Akdeniz’in İncisi: KIBRIS Kıbrıs Barış Harekatı -1

Geçenki yazımızda, Kıbrıs’ın Tarihsel sürecini ele aldık. Bu yazımızda ise, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı ele alacağız, sonraki yazılarımda ise, Kıbrıs Adasının: Stratejik Konumu, Coğrafi ve Kültürel Özellikleri, Sosyo Ekonomik Durumu, Siyasi Durumu ve Eğitim Adası:Kıbrıs, konularını siz değerli okurlarımıza paylaşacağız.

Tarihsel sürecin devamı olarak, Kıbrıs Barış Harekatı’nı anlattıktan sonra devamında, günümüzde Kıbrıs’ın nasıl olduğunu, merak edenlere her yönüyle anlatacağız.
Yazımızın sonunda Kıbrıs’a dair her şeyi anlatmış, öğrenmiş olacağız.

1974 KIBRIS BARIŞ HAREKATI
15 Temmuz 1974’te sürpriz bir gelişme olmaya başlar. Yunanistan’da yapılan darbe sonrasında EOKA‘yı kuran Nicos Samson, Kıbrıs’ta Makarios Hükümetine bir darbe yapar, ENOSİS’e(Kıbrıs Adası’nın Yunanistan’a bağlama hedefi) giden ilk adımı atar. Bu sırada Kıbrıs’ta bir çok Soydaşımızı katleder.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sencer Paşa hükümetle çok sayıda görüşme yapıyor, Kıbrıs’ta soydaşlarımızın katledildiğini ve garantör ülke olarak Türkiye’nin müdahale etmesi gerektiğini her defasında iletiyordu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılır ve Milli Selamet Partisi’nden Oğuzhan Asiltürk ve Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan da bu toplantıya katılır. Toplantı sırasında Oğuzhan Asiltürk Adaya derhal çıkartma yapılması gerektiğini söyler. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve Ecevit Şaşkın‘dır! Necmettin Erbakan çıkartma yapılması konusunda kararlıdır ve ısrar eder. Ecevit ise adaya çıkartma yapılması için diğer garantör ülkelerin de katılmasını önerir ve Londra’ya ziyaret kararı verilir.
-Ecevit: “Bu ziyaretten zarar gelmez” diyerek Milli Güvenlik Kurulunu ikna eder. O sıkıntılı günlerde başta Amerika olmak üzere İngiltere ve bir çok ülke harekata karşıdır. Ancak ‘Barış Harekatına’ Ecevit de karşıdır. Erbakan, Ecevit yanlış bir iş yapmasın diye Oğuzhan Asiltürk’ü de beraberinde Londra’ya gönderir.
Semih Sencer Paşa‘da Londra’ya gidecek heyeti uğurlamak için orada hazır bulunur. Hemen oracıkta Semih Sencer Paşa Erbakan‘a: “ Özel bir görüşme yapalım”der.
Semih Sencer Paşa ve yanında bulunan kuvvet komutanları orada özel bir odada görüşme yaparlar.
Semih Sencer paşa Erbakan‘a: “Sayın Erbakan siz şu andan itibaren Başbakan Vekilisiniz, Kıbrıs’ta büyük katliamlar yaşanıyor, Sayın Ecevit‘in Londra’dan dönmesi uzun zaman alacaktır, Başbakan Vekili sıfatıyla bizlere ‘HAREKAT EMRİ’ verirseniz, biz çıkarma için hazırlık yapabiliriz. Harekat emrini verebilir misiniz?”diye sorar.
Erbakan: “Sizden zaten böyle bir şey bekliyordum. Evet harekat emrini verebilirim. Nasılsa İngilizler harekat talebimizi reddedecekler, biz boşa vakit kaybetmeyelim, Cuma sabahı mübarek sabahtır. “der. Tekrar söz alan Sencer Paşa: “Allah sizden razı olsun, ben 13 senedir haysiyeti Makarios tarafından rencide edilen bir ordunun kumandanıyım, bugünleri de Allah bize gösterdi”der ve devam eder; “ama sayın Hocam şimdi ben çıkartma gemilerimize ‘Harekat Emri’ versem onlar ancak cumartesi sabahına adaya erişebilirler, çünkü gemilerimize eski tank motorları monte ettik, saatte 5-6 milden fazla sürat yapamazlar” der. Erbakan, cumartesi sabahına da razı olur. Semih Sancar Paşa’nın bir korkusu vardır. Erbakan‘a: “Daha önce de bu tür harekat emirleri verildi, ancak harekat yapılmadan geri alındı, bu kez geri alınmamalı, emir verilmeli ve kesinlikle çıkarma yapmak üzere verilmeli, bir kez daha geri alınırsa askerlerin morali bozulur Kıbrıs tümüyle elimizden gider” der.
Daha önce 1963 ve 1967’de birkaç kez Kıbrıs’a çıkarma emri verilmiş ve dış baskılarla bu karar geri alınmıştı. Sancar Paşa bunları biliyordu.
Kıbrıs harekatı; hava kara ve deniz olmak üzere bir çok harekat unsurunu içinde barındırıyordu.
Erbakan, Semih Sancar‘a:“Harekat teknik açıdan rahat yapılabilir mi?” diye sorar. Toplantıda yer alan komutanlardan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan Söz alarak: “Sayın Erbakan hiç merak etmeyin, ben Karadenizliyim, denizi ve denizcilik tarihini çok iyi bilirim, sadece Türk Deniz Kuvvetlerinin Kıbrıs’ı alma imkanı var, biz Takalarla, kayıklarla bile adaya çıkarız ama yeter ki eskiden olduğu gibi yarı yoldan geri çağırılılmayalım” der. Erbakan bunun üzerine rahatlar ve “ biz Milli Görüş’çüyüz, bizi başkalarıyla karıştırmayın” der ve hemen gereken talimatları verir ve Türk Silahlı kuvvetleri hemen hazırlıklarını yapmaya başlar.

Necmettin Erbakan ve Semih Sencer Paşa: Harekat için hazırlanan pilotlarımıza durumu anlatıp onları motive etmek için askeri havaalanında bir araya geldiler. Semih Sencer; askeri ve birkaç teknik bilgi verdikten sonra sözü Erbakan‘a bıraktı. Her zaman babacan, nazik güler yüzlü ve yumuşak tavırlarıyla bilinen Erbakan Hoca, bugün bir başkaydı. Allahın Selamı ile pilotları selamladıktan sonra konuşmaya başladı, “Kıbrıs, on binlerce şehidin kanıyla alındı ve terör faaliyetleriyle Akdeniz’in en stratejik noktası elimizden alınmak isteniyor, ada dün önemliydi, bugün ve yarın dahada önemli olacaktır, hiçbir güç Kıbrıs’ı almamıza engel olamayacak, buna asla izin vermeyeceğiz!” dedi. Pilotları tek tek süzerek sözlerini tane tane devam etti; “bizim için yerin altı da birdir, üstü de, bize en büyük şeref Allah yolunda vatan, millet savunmasında şehit olmaktır, ne mutlu siz askerlere bu payeyi almaya şu an daha yakınsınız! Şimdi beni dikkatle dinleyin, çok önemli bir karar vermenizi istiyorum!”Kuvvet komutanları ve pilotlar pürdikkat kesilmişlerdi; “istihbarata göre Amerikan altıncı filosu Akdeniz’de, bilinki geri dönülmez bir karar aldık, bu sefer altıncı filoyla da çatışmaya hazırız, içinde uçak gemisi dahil 15 ileri seviye savaş gemisiyle büyük bir güç üzerimize geliyor, bizi küçümsüyor ve tehdit ediyorlar, ben şimdi içinizden 16 gönüllü istiyorum, altıncı filo‘yla savaşırsak bu pilotlar uçaklarla Şehadet dalışı yapacaklar, her gemiye bir uçak gemisi Kenedi’ye(Amerikan uçak gemisi) baca ve su seviyesinden iki vuruş yapacağız, sonu Şehadet olan bu görev için, gönüllü olanlar şimdi üç adım öne çıksınlar!” Sert bot sesleri çınladı ortalıkta, bütün pilotlar üç adım öne çıkmıştı, müthiş bir sahneydi bu, sonu şehadete giden yola bir tek kişi bile tereddüt etmeden adım atmıştı. Erbakan Hocanın gözleri doldu ve yüksek bir sesle uyardı; “hepinizle gurur duyuyorum!Fakat duygusal davranmayın, bu görevin geri dönüşü yok, kararın sonu şehâdettir inşallah!Evlerinizi, çocuklarınızı, eşlerinizi düşünün, şimdi tekrar iyice tartarak karar verin. Gönüllü olmayı isteyenler üç adım daha öne çıksın!”
Aynı anda aynı karanlıkta ve bütün pilotlar hep birlikte üç adım tekrar öne çıktılar. Erbakan, çok mutlu olmuştur; “Cihadınız mübarek olsun, ikinci emrimizi bekleyin” diyerek alandan ayrıldı. Yolda Genelkurmay Başkanı Semih Paşa: “ Buna niye ihtiyaç duydunuz? “ diye sorunca Erbakan Hoca gözlerinin içi gülerek cevapladı: “Paşam, siz Genelkurmaya biz Başbakanlığa gidene kadar bu olanlar Pentagon‘a gitmiş olur, bu pilotların kararlı, onurlu, fedakar duruşları ve ölümü hiçe saymaları sayesinde, altıncı filo dahil hiç kimse Adaya gelmeye cesaret edemeyecektir. Hiç merak buyurmayız Kıbrıs’a askeri harekatımızı yapacağız Allahın izniyle”
Bu tarihi olaydan iyice anlıyoruz ki, Necmettin Erbakan’ın her zaman söylediği gibi:

“Bir ülkenin asıl gücü; tankı topu ve tüfeği değil, İmanlı ve İnançlı Gençliğidir.”

Gelecek yazımızda siz değerli okurlarımıza: Kıbrıs Barış Harekatı’nın ikinci kısmını, neler yaşandığını ve Kıbrıs Zaferi‘nin nasıl kazanıldığını anlatacağız.
Gelecek yazımızda görüşmek üzere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum