Hilalalem
Kelimeleri seviyorum ama
Aksesuar olarak kullanmayı değil bizzat o kelimeleri giydirmeyi seviyorum…!
İnsan olmak, Veda Hutbesine vefadır.
Biz, toprağın rengine bakmadan severiz taşın derdini. Merhamet tenimizdir bizim teri de insan.
Rengine bakan insan senin çölündür. Duana bakan insan da senin vahan .
İnsan olmak tencerede kaynayan taşın rengine değil, o taşı kaynatanın derdine bakmaktır.
Yara tende açılan değil kalpte açılan hüzün kuyusudur.
Biz kuyudan ruhları kurtarma derdindeyiz kervana adam toplama derdinde değil.
Kibir, bir gün yerin dibinde olacağını unutturan oyuncağındır. Kibir, gururun Tuvalet aynasıdır, akacağını bile bile türlü makyajlar yaptırır önünde sana.
Siz debelenir durursunuz, hırslarınız sizi eğer büker, ihtirasınız başkalarının kurduğu cümlede virgül yapar sizi lakin günün sonunda son noktayı koyan Allah’tır.
Haklı olan bavulunu sessizce toplar susmanın ahlakını kuşanır, haksız olan da söylenir çünkü son cümlesi yoktur.
Şunu çok net ifade edeyim hayatım boyunca kimsenin makamıyla ilgilenmedim. Ve bununla da şeref duyuyorum. Bilirim ki her insan o makamda kiracı fakat adamlığa ve iyiliğe merhamete vicdana ne denli ev sahipliği yaptıkları umurumdadır.
Kötü ev sahiplerine bir koltuk yüzünden itibar etmek, iyilerin ahını almaktan başka nedir ki…?
Yaptığınız her iyiliğe göze sokmaktan normal davranışları gerçekten başarılı bir işmiş gibi aktarmaktan yorulmadınız mı…?
İnsanın sürekli kendini övmesi etrafına yaygara yapması da güngör gibi bir insanı yormaz mı ben dinlerken yoruluyorum ya sen anlatırken?
Mazlumu üzeni sevmekten, mazlumu seveni de üzmekten Allaha sığındığım noktadayım.
Yapmacık tavırların insan ayrımı yapan yaratıkların dünyayı yöneten korkuların parasız kalma endişelerinin yorgunlugunu yaşamıyor musunuz?
İnsana sormazlar mı bu cesareti nereden alıyorsunuz… hiçbir korku hiçbir değer hiçbir insani duyguya sahip olmadan nasıl var oluyorsunuz?
Her gün herhangi bir insan için endişe etmekten üzülmekten yüreğimi acı çektirmekten ben o kadar yoruldum ki siz bunları yaparken rol çalarken ciddi ciddi soruyorum yorulmadınız mı?
Kendiniz olmak bu kadar mı sakıncalı geliyor size…?
Çocukken hep cam kenarı kapma derdindedir insan, büyüdükçe o dert can kenarı olur .
Kaybetme korkusu, sevdiklerinizin can kenarında bir minderlik yere razı ettirir.
Acı, sadık köpeğidir insanın kader istemedikçe kovsan da gitmez.
Yalnızlık sadece size müstakil meyvesiz ağacınız. Yalnızlığın ahkamı da bereketlidir. Bol özlü söz, devasa şiirler, biraz boynu büküklük, kağıdı rüzgarla kavga ettiren açık pencere.
Yalnız bırakılmakla yalnızlığa talip olmak arasındaki farksa köy yoluna benzer fazla uzak ve sessiz.
Eğer kötülük için yalnız kalmak istiyorsanız o yalnızlık şeytan kalabalığıdır.
İyilik için yalnız kalmak istiyorsanız o yalnızlık annenizin ibadet sessizliğidir.
Acınızla yalnız kalmak istiyorsanız dergah kapısı,
Maruz bırakılıyorsanız da cenaze işlemidir.
Merhametini kullanmaya kıyamayan insan ya bir kalbe ya bir cana kıyıyordur lakin iyilerin en eski hırkası da merhamettir yıprandıkça Allahın yenilediği en güzel hırkadır merhamet.
İşte bu yüzden diyorum kardeşler akıl vermek haddimin boyunu aşar benimki sadece hatırda kalacak yeriniz var mı sorusunu sormak.. Bu sebeple;
Kalemin, kelamın , inandıklarının , yalnızlığın, mücadelenin, mübarizi dostları, abileri, kardeşleri sadece muzaffer olduklarında değil muzdarip olduklarında da hatırlayalım .
Çünkü Merhametiniz sizi hatırda bırakır.
Vesselam…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.