Duran Çetin
İnsan
İnsan.
İbadet için yaratılan en güzel varlık.
İnsan.
Üstün bir konuma sahip; Aklı var, kullansın diye.
İradesi var tercih etsin diye.
Şerefi var korusun diye.
Ruhu var…
Her haliyle en güzel varlık: Beden ve ruh dengesi önemli.
Halifedir.
Her şey onun içindir. Onun emrine verilmiştir.
"… Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için bir ısınma ve birçok faydalar vardır. Hem de onlardan yersiniz." (Nahl, 16/5)
Dünya da öyle, uzay da…
Gezegenler de öyle, yıldızlar da…
Denizler de öyle, dağlar da…
Ne varsa hepsi insan için.
Aklını kullanıp gerçek gücün kime ait olduğunu anlasınlar diye.
Boyun eğsinler, kulluktan geri kalmasınlar diye…
Bütün bunlar ne büyük onur ne büyük paye…
Ama o bunun değerini bazen bilemedi, bazıları farkına varamadı…
Bu kadar kudretli iken insan, yaratıcıyı unutup sapkınlığın içine düşüverir de kendisine verilen bütün bu güzellikleri yok sayar ve battıkça batar. Gaflete düşer…
Gaflet bir uykudur, uyandırmaz insanı.
Öyle bir yola revan eder ki yol sapıklıktır. Sapkınlık yolunda ahlaksızlaşır. Bataklığa doğru iştahla yürür. Büyük bir heves içindedir.
Gaflet onu derin bir uçurumun kenarına çeker. İlk fırsatta yuvarlayıverir bir bataklığın içine.
Bir bataklık, içinde ahlaksızlıklar var: Sapıklıklar ve karanlık…
Bilinmezlerle doludur ama hep insan nefsine cazip gelen şeyler görünür.
Baş aktörü iblistir.
Pis şeyleri tavsiye eder durur.
Bu yuvarlanış karanlıklar içinde ahlaksızlıklarla bütünleşir. Kurtuluşu zor bir çukurun içinde debelenip durur. Burası gayya kuyusudur. Dünyalıklarla bezeli gözleri kör eden, gerçekleri görmesine engel olan ışıltılı, çekici ve aldatıcı şeyler…
Artık iblisin tuzağına düşmüş insan, tuzaktan kurtulamaz.
Çünkü neyin içinde olduğunu fark edemez. “O bedbahtlar ki gayyâ içredir, gayyâyı bilmezler.”
Kuyunun yöneticisi iblise elini veren kolunu kurtaramaz.
Bu günah bataklığının içinde debelenirken gayya çukurlarına doğru, aşağıların en aşağısına sarkar…
Aklı varken cahil olmak, incitici.
Aklını kullanmadan cehalet denizinde boğulmak acıtıcı.
Gece ve gündüzün art arda süregelen yürüyüşünü düşünmemek yıpratıcı.
Gökcisimleri, gezegen ve yıldızlar.
Yeryüzünde, ırmak, deniz ve dağlar.
Toprak; tohumdan meyveye uzanan nimetler.
Hepsi haykırıyor, işaret ediyor:
“Yaratıcı var Yaratıcı. Hiçbir şey kendiliğinden olmaz. Olamaz.”
İman et, ibadet et, fark et…
Deniz de insan içindir, içindekiler de.
Yüzüp geçen gemiler de insan içindir, uçup gidenler de…
Yeşil ağaçlar da insan içindir, ondan çıkarılan ateş de…
Mücevherler de insan içindir, dünyanın süsleri de…
İnsan faydalansın diyedir, insan şükretsin diye.
Kulluk etsin de kibirlenmesin diye. Çünkü yaratılmıştır bütün her şey gibi.
Her şey senin içindir sana hizmet etmesi içindir. O hâlde sana hizmet etmek için var edilenlere hizmetçi olmak niyedir?
Eşyaya kulluk nedendir?
Dünyaya/dünyalıklara kulluk?
Büyük bir zülümdür bu. Zulmün en büyüklerinden...
Şirazlı Sadi’nin haykırışına kulak ver:
"Bulut, rüzgâr, ay, güneş, gökler senin için işlemektedir. Ta ki eline aldığın bir ekmeği gafletle yemeyesin. Bütün âlem sana hizmet ederken, senin yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmemen insafa sığar mı?"
Söz/kelam sana emanettir. Sorumluluğunu anlatır/hatırlatır. Kitabı okumadan söz anlaşılmaz.
Hakkını ver emanetin.
Emaneti sadece sen yüklendin. Her şey ondan korktu, çekindi ve yüklenmedi.
Çünkü çok büyüktü ve çok önemliydi.
Övülen sensin.
Değerlisin.
Halifesin.
İlahi ruhu taşıyansın.
Bu emanetlere dikkat et. Yoksa neler olacağını sen de bilemezsin.
Emanete dikkat etmiyorsa insan başka biri olup çıkar. Sıfatları da değişir:
Zalim olur.
Nankör.
Kibirli.
Aceleci.
Zayıf.
Kıskanç.
Riyakâr.
Cimri.
Kaba.
Azgın.
Hasetçi.
Cahil.
Bunlar emanete sahip çıkmayanlar içindir unutmayasın:
"Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir." (Ahzâb, 33/72)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.