Medine Kocakulak
Bir İlahiyatçı Bakışı/Öğretmen Röportajı
Sizce kişi kendini en makul biçimde nasıl geliştirebilir? Okuyarak mı , dinleyerek mi, anlatarak mı yada her insanın kendine has gelişme biçimleri var mıdır? Varsa sizinki nedir?
_Öğretmen; Sanırım bu sorunun aşamalı bir cevabı var. Çünkü insan önce dinlemeli ve okumalı. Neyi okuyup dinlemesi gerektiğini öğrenmeli. Her bilginin veya her söylemin çöplüğü olmamalı. *Çöplüğü* diyorum çünkü gelişen teknolojiyle birlikte akıl almaz bir bilgi kirliliği oluştu. Ve bizim bu kirlilikten de kendimizi korumamız gerekiyor. Bilinçli ve belirli bir birikimden sonra, artık bu birikimin anlatılması gerekir. Anlatmak kişinin gelişiminde gözardı edilemeyecek kadar büyük bir öneme sahiptir. Ama anlatmak için önce bilmek, bilmek için de okumak ve araştırmak gerekir. Kendini geliştirmek ise bu okumak, dinlemek, anlatmak ve belki de buna ekleyeceğimiz bir çok etmenin bir araya gelmesinin sonucudur. Ben bir öğretmen olarak, eğitim hayatım buyunca (ki bu eğitim sürecine öğretmenlik yaptığım zamanı da dahil ederim) en büyük ilerlemeyi öğrencilerimin yanında onlara bir şeyler anlatırken ve onlardan bir şeyler dinlerken kazandım. Burada öğrencilerin her birinin ne büyük cevher olduğunu, onlarda aslında çok büyük hazineler saklı olduğunu öğrendim. Ve o hazineyi sadece dokunmayı bilen kimselerin görebildiğini öğrendim. Dokunamadığım elimin ve gönlümün ulaşamadığı her öğrencinin benim için çok büyük kayıp olduğunu öğrendim. Yani ben aslında öğretmen olduktan sonra öğrenmeye başladım. Benim kendimi geliştirme biçimim sanırım öğrencilerim.
_( Duygusal bir teşekkür ekliyorum:))
Pekala hocam,2. Sorum herkes okumayı sevmeli midir, sevmeyi isteyipte sevmiyorsa önerileriniz nedir?
_Öğretmen; Bence sevmeli. Okumaktan kastımız bir okul okumaksa tabii ki cevap değişir. Ama kitap okumak ise ben sevdiğim için herkesin sevmesi gerektiğini düşünüyorum. Kitaplar bambaşka dünyalara açılan kapılardır. O kitabın içindeki dünyaya göz atmalı. Kendi dünyamızdan yorulduğumuzda bir nefeslik duraklar gibi başka dünyalara kapı aralamalı. Tabi burada hangi dünyaya kapı aralamak istediğimiz de önemli. Her kitabı, herkes sevemez ama herkesin sevebileceği ona hitap eden bir kitap mutlaka vardır. Bunu bulmak içinde okumamız ve kendimize okumayı sevdirmemiz gerekir.
Hele bir de kainatın kitabı var ki.. bu yukarda bahsettiğimiz durumun tek ve değişmez istisnasıdır. İnsan kâinatı okumayı öğrendiği zaman unutulmaz bir zevk tatmış olur. Gözünü kapattığında da okuması devam eder. Artık okumak için bir göze ihtiyacı kalmaz. İdrak ile okur, ilahi amaç ile okur.. ve artık okumanın çözülmez bir bağı ile düğümlenir. Tek cümlelik cevap vermek gerekirse *evet herkes okumayı sevmeli* ve sevmiyorsa henüz araştırma serüveni bitmemiştir, arayıp neyi okumayı sevdiğini bulmalı ve onu okumalı.
Sayın Seher Yıldırım hocam beni müteşekkir ettiniz daha nice güzel, birlikte röportajlara inşallah :)
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.