Abdulbaki Çiftçi
Her şey bir şey değildir
Şimdi okuyacaklarınızı umarım sizler yapmıyorsunuz. Ya da yapmamak için gayret gösteren ve uyaran kimselerden olursunuz temennisiyle.
Yapılan araştırmalarda günlük dilde kullandığımız kelime sayısı 300-400 belki de 500 diyeni de görürüz daha fazlasını söyleyen olmaz. Bu kelimelerin üçte birinin farklı olduğunu düşündüğümüzde bazı kelimelerin endemikleştiğini göreceğiz. Bu kelime kıtlığının temel sebeplerini elbette biliyoruz ve aklımıza ilk gelen sebep genelde az kitap okuyan bir milletiz şeklinde oluyor.
Fakat işin garibi bizim bu kadar kıt kelimeyle konuşup anlaşabiliyor olmamız değil mi? Oysa daha fazlasını kullandığımızda Türkçenin felsefe ve bilim dili olmasına toplum olarak yardımcı olacağız da… Nerde o günler.
Peki! biz gerçekten nasıl anlaşıyoruz? Farkında mısınız bilmem fakat konuşanlara dikkat kesildiğinizde öyle bir sihirli sözcük kullanıyor ki olur olmadık kelimelerin yerini tutabiliyor. Sihirli sözcüğümüz “şey” bir de buna münasip onay sözcüğümüz var o da “aynen”
Bu iki kelimenin kendi kullanımlarının yanında bazen günlük dilde kullanmamız gereken kelimelerin de yerine geçmektedir. Hatta öyle kullanımlara denk geleceksiniz ki aynı anda hem nesne hem de yüklem olarak kullanılabiliyor. Ben şeyi şey yaptım örneğinde gördüğümüz gibi acı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu kullanımı halk arasında normal karşılayabilirsiniz (!) fakat bu kullanımı eğitimcilerde ve televizyon ekranlarında boy gösteren aydınlarımızda (!) görünce hayıflanma vaktinin geldiğini fark etmiş oldum.
Koskoca sözlükleri bırakıp onların yerine bir kelimeyle idare eden bir toplumun dilini öğrenmek de elbette kolay olacaktır. Türkçeyi yeni öğrenenler zorlansınlar demiyorum fakat milletin kendisinde olduğu gibi kullandığı dilde de bir asaletin olması gerekmez mi? Aşağılık kompleksine kapılmış bir neslin öz değerlerimizi ifade eden kelimeleri bırakıp evirip çevirip moda diye pazarlanan kelimelerle konuşması toplumsal bir sorun değil midir? Bu aşağılık kompleksinin temel sebeplerinden biri de öğrendiğimiz yabancı dillerdeki kimi kelimeleri kendi başımıza Türkçeye entegre etme gafleti olduğunu düşünüyorum. Özellikle birden fazla dilin konuşulduğu bölgelerimizde kavram karmaşası kaçınılmaz olmaktadır. Fakat buralarda da cümleye hangi dilde başlarsak yüklemi veya nesnesi diğer dilden olmaktadır. Belki farkında değiliz fakat bu bir dil katlidir. Hem de aynı anda birden fazla dili katlediyoruz.
Kim bilir belki de kelime seferberliği başlatmamız gerekmektedir. Yusuf Yanç’ın – Arıyorum şiiri tavsiyem olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.