
Aysun Adalı
Bir Kitabın Sahibi Misin?
Bir yerlerden başlamalıyız kitaplarla aramızda bir bağ kurmaya. Bir yerlerden başlamalıyız kitapların varlığını hissetmeye. Bir yerlerden başlamalıyız kitapları okumaya ve sevmeye. Fakat nasıl başlayacağız? Nasıl okumayı alışkanlık haline getireceğiz? Nasıl yazılan kitapların önemini anlayacağız? Öncelikle kitaplar niçin var? Geçmişten bugüne insanlar neden binlerce kitap yazıp, yayınlıyor? İşte başta bunu anlamamız gerekiyor. Çünkü çocukluktan bu zamana kadar ne kitapları anladık ne de yazan kişileri. “Sadece kitap okumalısın dediler, ileri ki zamanlarda sana çok şey kazandıracak dediler.” Ancak onu da doğru bir şekilde sürdüremedik. Ne söylenenleri yaptık ne de yapmak istediklerimizi. Hepimizin kitaplarla tanışma hikâyesi çocukluktan gelir. Kitapların dünyasına girerek bambaşka yaşantıları hayal dünyamıza yerleştiririz. Ve kısa zamanda hayal gücü sınırsız olan, ne yapmak istediğini bilen bir çocuğa dönüşürüz. İlk önce istikrarlı bir şekilde okumanın büyüsüyle tanışıp, yazı yazmanın da önemini öğreniriz. İlerleyen zamanlar da ise edindiğimiz her bilgiyle öğrendiklerimizin üzerine çok şey katarız. O zaman hem okumaya hem de yazı yazmaya yardımcı olan kitaplar neden ilerleyen zamanlar da alışkanlıklarımız arasında gözükmüyor? Yıllarca öğretmenlerimizin gösterdiği çaba boşa mıydı? Boş vaktimizi kitaplarla doldurmak boşa mıdır gerçekten? Rafta aylardır hiç açılmamış kitaplar var. Her biri bilmediğimiz hikâyelerle, bilmediğimiz hayatlarla dolu. Bize çok şey kazandıracak olan hayatlarla. Belki bir ders çıkarmamız gereken bir hayatla karşılaşırız. Belki de bizleri mutlu edecek güzel bir sonla. Fakat bunları bir kitabın sahibi olamadan bilemeyiz. Kitapların satırlarını okumadan hiçbir emeğin önemini belki de tam olarak anlamayabiliriz. Hiç düşündünüz mü? Acaba neden birbirinden kıymetli öğretmenlerimiz yıllarca kitap okumalısınız diye ısrar ettiler? Acaba neden? İlerleyen zamanlar da okuduğumuzu daha iyi anlayabilelim diye mi? Hızlı okuma alışkanlığı edinerek kazanacağımız başarılara daha kolay ulaşalım diye mi? Hatta kitap okumaya devam ederek, birbirimizin dilini daha kolay anlayabilelim diye mi? Yani bu kitaplar, hayatı daha da kolaylaştırabilmek için bizlerin dünyasına giriyor. Daha adından haberdar olmadığımız kitaplarla dolu kütüphanenin rafları. Keşke kütüphanenin bir dili olsa da konuşsa. Bizlere sitemini dile getirse, öfkesini yansıtsa. Her kitabın binlerce sahibi vardır. Başta onu kitap haline getiren yazarlardır sahibi. Sonra tüm insanların hayatlarına dokunup, tüm kitapların binlerce sahibi olur. Bu hayatta birçok şeyin sahibi olmak isteriz. Arabamız varken bir hayalini kurduğumuz markalı arabanın sahibi olmayı. Başımızı sokacak bir evimiz varken başka bir şehirde güzel ve konforlu evin sahibi olmayı. Hayalini kurduğumuz geleceğin sahibi olmayı. Ne kadar çok şey var sahip olunacak. Parayla satın alınacak şeyler ve azimle, inançla kurulacak gelecekler. Oysaki bir kitabın sahibi olmak istemez birçok kişi. Böyle insanlar nadir görülüyor. Belki de nadir görüldüğü için bir türlü sevemedik ya kitapları. Herkesin yaşadığı hayatı benimsedik, özenti tarafımızla kendi benliğimizi unuttuk. Yani kısacası herkeste var olan şeylerin fazlasına sahibi olmak istedik ama olmayan nadir görülen bir kitabı sahiplenemedik. Oysaki sahibi olamadığımız kitaplar bizlere gelecekte çok şey kazandıracak olandır. İyi bir geleceğin kapısına ulaşmak bir kitaba sahip olmaktan geçer desem inanır mıydın? Kıymetli okuyucu ilk önce bir kitabın sahibi ol, her bir yazılan kelimeleri anlamaya çalış. Kitapların sadece okunmak için değil anlamak ve kendimizi geliştirmek için olduğunu fark et. Belki o zaman inanırsın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.