Keziban Eymir
Venüs’le bir akşam vakti- 4
O gizemli “karadeliklere” girmem zor olmadı… “Karadelikler kendilerine yaklaşan maddeleri hemencecik öğütüyorlar, dikkat et” demişti Venüs’üm ama, yapmadılar bir şey yapamadılar… ‘Sevginin gücü bu olsa gerek’ demişti Venüs, daha sonra sorduğumda…
Göktaşları kara deliklerin en uç noktalarında dondurulmuş buz parçalarına dönüştürülmüştü. İlk önce bunları eritmeliydi… Daha sonra annelerinin yanına göndermeliydim. Zührem’den aldığım ısıyla göktaşlarını gaza dönüştürdüm… Artık göktaşları özgürdü hepsi kendi maddelerinin yoğunlukta olduğu yöne doğru hareket etti; yani annelerinin yanına...
İlk görevimi başarıyla tamamlamıştım ikinci görevim kara gezegenin içine girip kimyasallardan oluşan dünyanın kabusu olan cephaneliği yerle yeksan etmekti... Gerçi yer yoktu burada ama olsun…
Kara gezegen güneşten uzağa düşmüştü… Bulunduğu yerde karanlık ve soğuktu… Ama içtiğim iksir sayesinde soğuktan etkilenmiyor karanlıkta rahatlıkla hareket edebiliyordum. Artık bende büyülüydüm, tıpkı tüm süper kahramanlar gibi…
Gezegenin yanına doğru iyice yaklaşmıştım. Işık hızıyla ilerliyordum.
Kara gezegenin içine gaz olarak sızmayı başarmıştım ama. Kara gezegenin içinde buzdan dağlar (aysberge)vardı. Ayrıca ortalarda hareket eden hiç bir cisim gözükmüyordu, az ilerde devasa bir aysberg görmüştüm… Aysberg’in tam ortasında toz bulutlarından oluşmuş renkli, ince, uzun bir kapı vardı…
Artık korkmuyordum… Nasıl olsa iksir sayesinde görünmüyor hissedilmiyordum kapıdan içeri girdiğimde uzunca bir koridor koridorun sağında ve solunda dizilen muhafız görünümlü insanı hafiften anımsatan yaratıklar vardı… Bu yaratıkların kafaları sipsivri kulakları kepçeden daha uzun gözleri ise kurbağadan daha da pörtlekti… Gülmek istemiş gülememiştim… Koca adamlardı ama küçücük birer çocuk gibiydiler… Antenleri vardı… Yine gülmek istedim, gülemedim… O koca antenlerle beni görememişlerdi ya, daha da mutluyum şimdi…
Heyt be! Ne iksirmiş, hiç bir zorluk çekmeden kara gezegene de girmiştim, şimdide cephaneliği imha edecektim.
Aaa. Ama... Aman Allah’ım oda ne? İksir etkisini kaybediyordu… Benim korkmama bile fırsat vermeden muhafızlar başıma üşüşmüştü bile… Artık görünüyordum… Ne olduğunu bile anlayamadan artık ben bir esirdim… Kara gezegenin esiri… Nefes alamıyordum, bu gezegende hava yok sanıyorum… Sudan çıkan balık gibi çırpınıyordum, ben havasız yaşayamazdım ki!
Nasıl anlatabilirim ki bunu…
Devam edecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.