur denmiş ve kendi vatan toprağımızda hak iddia edebileceğimiz bir sınıra kavuşmuştu.

İşte Kıbrıs Barış Harekatı bu şartlarda yapılmış ve Kıbrıs Zaferi böyle kazanılmıştı.

Kıbrıs Zaferi bize:
"İman varsa imkan da vardır" sözünün ispatı niteliğindedir.

Gelecek yazımızda: Kıbrısın Diğer yönlerini anlatacağız.

Görüşmek üzere..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.