8 Kasım ve Kainat Frekansı

Kainatın yaratılışından, kainatın sonuna kadar bir enerji döngüsü içerisindeyiz. Evrenimizin oluşumu büyük patlama ile ortaya çıkan yüksek enerji sonucudur.

Evrenin enerji döngüsü, yaşamın varoluşunu oluşturmaktadır. İnsanoğlu da tıpkı bir bilgisayar gibi heklenebilir. Çünkü var olan frekanslar insan dengesini de olumlu veya olumsuz etkiliyor.

Bildiğiniz gibi; bize okul hayatımız boyunca öğretilen şey; “maddenin yapı taşı atomdur” cümlesiydi. Bu kesinlikle doğru. Fakat bilim sınır tanımıyor ve asla elindekiyle yetinmiyor.

Madde atomlardan oluşur. Peki, atom neyden oluşuyor? İşte bu sorunun cevabı insanları çok şaşırttı. Çekirdeğin içinde “Kuark” denen enerjiler var. Bu enerjiler ise sürekli titreşim halinde ve belirli frekanslar halinde sinyaller gönderiyor.

Aslında madde olarak gördüğümüz katı cisimler tamamıyla enerjiden oluşuyor. İnsanoğlu ise enerji ve enerji frekanslarıyla dolu bir varlık. Bizler de çevremize olumlu ve olumsuz düşüncelerle pozitif ve negatif enerji yayarız.

Evet, evet biz aslında enerji denizinde yüzüyoruz…. Evrende her şey enerjidir ve her enerji kendisine benzeyen diğer enerjileri çeker.

Çekim yasası evrenin en temel yasalarından biridir. Evrende makro düzeyde gezegenler, yıldızlar birbirini çeker, mikro düzeyde ise bir atomun yapısında atomun çekirdeği elektronlara çok hassas bir çekim gücü uygular ve çekim gücü sayesinde atom dağılmadan var olabilir. Evrenin her biriminde çekim gücü vardır.

Kuantum fizikçileri evrendeki her şey enerjiden oluştuğunu kanıtladı. Maddenin en küçük birimi enerjidir. Peki, çekim yasasının bu enerji kavramı ile ilişkisi ne?

Yaşam Enerjimizi Artırmanın Yolları

Huzurlu, keyifli, mutlu, coşkulu bir hayat yaşamak için; yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve mükemmel kullanmayı öğrenmeliyiz.

Bazı günler sabah uyandığımızda içimiz kıpır kıpırdır ve coşku doludur. Aslında bunun olmasını sağlayacak herhangi bir sebepte yoktur. Ama biz çok mutluyuzdur. Böyle günlerde işyerindeki sıkıntı, trafik, yada herhangi bir tartışma bizi yıldıramaz, sinirlendiremez, üzemez, dertlendiremez. Böyle başladığımız günlerde kendimizi adeta Süpermen gibi hissederiz. Güzel olaylar neşemize neşe katarken, sıkıntılı olayları pas geçmeyi tercih ederiz.

İçimizdeki bu güç, hissettiğimiz sevinç ve duygu yoğunluğu; yaşam enerjisinin ta kendisidir.

“Bugün çok enerji doluyum.”

“Kendimi çok enerjik hissediyorum.”

“Bugün bomba gibiyim.”

Hepimiz yukarıdaki kelimeleri kullanmışsınızdır. Peki nedir bu hissettiğimiz enerji? Nereden geldi? İçimize nasıl girdi? Neden kendimizi hep böyle hissetmiyoruz?

Fizik kanunlarıyla açıklanamayan, tanımlanamayan bu enerjinin beyne bağlı bir enerji değil, bütünsel varlığımıza ait bir enerji olduğu ve yayıldığı iddia edilmektedir. Bu enerjinin fiziksel duyularımızla algılanmamasına rağmen bir duyu-üstü yeteneğimizle varlığının hissedildiği söylenir. Bu fiziksel olmayan enerji zihin tarafından yoğunlaştırılıp, yönlendirilebilir.

Etrafımızdaki insanlardan o günkü duruşlarından bu enerjiye ne kadar sahip olduklarını anlayabiliriz. Kişiler vardır bazı günler ışık saçar, o zaman bu insanlar yaşam sevinci ile doludurlar. Böyle insanlara doğru çekilmemiz, yakın olmak isteyişimiz bundandır.

Hayat Enerjisini Nasıl Açıklayabiliyoruz?

Öncelikle yaşayan her varlıkta bu enerji mevcuttur. Gün içinde bu enerjiyi pek çok şekilde kullanırız, tüketiriz. Ama sistem içinde yaptıklarımızla tekrar bu enerji ile dolarız yani bir anlamda kendimizi sürekli şarj ederiz. İhtiyacımız olan bu enerjinin büyük bir kısmını, uyuduğumuz sırada alırız. Bu sebeple iyi, kaliteli bir uyku hayat enerjisi ile dolmamız için önemlidir. Gün içinde yaptığımız eylemlere bağlı olarak da yaşam enerjisi ile dolmamız mümkündür. Çevremizdekilerle güzel sohbetler olumlu paylaşımlar, coşku ve istekle yaptığımız her şey bize yaşam enerjisi olarak geri döner. Enerji türleri ele alındığında ve incelendiğinde, fizikçiler ultraviyole ışığının enerjisini şu anki imkanlarla açıklayamamaktadırlar. Bu sebeple bunun ötesindeki bir alanda oluşan, titreşen bu enerjiyi ancak metafizik ile açıklayabiliyoruz. Bu enerjiyi şu anki bilincimizle fiziksel anlamda üretmemiz mümkün değil.

Devamı konyabakis.com’da…

**

Fizik ötesi olan bu enerji ile nasıl doluyoruz, bir bakalım.

Bu enerjinin ana kanalı nefestir. Aldığımız doğru nefeslerle her an kendimizi bilinçli bir şekilde enerji ile doldurmamız mümkündür.

Yaşam gücü enerjisinin bedende çakralar adı verilen bir dizi enerji merkezi boyunca hareket ederler. Çakralar huni gibidir ve evrendeki sonsuz enerjiyi emerek bedenimize yansıtır.

Çakralar gözle görülmeyen güçlü elektrik alanlarıdır. Çakralardan biri ya da daha fazlası tıkanmışsa veya dönüşü yavaşlamışsa yaşam enerjisinin dolamayacağı söylenir. Bunun sonucunda da hastalıklar ve yaşlılık ortaya çıkar. Bu sebeple çakralarımızın açık ve hızlı dönüşü yaşam enerjimizi iyi kullanabilmemizin şartlarından biridir.

Einstein’ın uzay ve zamanın doğrusal değil, görece olmasını saptamasından sonra, yani “izafiyet teorisi”nin ortaya çıkmasından sonra, sonsuz olasılıklar kapısı insanoğluna açıldı.

Bu teorinin en önemli sonuçlarından biri de enerji ile maddenin birbirlerinin yerini tutabileceği sonucudur.

Bazen öyle insanlarla karşılaşırız ki, hiç elektrik alamadım, yanında çok huzursuz oldum, deriz. Hiçbir ışıkları yoktur. Bir an önce yanlarından uzaklaşmak isteriz. Bazen de öyle insanlarla karşılaşırız ki, etraflarına ışık saçıyorlardır. Bu iki tip insanın yaşam enerjileri bilinç seviyeleri ile doğru orantılıdır.

Eksikliği ruhsal ve fiziksel hastalıkların temelini oluşturabiliyor. Yeterli miktarda aldığımız ve düzenli aralıklarla aktive ettiğimiz takdirde fizik ve ruh sağlığımızı korumamıza ve güzelleştirmemize olanak sağlıyor.

Evren de var olan bu Enerji, Evren Frekansı ile doğru orantılıdır. 8 Kasım da Bill Gates Dünya Frekansı ile oynama yapacağını açıklamış. Görelim bakalım ???

Bol yaşam enerjili, coşkulu ve pozitif enerjili bir yaşam diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum