Lütfen yerlere tükürmeyin! Malum onca tükürülecek surat varken!

Şöhret, şeytanın omuzlarına basıp yükseldiğini zannettiğindir. İnsan ayakları altına serilen sonsuz nimetlerin kibirsizliğinden nasiplenmediği sürece, böbürlenerek yürümenin kerametini kendinden sayar. Böbürlenerek yürümek.. Selamsız bir yüz, sabahsız bir ifade, küçük dağların büyük işletmecisi bir tüccar insan. Ne de çok sever bazen aşağılarda dolanıp yükseklere seslenmeyi. Kendini yeniden yoğurur insan, pembeleşinceye kadar kavurur ve afiyetle savrulur da yine de bu dağılmışlığı yüksek kelimelerle izah eder kendine.
Uyandığınızda yıkayacak tek yüzünüz olsun iki yüzünüz değil diye boşuna demiyorum. İki yüzünüzün de astarı yırtık. Hakikat kelimesine makyaj yapamazsın doğallığı hakikattir zaten.
Bazı tuhaflıklar karşısında hayretimiz, bazı beyin tembellerine karşı da gayretimiz mağdur neyleyelim.
Ülkemi seviyorum, sevgi topraktandır. Yaşadığım şehri de, doğduğum ana ve baba vatanınıda. Kötülük hasatçılarına karşı kalbimiz nadas da. Sıkı sıkı giyinmek lazım adalet ve vicdan olmayınca soğuktan daha fazla titretiyor ruh.
Koyu beyinleri var ki fazla kir tutuyor. Nerede bir gerçek söz görseler erik ağacına dalar gibi dalıyorlar.
Onların istediği gibi sevmeyeceksin onların istediği gibi arsız ve tutarsız olacaksın! Geçmişin olmayacak lakin arşiv yamayacaksın, değerlerine söveceksin çünkü kalpleri atmıyor havlıyor..
Onların bildiklerinin yabancısı olursan cahilsin. Onların duyduklarının sağırıysan yobaz. Onlar gibi yaşamıyorsan ölüsün. Onlardan olmazsan yok sayılır, linç edilir, menfaat üzere kurulmuş sevgi tuzaklarından kaçamaz, ararken yana yakıla istedikleri işleri bitince ayakkabıya kadar silinmiş ıslak mendil gibi harcanırsın.
Bir de tam tersi var. Böyle bir zamanlar suyu her gün değiştirilen ortam saksılığından kapı arkası çamaşır leğenine dönen aslı astarı olmayan bilgeliğe sahip boş kavanozlar !
Mesela öyle pekmez kazanıyken kulak çöpüne döndüren fotoshoplu resimler paylaş. Sonra biraz konuştur iftira hakaret suizan ve dedikodu ile eski şöhretine olan açlığını yatıştır. Sonra ana okulunda kelebek olmayı beklerken arı rolü verilmiş 5 yaş bebesi gibi şikayet etmeye başla.
Sonra bütün milletin kilitlendiği acılara üşüş baktın ki o acılar havadar, manzara güzel, bir saçmalık patlat. Nasıl olsa nefretten beslenmede diyet reçetesine uyulmaz salla gitsin.
İnsan, kablo tarlası. Elektriği nereden alıyorsa oradan şarj oluyor. Kirli çamaşır sepetinin hasır deliğinden dünyaya bakarsan gördüğünü gün ışığı zannedersin. Çağımızın ilişkilerinin özeti bu aslında.
Kalp çapağını yıkayan insanlar tanımak istedim. Ruhu güneş gören bir yerde oturan insani sözleri ile adaletli, kahraman, yürekli ve maddeye tapmayan. Sahi kimsin sen? Nereye aitsin? Bir duruşun, kimliğin, şahsiyetin var mı? Yoksa çorum köçeği gibi para ve menfaat ne taraftaysa o tarafa kıvırmaya devam mı?
Şahsiyet sahibi kadınların şahsiyetli evlatlarını ve şahsiyet sahibi adamların şeref kokan duruşlarını özlüyorum. Yoksa kazalım bir kabir yatalım içine dünya sizin olsun kalsın bana iki metrelik huzuru methiye…!
Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum