Hilalalem
Kamyon şoförü kadınlar, trip atan erkekler…
Siz hiç trip atıp bugün de gökyüzünü aydınlatmayacağım diyen ay gördünüz mü?
Veya bireysel sigorta yaptıracağım, bir güvencem yok diyen solucan…
Dikilmekten sıkıldım biraz dolaşayım diyen ağaç?
Yüz yüz nereye kadar, biraz da ben güneşleneyim diyen deniz anası…?
Amannnn yeter bugün de mor ışık saçacağım diye atarlanan güneş….!
Görmezsiniz çünkü her yaratılmış fıtratı üzerine yaşar…!
İnsan dışında…
Saçma sapan kavramların moda adı altında insanlara dikte edildiği, insanların da farklı olacağım diye zıvandan çıktığı ilginç bir dönem.
Sadece görüntü de değil, fikren de sürekli değişen bukalemunu bile şaşkına çeviren insanlık.
Bardağa bardak demeyen, gelen misafirin ayakkabısını çevirenin varoş görüldüğü toplum tarafından dışlandığı kafa karıştıran bir zaman.
Özlerin kaybolmasıyla, adına özgürlük denilen tutsaklığın şeklinin değiştiği bir çağ.
Babalar teyze gibi , anneler kayınço olma yarışında, elma ben armutum diyor verdiğim tat mango gibi diye orta da geziyor böyle saçma bir imtihan.
Kadın erkek ilişkileri bile sürekli güncelleniyor.
Birbirinden farklı sözüm ona uzmanlar, her gün ilişkiler üzerine bir akım oluşturuyor.
Hem özgür dolaşayım hem de erkeğim beni kıskansın ama etek boyuma karışmasın gece istediğim saatte eve girerim yarışında ki kadın henüz ne istediğini bilmiyor.
Yanındaki yarı çıplak kadınla hiç rahatsız olmadan fıtratına aykırı gezen erkek, ben istediğimi yaparım canım ister aldatırım canım ister hayatımı yaşarım ama sen evde kır dizini otur diyen bir zihniyetle dolaşıyor.
Sözün Özü kadında erkekte sorumluluktan kendine göre bir sebep bulup kaçıyor.
Kaçtığı her sorumluluğun onu nasıl bir ateşe attığının farkına varmadan hiç ölmeyecekmiş gibi pervasızca yaşıyor.
Örneğin geçen sene asi kız moda iken bu sene yemek yapan kız nikah masasına diye sosyal medyada hactaglar dolaşıyor.
Fıtratlar birbirine karışırken, balıklar ben bir uçayım, salkım Söğüt de iki adım atayım demiyor.
Eşler iyi ve kötü günlerde beraber olmak yerine iyi günlerini bile paylaşamıyorlar. Zira ortada bağı devam ettirebilecek bir ölçü ve anlayış kalmamıştır. Hayatın akışının keskin bozulduğu hengâmede, evliliklerin doğru gitmesi düşünülemez. İndirgemecilik aileyi dibe vurdurdu ve artık tekil hayatlara gömüldük. Hayat tarzını değiştiren kadın bu vesile ile hayat alanı ve hayat arkadaşını da kaybetmiş, bu da onu saldırgan kılmıştır.
Kısaca asrilik veya dehrilik veya modernizm derken, bu akıntı bizi kendimiz olmaktan çıkardı ve kıyılarımızdan uzaklaştırdı.
Bu bir evrim değil...
Devrim de değil...
Kadınların bıyık bırakması ve erkeklerin etekle tanışması hikayesi...
Zaten hep olaylara 'duygusal' yaklaşan kadınların özgürlüklerini ilan ederken erkeklere köle olduklarını deklare etmesi...
Ve erkeklerin de bunu zil takıp oynayarak içselleştirmesi...
Küsen, trip atan, sorunluluklarından kaçarak kendi başına hayat kuran bir erkek toplumu.
Merhametsiz yetişmiş bazı erkeklerin güç sahibi olunca kadınlara şiddet uygulaması baz alınarak kadınları korumak ve mutlu etmek adına bütün erkeklerin güçlerinin kanun yolu ile alınması kadınları asla mutlu etmeyecektir. Normal olan hiç bir kadın korkak ve mıy mıy bir adamla mutlu olamaz. Çünkü kadın ne kadar "ben güçlüyüm" de dese fıtratındaki onu koruyacağına inandığı cesur bir erkeğe bağlanma arzularını bastıramaz.
Yaratılıştan bize verilen özellikler yok edilemez sadece bastırabiliriz ve yokmuş gibi davranabiliriz; fakat fıtrat bizi rahat bırakmaz ortaya çıkmak ister. Sadece mış gibi davranırız. Erkekmiş gibi davranan kadınlar ve kadınmış gibi davranan erkekler hiçbir zaman mutlu olamazlar.
Veseelam..(:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.