Ashab-ı Ress

Ahiretini verenler, onu dünya ile değişenler var ya; dünyalık peşine düşmüş koşar adımla gidiyorlardı.

Onların peşinde oldukları koşuyor, onu yakalamak için bunlar daha çok koştular. Koştukları şey durmadığı/duraksamadığı için dinlenmeye fırsat bulamadan koştular. Daha çok koşup daha çok yoruldular. Bu yorgunluklarının bir getirisi de yoktu. Her şey götürü üzerine bina edilmişti sanki.

Dünyalarını alıp götürdü.

İnsanlıklarını alıp götürdü.

Hassasiyetlerini alıp götürdü:

Adaletle davranmayı, gönül almayı, yardım etmeyi, iyilik yapmayı alıp götürdü.

Götürdü de götürdü, sonunda iyi şeyler adına hiçbir şey bırakmadı…

İyilik yok olunca bütün kötülükler meydanı doldurdu. Kötülükler ve kötüler iyi sanıldı. İyi sayıldı. Güzel olarak tanındı.

Duraksamadan koşmadaki hedefleri zenginlikti, mal mülk, şan şeref, tanınmışlık ve ilgi görmekten başka bir şey değildi.

Uçarcasına koştukları hedefin kendilerini azaba götürdüğünü hiç düşünmediler.

Peygamber geldi onlara…

Uyarılar peş peşe geldi. Geldi gelmesine de uyarıları dikkate alan da olmadı. Bildiklerini okumaya, dünyalık elde etmek için kural tanımazlığa devam ettiler.

Peygamberin getirdiklerini beğenmediler, büyüklendiler, reddettiler. Hatta ileri gidip elçilerini yalancılık ile itham ettiler. Çünkü kendilerinin en doğru olduğunu düşündüler, düşünmekle kalmayıp buna inandılar. İnanmakla da yetinmeyip herkesin buna inanmasını istediler. Bunun için yapmadıkları kalmadı. Hatta doğruları ve doğruyu getirenleri yok etmek için plan içine girdiler…

Peygamber geldi onlara…

Onları uyardı defalarca. Yaptıkları yanlışları görmeleri ve yolculuklarındaki hedefin onları hiç istenmeyene götürdüğünü söyledi.

“Allah'ı bilin, Allah'a bağlanın, kulluk görevlerinizi yerine getirin, ibadet edin!”

Böyle yapın ki Allah'ın merhameti sizleri de kuşatsın…

Peygamber uyarılarına devam etti:

“Bozguncu olmayın; bozgunculara katılarak bozgunculuğu, kargaşayı, nankörlüğü, küfrü devam ettirmeyin.” dedi.

Uyarıları devam etti lakin uyarılanlar, dinleyenlerden olmadılar. Kulak arkası ettiler. Kendi bildiklerine devam ettiler…

Kendi kendilerine yaptıkları bu zulmün farkına varmalarını sağlayacak birine gerek vardı. Allah, her zaman olduğu gibi uyarmak ve kendilerine gelmelerini sağlamak için içlerinden bir uyarıcı görevlendirdi.

Peygamber geldi onlara…

Uyardı.

Yaptıkların yanlışlığını anlattı.

Bunlar putlara taptılar. Dünyalıkları putlaştırdılar. İlahi uyarıları duymazdan geldiler.

Davarları vardı sürü sürü. Sulamak için kuyuları da vardı. Onlar için önemli olan bunlardı.

İnkarda devam ettiler. İnkarları onları azgınlaştırdı.

Azgınlaştıkça zulmü ileri boyuta taşıdılar.

Peygamberlerine eziyet ettiler.

Hatta öldürmeyi bile düşündüler.

Günün birinde bir sebep oldu.

Hepsi örülmemiş kuyularının başına gittiler. Koyunlarını suladıkları kuyularının başına. Bir sebep onları çağırmıştı işte.

Dünyalıkları için vazgeçilmez olan kuyularının kendilerini ölüme çağırdığından habersizce koştular. Kuyuların başına akın ettiler. Dünyalıkları kaybolmak üzereydi belki de. Belki de onları kurtarmak için koşmuşlardı.

İşte hepsi orada kuyu başındalar. Üstelik kuyuları örülmemiş. Ham haliyle toprak ve içi su dolu. Bir anda bir şey oldu. Belki toprak ayaklarının altından kaydı. Allah onların azgınlıklarını ayaklarının altından kayan toprakla kuyulara doldurdu. Yerin dibine geçtiler. Hepsi bir anda yok oldular. Dünyalıklarını geride bırakarak.

Davet edildikleri güzellikleri tadamadan, kafalarında oluşturdukları düşüncelerle putlaştırdıkları dünyalıklarla cezalarını buldular.

Sınandılar ve sınanmalarını başarıyla tamamlayamadılar.

Cezaların buldular.

Allah'a isyan cezasız kalmadı.

Ashab-ı Ress diye anıldı.

“Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helâk ettik.” (Furkan,25/38)

Not: Ress halkı, taşlarla örülmüş kuyuların etrafında yerleşen topluluk demektir. Putlara tapan bu insanlar bir görüşe göre Şu’ayb peygamberin kavmi idi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.