Kara Cuma’dan Efsane Cuma’ya Tüketim Günleri

Ülkemizde son 5-6 yıl içinde Kasım ayının son haftasındaki cuma günü indirimli satışlar popüler hale geldi. AVM 'ler ve her çeşit perakende satış mağazası ve e-ticaret siteleri güya olağanüstü bir indirim ve satış kampanyası yapmaya başladılar. İlk günlerde tüketiciler için şahane bir fırsat ve alışveriş çılgınlığına dönüştü. Efsane bir pazarlama stratejisi gün ve gecesi olarak black friday yani kara cuma gecesi saat 00:00 dan itibaren satışlar patlama yaptı.

c5b5c27c-e76e-4f96-9a02-f913277db30f.jpg

Kara Cuma trendi sosyolojik olarak bizim icat ettiğimiz bir gün değil ama global rüzgarlar sonucunda bizde de başladı. Günler öncesinden kampanyalar yapılan ve fırtınalar estirilen bir gün oldu. Başlangıçta kasım ayının son cumasına endekslenen kampanyalar artık birkaç yıldır Kasım ayının tamamına yönelik yapıldı. Bu süreçte tabi ki kara cuma olarak tercüme edilen isimlendirmeye karşı farklı kesimlerden itirazlar geldi. Özellikle mübarek cuma gününün neresi kara şeklindeki muhafazakâr ve İslami kesimlerden ve diyanet çevrelerinden yoğun eleştiriler yapıldı

Bunun üzerine global bir trendin ülkemize yansıması olan kara cuma kampanyası isim ve tanım değiştirdi. Zamanla müspet biçimde müşterileri memnun edecek ve her türden yurdumuz Müslümanına da garip gelmeyecek bir strateji izlendi. Yepyeni bir ambalaj ile önce efsane Cuma, beklenen Cuma, süper Cuma denilirken şimdilerde bir ay boyunca efsane kasım, şenlikli kasım, White Friday (beyaz cuma), yıldızlı kasım, güldüren cuma (.!?) gibi başlıklarla kampanya yapıldığı görülüyor. Mübarek cuma gününün neresi kara şeklindeki tepkiler ise bu manevra karşısında yapılmaz oldu ve gündemden düştü.

9c03e63c-943f-4732-8e29-0d47174bc56a.jpg

Bir zamanlar kara pazartesi deyimi içinde o gün rızkını helalinden kazananlar için helal rızkını kazandığı mutlu gündür gibi İslami tonlu söylemler geliştirilmişti. Oysa kapitalist çalışma dünyasında haftanın 5 günü posası çıkan ve cumartesi-pazar günü dinlenip tekrar o monoton iş hayatına dönen proleterya sınıfı için durum başka idi. Pazartesi günü çalışılan kamu kurumlarına, fabrikaya ve işyerine koşturup gitmek pek te memnun kalınacak bir psikolojiye işaret etmiyor. Kendi işinde çalışanlar, küçük esnaflar, yöneticiler, çalışmak zorunda olmayanlar, rantiyeler ve söz meclisten dışarı tuzu kurular belki bu cümleye dahil değil.

Peki, Kara Cuma (Black Friday) çılgınlığı nasıl başladı?

Aslında tüketime yönelik kampanyalardan öte “Kara Cuma” ABD’de 1929 yılında yaşanan ekonomik bunalımın ve borsada yaşanan çöküşe verilen bir nitelemedir. John Steinbeck’in Gazap üzümleri romanı o yıllarda yaşanan ekonomik bunalımı anlatır. Tüketim çılgınlığı anlamında yaşanan Black Friday ise Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Şükran günü olan Kasım’ın dördüncü perşembesini takip eden cuma gününü ifade ediyor ve 1952’den bu yana Noel alışveriş sezonunun ilk günü kabul edilerek indirimler başlıyor. Dükkanların o gün daha hava aydınlanmadan çok erken açılması ve kararmadan kapanmaması, bunun yanı sıra alışveriş caddelerinde yaşanan yoğun araç ve insan trafiğinin neden olduğu günlük hayatı etkileyen olumsuzluklar nedeniyle bugüne ‘Kara Cuma’ denilmiştir. Kara Cuma'dan tarihte ilk defa 1961 yılında gazetelerde Black Friday olarak bahsedildi. (https://bianet.org/haber/nedir-bu-kara-cuma-216453)

3785dcde-9ff0-40d8-a286-b7861073361f.jpg

Bu tür günlerde yapılan alışverişler sahici bir ihtiyaca karşılık geliyor mu? Veya bir tür stokçuluk yapılıp piyasaya mı? sürülüyor. Kışkırtılmış bir alışveriş çılgınlığı diyenler de oldu. Ya da aşırı harcama ve yersiz bir meta edinme şeklinde yer yer eleştirildi. İslam toplumlarında ve bizim kültür ve medeniyet kodlarımızda cuma günü önemli bir yer tutar. Perşembe akşamından başlayan cuma gecesi olgusu ve cuma namazı ile mübarek bir an ve zaman dilimi kavramı olarak tecelli eder. Evrende Müslümanların dışında başkalarının da haftanın belli günlerine anlam yüklediği günler tabi ki var. Black Friday günü ve Kasım ayının son cuma günü tüketiciler için bir anlam taşıyor. Bu anlam seküler olabilir, mistik olabilir, metafizik bağlamlar taşıyabilir.

Dünya sadece bizim kavramlarımızla dönmüyor. Kapitalizmi ve onun mabedi AVM’leri icat edenler müthiş bir pazarlama taktiği ile dünyaya ticari bir satış rüzgârı olgusu başlatmış ve global hale dönüştürmüştür. Ne mağazaya kepenk kapattıran ne de ahaliye alışveriş yasaklayan bir ekonomik ve siyasal düzen ve ticari yasak filan uygulamak da mümkün değildir. Bu da işin başka bir realitesi. İthal kavramlar ve günler yerine kendi bakış açınızı ikame etmeniz çok zor hatta mümkün bile değil. (https://www.tybkonya.org.tr/musluman-saati-2561h.htm)

f128ed6b-5aa2-46f3-9a6b-42c914d50c9c.jpg

Hayatın her boyutunda eğer kavram üretmezseniz, başkalarının zihinsel kavramları ve eylem pratikleri küresel dünya da sizi hemen etki altına alır. Zaten uydum kalabalığa diye bir söylem biçimi gölgesinde hareket edenler hemen yeni çıkan modaya tabi olur. İnsanda sosyal bir varlık olduğuna göre hemen bu tür revaç bulan akımlara uyar gider. İnternetin fazileti ile sosyal medyada bizim cuma günü algımıza karşı nasıl kara cuma denilir diye itiraz edilebilir. Gece gündüz hayırlı cumalar, hayırlı perşembe akşamları, bereketli cumalar diye sms atsak karşı bir etkisi Türkiye’de veya başka ülkelerde etkisi olur mu? Görünen o ki sürekli veto eden paylaşımlar yapsak, hatta üstüne bir de okuyup üflesek bu rüzgâra hiçbir tesir etmez vallah-ül azim. 2019 yılında bu konuda bir değerlendirme yapmıştım. (https://www.facebook.com/profile/1812821685/search?q=kara%20cuma)

Mesele kapitalizmin icadına kadar gider. İnsanoğlu ve kızı 19.yüzyıldan başlayarak 20.yüzyıla geçen ve 21.yüzyıla adım atan global dünyanın yerel bir iştirakçisidir. Tüketici kimliği ile bu tüketim zincirinin en son ve en zayıf halkasıdır. Müşteri ve tüketici olarak günümüz insanı artık emek ve üretkenliğin temsilcisi değildir. Üreten insan Karl Marks’ın dediği gibi emeğin özüne yabancılaşmıştır. Emekçi insan bir üretim ekonomisi bağlamında ihtiyaçlarını kendi üreten ve temin eden komple bir zanaat ve meslek erbabı olmaktan çıkmıştır. Endüstriyel çarkların ve kitlesel emtia üretiminin Taylorist, Fordist ve post Fordist üretim zincirlerinin küçük bir parçasıdır. Artık üreten insan/emekçi kişi zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan biri değildir. Devrim yapmaya aday bir proleterya olmaktan ta çoktan istifa etmiştir. (www.yenisafak.com/yazarlar/suleymanseyfiogun/kara-cumanin-dusundurdukleri-2053533?fbclid=)

Devasa üretim bantlarında, fabrikalarda, bürolarda, dijital işlem yapan firmalarda bir küçük emek ile devasa ürünlerin üretimine ufacık bir katkı sağlayan üretim faktörlerinden biridir. Çalışan insan 21.yüzyıl bilgi toplumunun dijital kültürle harmanlanmış bir prekaryası ve sıradan bir emekçi konumuna indirgenmiştir. Günümüz emekçisinden artık ne zincirlerinden kurtulma mücadelesi ne de bütün dünyanın proleterleri birleşiniz anlamında bir çağrıya karşılık verecek sınıf bilinci ve itiraz söyle mi beklemek hayaldir. Ondan silahlı devrim filan yapmasını tahayyül edemezsiniz.

Üstelik Marschall McLuhan’ın global köyünde yaşayanların görece varsıl/dar gelirli olmak göstergeleri, tüketim düzeyi ve sistemle entegre olmak derdi başta emekçiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerini çoktan sarıp sarmalamıştır. Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan bu mülksüz ordusunun farklı bir rüzgâr estirecek dermanı filan da kalmamış görünüyor. Üstelik bu hayat içinde iğneden ipliğe her şeyi satın almak, kredi kartları ile ek kaynaklar kullanmak durumundadır. Taksitli ve promosyonlu kampanyalara dahil olarak hayatı da taksitlere dayalı ve borçla yaşamak gibi bir modern zincire köle olmuş durumdadır.

Popüler tüketim günlerinin cazibesi

Bu modern tüketim köleliğinin bir bileşkesi olarak insanlar tükettikleri kadar değer sahibidir. İnsan kapitalist örüntü içinde sıradan hayatı anlamlı kılan metafizik ve transandantal yani aşkın değerlere bağlanmak yerine bir tüketici formatına yaslanmaktadır. Hız ve haz çağında bu insan yeni tüketim esrimelerini yaşamak için kendi birikimlerinin yanı sıra ilave paranın satıldığı bankalar ve katılım bankalarının da müşterisidir. Kitlelerin ikinci uğrak noktası kitlelerin yeni afyonu olan futbol, stadyumlarıdır. Futbol arena merkezleri kitlelerin tuttuğu takıma ve formalara bağlılığını tazeleme ve gösterme merkezidir. Kulüp stor mağazaları önemli bir ürün satış mağazasıdır. Alışverişin önemli bir üs merkezi olan AVM’ler ise üçüncü bir yaşam merkezidir. Alışverişin yanı sıra çocuklar için bir oyun alanı, gidilecek sinema, yemek yeme hatta mini konser ve imza günü gibi etkinliklerin de merkezleridir.

Meçhul pazarlama dehasının tasarımı sonucunda kara Cuma önce Amerika’da sonra tüm dünyada global bir trend oldu. Artık metropol şehirlerin yanı sıra Konya’da da büyük, küçük veya zincir tüm işletmeler kasım ayına yayılmış biçimde bir ürün satış lansmanı üretiyor. Böylelikle stoklarda bekleyen, vitrinlerde kalan seri sonu olan ve modeli/modası geçmiş ürünleri ya da güncel eşyaları fiyat indirerek ve sürümden kazanarak satıyor. Göreceli olarak herkes şu veya bu şekilde bütçesine göre ötelediği veya ertelediği bir nesneyi bu kampanyalar sayesinde hesaplı ve daha ucuz bir şekilde alabiliyor.

Unutmadan bir de kısmen haklı olan ve acele kullanılan bir israf eleştirisi ve alan var alamayan var kardeşim görüşü var: Ülkemizde her düzeyden hane halkları ve bireylerin gelir ve harcamada fırsat eşitsizliği kimin umurunda ki? Lakin mazlumun ahı çıkar olasılığı ve toplumsal patlamalar olabileceği de göz ardı edilmemelidir. Zaman zaman memleketin ekonomik ahvali faslından kentler ve bölgeler arası gelir ve harcama düzeyleri araştırılır ve yayınlanır idi. Mesela bu tür analizlerin en çarpıcı noktasında Batman ile Kocaeli arasında GSMH kişisel gelir farkı 14-20 kat arası idi.

Ülkemizde kadim bir gelir dağılımı sorunu vardır. Bankalarda kimin ve hangi toplum kesiminin mevduat sahibi olduğu veya hazine tahvili aldığı bellidir. İnsanlar arası gelir dağılımında yaşanan makas orta ve uzun vadeli bir sosyal devlet politikası ile daraltılabilir. Günü birlik insanlar ise ister öbek halinde ister feşmekanca sitede toplumdan izole yaşayabilirler. Toplumun önemli bir dar gelirli grubu fakir ve miskin olarak sosyal yardıma, zekât ve fitreye muhtaç biçimde ve karın tokluğuna talim ediyor. Kiminin hissesine lüks içinde israf içinde yaşamak düşüyor. Kimilerine ise yiyecek ve ekmek yok ya da pazar yerinde döküle kalmış yiyecek ile idare ediyor. Açlık sınırında yaşayanlar var. BM standardı günlük 2-5 dolar arası bir gelir ile ölmemek üzere beslenen veya altında kalanlar var. Fakr-u zarurete Allah kimseyi düşürmesin, muhannete muhtaç etmesin müşkül ve trajik bir durum. İşin tevekkül, kadere rıza, kanaat boyutu başkadır, ekonomik ve sosyal politikalar ile dar gelirlilerin bu durumdan çekilip çıkarılmaları ve müreffeh bir hayat yaşamaları başka bir şeydir.

Bu tür popüler ticari alışveriş günlerinde kışkırtıcı reklamlar ve AVM içi hareketlilik görülüyor. Bu bağlamda acizane kitlelerin bu tür kampanyaları ihtiyaçtan takip ettiği kadar bazen de özellikle yöneltildiği kanaatindeyim Haber olarak efsane cuma orijinli kasım ayı satışları nedeniyle mağazalarda izdiham yaşandığı, aynı anda birçok kişinin satın almaya hücum ettiği, iki saate varmadan tüm stoklar eritilmiş filanca marka yok satmış gibi haberler dolaşıma girer.

Çoğunluğu tüketime dayalı günler enflasyonunda bu dalgaların biri biter diğeri başlar. Bazen de fırsat kaçtı üzüntüsü hasıl olabiliyor. Hiç üzülmeyin. Bu "bereketli cuma"yı ya da şenlikli kasım ayını kaçırdıysanız önümüzde "yılbaşı indirimleri" var. Onu da kaçırırsanız sevgililer günü, çalışan sosyalist emekçi kadınlar günü (8 Mart), ardından anneler günü, babalar günü, kaynanalar günü...ila ahir. Sonra büyük yaz indirimi, muhteşem sonbahar indirimi ve bir yıl sonra yeni bir kasım ayı. Bu konudaki temel görüşümü ise bilumum günleri kutlama kılavuzu olarak yazmıştım.

Geçen yılların birinde dünya sevgililer gününde bir kuyumcu Konya'da bilboardlara reklam vermişti. Reklam kampanyasında Mevlâna efekti kullanılarak şöyle denilmişti: Aşkın ve pırlantanın şehri Konya. Aklımda kaldığı kadarıyla eşinize, nişanlınıza, müstakbel refikanıza gönül muhabbetinizi artırmak için bizden tek taş, çok taş pırlanta alın vs. şeklinde idi. Neresini düzeltelim desek, hiçbir yeri düzelmez. Ama kritik ve eleştiri getirilebilir. Yozlaşma ve tefessüh denilebilir.

Konya’da hangi alışveriş merkezine gitseniz yoğunluk var. Her yer izdiham ve satış içinde. Geçen cumartesi günü gittiğim bir AVM’nin açık otoparkında ve kapalı otoparklarında yer bulamadım. Yürüyüş mesafesinde rahat bir yere aracımı park etmek zorunda kaldım. Tahmin ettiğiniz gibi efsane kasım kampanyası özellikle teknolojik ürünlerin satıldığı marketlerde tavan yapmıştı. Hülasa- ı kelam meselenin özü sahici gereksinimler ve tutarlı piyasa araştırması ve satın almalar üzerinde bir hayat paradigması üzerinde düğümleniyor. Günümüz filozoflarından Erich Fromm üstadın zamanında dilimize pelesenk olan bir lafı var. Sahip olmak değil olmak şeklinde özetlenebilir. Mesele meta ve eşyaları biriktirmek değildir. Doğal ihtiyaçlara göre ya da şişirme kampanyalara göre satın alarak edinmek bir var oluş değildir. Öz olarak insani anlamda erdemlere sahip olmak gerek galiba.

Dünya genelinde Efsane Cuma istatistikleri kapsamında promosyon ve özel fırsatlar sunulurken tüketicilerin ise en çok elektronik, giyim ve aksesuar alanında harcama yaptıkları ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıl 'Efsane Cuma' kapsamında dünya genelinde 9,8 milyar dolar harcanırken 5,3 milyar dolarının teknolojik alet alımından oluştuğu ortaya çıktı. (https://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/3480371-efsane-kasim-alisveris-cilginligini-arttirdi-indirim-yalanina-kanmayin)

Kendi irfan geleneğimizde bir motto var. Bin lokmaya ve bin hırkaya sahip olmak ama bir lokma ve bir hırka ile iktifa etmek. Kalanını israf etmemek, ihtiyaç sahiplerine aktarabilmek lazım. Hayatın her alanında israf haramdır inancına sahip çıkmak gerekir. Eskiler yere düşen bir ekmek kırıntısına sahip çıkardı. Yere düşen bir nimeti öpüp yerden uzak bir yere koymak hem bir şükür vesilesi hem de onu üreten emeğe saygı demektir. Kurda kuşa yiyecek sağlayan kuş evinden hasta leyleklere vakıf kuracak kadar artı değeri paylaşan bir paylaşım sistemi niye mazide kaldı acaba? Topluma Rabbena hep bana demeyip diğerkâm bir anlayışla sahip çıkma imkânı sunan geleneğimizi ve paradigmayı ihya etmek lazım. O ekmek için harcanan tüm emeklere saygı gösteren zihinsel donanımı ve eylem pratiğini hayatın her alanında benimsemek gerekiyor. Bu paradigmayı etkili insanların yedi alışkanlığına bir zeyil olarak yani sekizinci tavır olarak ekleyebiliriz.

Popüler tüketim günlerinden ve alışveriş çılgınlıklarından açtığımız bahsi uzunca ele alıp sonuna geldik. Alternatif satın alma imkanlarını takip etmek ise doğal bir davranıştır. Kişisel mottom ise tecimsel günlere karşıyım, indirimlere razıyım.!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.