Ömer Tokgöz
Bir Zamanlar Gelin Çeyizi Vardı
Konya'da kerpiç evlerin yaygın olduğu dönemlerde yapılan çeyizler törenle sergilenirdi. Çeyizler gelin odasına tavandan başlayıp ahşap ağaçlara yaygı çakılır sonra diğerleri birbirine tutturulup asılırdı. Yatak ve yastık yaygıları, dolamalar, kanaviçe işlenmiş etaminler, dantel eklenmiş peşkirler, namazlık, seccade, gelsin kızın el emeği göz nuru Konya'ya özgü iğne oyası ve örneği başka yerde olmayan dantel işlemeli örtüler erkek tarafı ve kız tarafı insanlarca merak ve gıpta ile incelenirdi.

Şimdilerde beton evlerde odalarda çivi çakacak bir yer yok. Evde dantel işleyen ve talihini bekleyen ev kızı formatı da pek kalmadı. Düğünler de değişti, kimse evin önünde pilav dökmüyor. Gelin ve damat hamamı kalmadı. Dürü getirip götürmek bile tavsadı. Sandık değil mobilya türü komidin ve şifonyerler moda oldu. Damat tarafında yapılan müzikli çetnevir ve z(s)emah gecesi de pek kalmadı. Kına adeti ise devam ediyor. Gelin ata binmiş ya nasip demiş diyerek yeni evine gittiği fasılda kalmadı. Şimdi varsa yoksa gelin arabası var.
Düğünler pahalandı. Eskisi gibi iki Sille halısı, 12 yastık, 6 yer minderi, iki yorgan ile nohut oda bakla sofa, iki tava, bir tencere bir piknik tüpü ile evlenen sade, basit ve kalender tavrı şeklinde hiçbir yerde ev düzülmüyor. Neşet Ertaş Zahidem türküsünde neyimize yetmiyor iki hasır dediği günler çok geride kaldı. İyi oldu, kötü oldu meselesi ayrıca ele alınabilir. Gelişen ve değişen şehir hayatı ve geçim koşuşturmacası içinde herkes layıkı veçhile evlatlarının mürüvvetini sağlamak için gayret ediyor. İlçeler ve köylere doğru gidildikçe bu gelenek ve görenekler daha otantik biçimde yaşatılmaya devam ediyor.

Çeyiz geleneği günümüzde artık müzede yaşatılıyor. Meram Belediyesi tarafından Konya bağ evi modelinde iki evi doğumdan ölüme Konya yaşantısı olarak düzenledi. Folklorik bakımdan ve etnografya açısından güzel bir işe imza attı. Meram Şehir ve Yaşam Kültürü Müzesinde gelin ve damat odasını gördünüz mü? Odada eskiden artık bugünlerde kullanılmayan demir karyola, damat ve gelin sohbet eder iken el emeği ve göz nuru çeyizler döşenmiş. Duvarın altında yine bugün kullanılmayan ahşaptan yapılma sedir ve divanda oturmuşlar. Halı da Sille işi değme keyfine sürüp gitsin.
Tabi Konya'da herkes böyle mükemmel oda, sofa, çeyiz döşeyerek ne türbe önündeki evlere ne de Meram'daki bağlara gelin gitti, ne de damat olarak ev açtı. Ortalama insanlar yerine göre daha fakir, daha imkanları kısıtlı, daha bir kalender ve Konya tabiri ile gara dakım idi. Göreceli olarak herkes imkanına göre oğluna düğün dernek kurar, kızına dürü düpü yapar idi. Varlıkta yoklukta geçici bir dünya hali olarak bilinir, zengin gubuzlanmaz, fakir de acısından garalar bağlamaz idi. Hayır hasenat yapan insanlar, düğüne derneğe yardımcı olanlar, gariplerin elinden tutan da bir zamanlar çok idi. Şimdi de var, Allah sayılarını artırsın.

Geçenlerde bir sosyal medya fenomeni olan Gonyalı Naciye teyze 12 minder, 12 yastık bir de soluk halıya verdiler bizi kızım diye o günleri biraz da sitemle anlatıyor idi. Çeyiz denilince Konya işi Türkiye'de nam yapmış idi, marka olmuştu da denilebilir. Çeyiz denilince içinde dantel, yaşmak, yaygı, yorgan, havlu ve yastık kenarı dolamalar, kanaviçe işlemeler, etaminler, iğne oyası usta işi süslemelerden oluşurdu. Konu komşu düğünden önce ve sonra gelin kızın çeyizini görmeye gelirdi. Çeyizler kerpiç ve ahşap evin pardasına, yani tavan ve duvarın bitiştiği noktadaki ağaçlara gelinin yakınları tarafından çakılırdı. Bugün betonarme evde beton çivisi ile duvara çeyiz asmayı bırak, duvara beton çivisi bile çakılamıyor. Pardalı ve şık düşenli oda kapısını ise hem bilen yok hem de açmasını beceren yok.
Modernleşme ve değişen hayat şartları içinde düğün gelenekleri sadece çeyiz asmakla sınırlı değil. Ceviz işlemeli sandıklar türkülere bile konu olmuşken bugün artık yapılan çeyizler sandığa da konmuyor. Dolayısıyla mazideki düğün dernek, kına ve çetnevir geleneği hatıralarda kaldı. Bugünkü koşullarda değişen, dönüşen ve başkalaşım geçiren düğün geleneklerine yeniden göz atmak lazım. Eski ve yeni Konya düğün geleneklerini yeniden irdelemek ve yazmak gerekiyor.
Kalender, gahrimen ve evini çekip çeviren Konya kadınının el işi göz nuru eserlerin yaşatılması ise öncelikle genç kuşak ve yeni nesil kadınlara düşen bir görev. Bu konuda kamu kurumları olarak il kültür müdürlüğüne, yerel yönetimlere ve halk eğitim müdürlükleri birlikte destek olmalıdır. Yirli Konyalıların atalarından kalan, anneanne ve babaanne sanatının kıymetini hatırlamaları ve korumaları elzemdir. Bu süreçte eski modellerin yaşatılmasının yanı sıra güncel ve yeni işlemeler geliştirilmesi için de gayret gösterilmelidir.
Bedia Akartürk - Meram'daki Bağlar Bizim (1980)
https://www.youtube.com/watch?v=k2UlyuvRKxs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.