Egomuzdan daha mütevazi … Umre günlüğü-1

İnsanı hayalleri yaşatır. Hayalin varsa umudun ve yaşamaya karşı heyecanında vardır. Bende senelerdir kurduğum hayalime git gide yaklaşmış bu arzu için Azm-ü cezm-ü kast eylemiştim. Herkesin umre zordur vazifelerini gelince devam ettirebilecek misin sözlerine hep gülümsedim. Sanki umreye gitmesek emirler farklı. Gitsen de gitmesen de kurallar aynı farzlar aynı değil mi? Bizler sorumluluk altına girmekten doğru yaşamaktan korkmuyoruz da sanki insanlar ne der korkusu yaşıyoruz. Sosyal medyada bir paylaşım yapsan aaaa sen umreye gittin oldu mu sözlerinden, her fırsatta bir de umreye gittin sözünü duyma korkusu olsa gerek. Doğru yaşayan insanlar için bunların çokta sorun olacağını sanmıyorum. Ben şahsen hedefe kilitlendim ve orada kaldım. Önce maddi anlamda birikinimi tamamladım sonra dört evladı birbirine emanet edip gözüm arkada kalmadan sadece kendime ve idadetime odaklanmayı hedefledim.
Ve o gün geldi çattı…
Helalleşmeler, bir sürü araçla uğurlanmalar dostlarımın samimi sarılmaları ve birbirimizden istediğimiz dua listeleri…
Şimdiye kadar yaşadıklarım, pişmanlıklarım, keşkelerim, günahlarım, sevaplarım,ahlarım ve vahlarımla dolu valizimi sırtıma yükledim uçağa bindim…
Binene kadar sanki bişey olacak da gidemeyeceğim korkusuyla…
Geçmek bilmeyen zaman eşliğinde merakla Medine’yi Münevver’e‘ye doğru yola çıkmıştık.
Uçaktan inip havaalanından çıktığımız an sanki fırının içerisine kafa sokar gibi gecenin üçünde samimi bir sıcak bir karşıladı. Farklı bir ülke farklı bir şehir farklı insanlar görmenin heyecanini kenara bırakıp mescidi nebevi’ye sarılmaya doğru ne hissettiğini bilmediğin bir merakla ilerliyorduk. Otele yerleşip hemen sabah namazı için hazırlandık. Tüm ekip heyecanla Medine sokaklarını yararak Mescidi Nebeviye doğru salavatlar eşliğinde yürüdük .
Veeeee o etrafında ki onca kalabalık ve ihtişama karşı mütevazı duruşuyla sanki en büyük emaneti bağrına basmış insanlardan korurcasına yükselen yeşil kubbeyi görmüştük.
Avlunun içerisinde topluca dururken ağlayanlar hıçkıranlar ve ben gibi sadece donakalanlar…
İnanın o an hep tv de internette gördüğüm yeşil kubbeyi karşımda gördüğümde şoka girmiş gibi kaldım. Ne hissettiğimi bilmeden, kulağımda
Eğer bir gün Peygamberimiz ziyaretimize gelse,
Yalnızca bir kaç günlüğüne, aniden çalsa kapımızı.
Doğrusu merak ediyorum neler yapacağımızı.
Dizeleri çınlıyordu.
Kendisini kulaktan dolma bilgilerle tanıdığımız hayatının her anı imtihanla geçmiş hem öksüz hem yetim Muhammed dipdiri karşımızdaydı.
Tanımadan onun hayatını örnek göstermeden Rabbin kim Allah, peygamberin Hz Muhammed Dinin ne İslam kitabın ne kuran sözleri ezberletilerek tanıtmadan sevmek saygı duymak zorunda kaldığımız Alemlerin Sultanı Hz Muhammed…
Hal bu ki, insanlar arasında peygamberlik gelmeden bile kendisinden Eminnn olunan Muhammedul Emin…
Bugün kaç tanıdığımız var elinden, dilinden, belinden emin olduğumuz güvenebileceğimiz soruyorum sizlere.
Bizler Hz Muhammed ahlakıyla ahlaklanmadan ismi anıldığında göstermelik sesli salavat getirmekle onu sevmiş olamayacağımızı anlamak idrak etmek zorundayız artık. Bir yeşil kubbe değildi beni heyecanlandıran, onun yaşadığı yerlere ayak basmış olmak her taşında onun kokusunu duymak onu gerçekten tanıyıp toplum ahlakıyla ahlaklanmaktı arzum. O olamasamda olmaya gayret etmekti. Adaleti, doğruluğu, duruşu aklı ve ahlakıyla O’nun gibi olabilmekti çabam. Bir şehir bir mescit ve bir yeşil kubbenin içimde yaktığı ateşi O’nu daha fazla tanıma arzusu beni iyice heyecanlandırmıştı. Ailemden, sonrasında imam hatip’te öğrendiklerimden birkaç yıl okuduğum ilahiyattan çok daha öteydi çok daha fazlaydı onun hayatı. Ticari zekası stratejileri topluma karşı birlik ve beraberlik içerisinde yaşama da liderliği, Adaleti, merhameti, mala mülke tamah etmemesi, insanlara statüsüne göre davranmaması ve bir çok güzel yönü ve ahlakıyla O’nu ahlakıydı merakım.
Her vakit koşa koşa gittiğim mescidi nebevi’de namaz kılıp Kur’an okuyup, salavatı şerif getirdikten sonra hep dua ettim Peygamber Efendimizin ahlakıyla beni ve neslimi ahlaklandır Rabbim. Diye! Ara ara merak ettim Medine’de neler yaptı okudum araştırdım bilmediğim yönlerini tanımaya çalıştım bildiklerimi tekrar tekrar kendime hatırlattım tam anlamıyla tanımaya hayatımı onun hayatı gibi yönlendirmeye niyet ettim.
Sıcağı engellemek adına yapılmış devasa vantilatörler arasında namaz kılmak, ravza-i mutahhara ya girip orada dua edip, O’na yaklaşmak.
Mescidi Nebevi inşaası;
Mescid-i Nebevi ne anlama gelmektedir?
Medine’de içerisinde Hz. Peygamber’in kabrinin de bulunduğu mescide Mescid-i Nebevi denir.
Akabe’de Hz. Peygamber’e ilk biat eden Es‘ad b. Zürâre, hicretten önce Medine’de bir hurma kurutma yerinin etrafını duvarla çevirerek mescid haline getirmişti (İbn Sa‘d, III, 457). Resûl-i Ekrem (sas) 12 Rebîülevvel (24 Eylül 622) Cuma günü Medine’ye girdiğinde kendisini davet edenleri kırmamak için devesi Kasvâ’nın salıverilmesini ve onun çöktüğü yere en yakın evde konaklayacağını söyledi.
Hz. Peygamber’in bu sırada Hz. Nûh’a öğretilen, “Rabbim! Beni mübarek bir menzile kondur. Şüphesiz konaklatanların en hayırlısı sensin” duasını (el-Mü’minûn 23/29) tekrarladığı rivayet edilir (Semhûdî, I, 322).
Kasvâ’nın Mâlik b. Neccâr oğullarının evlerinin önünde hurma kurutulan bir düzlükte çökmesi üzerine Resûlullah buraya en yakın evin sahibiEbû Eyyûb el-Ensârî’ye misafir oldu. Resûl-i Ekrem, Es‘ad b. Zürâre, Muâz b. Afrâ ve Ebû Eyyûb el-Ensârî’den birinin himayesinde bulunduğu nakledilen Sehl ve Süheyladlarında iki yetim çocuğa ait olan bu arsayı mescid yapmak üzere sahiplerinden 10 dinar karşılığında satın aldı (Buhârî, “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 45). Sahiplerinin arsayı mescid için bağışladıkları rivayeti de vardır (Buhârî, “Veṣâyâ”, 30; Taberî, Târîḫ, II, 397). Bu engebeli ve çalılık alanın (Taberî, Târîḫ, II, 396-397) zemin düzenlenmesi yapıldıktan sonra yaklaşık 3 arşın derinliğindeki temeline ilk taşı Hz. Peygamber koydu. Rebîülevvel ayında (Eylül 622) inşasına başlanan Mescid-i Nebevî, kendisi de ashapla birlikte çalışan Resûl-i Ekrem (sas) başta olmak üzere özellikle Talk b. Ali, Ammâr b. Yâsir gibi sahâbîlerin öncülüğünde şevval ayında (Nisan 623) tamamlandı. Mescidin doğu tarafına da Allah Resûlü (s.a.s.)’nün kalabileceği odalar yapılmıştır. Mü’minlerin annelerinden her biri için bir oda eklenmiştir. Bunlar mescidin duvarına bitişik olarak yapılmışlardır.
Bu mescit, İslâm toplumunun şekillenmesinde ve devletin kurulmasında her türlü, dinî ve sosyal faaliyetin en önemli merkezi olmuştur.
Geçmişini bilmediğimiz tarihini okumadığımız hayatını bilmediğimiz kimseyi sevemeyiz.
Onun örnek davranışlarını içimize sindirmeden gerçek anlamda yaşamadan bize olan sevgisini idrak edip seneler öncesinden selam gönderdiği ümmeti olamayız.
Allah hepimizi gerçek Peygamber ahlakıyla ahlaklandırsın..(amin)
Devam edecek…
Vesselam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum