
Duran Çetin
İÇİMİZDEKİ KURTLAR
Bazen içinizi kemiren kurtlar olur, kurtulmak istersiniz ama onlardan kurtulamazsınız. Yer bitirir sizi. Siz de öylece bakakalırsınız. Mücadele etmek için bir çaba içine girersiniz lakin mücadelenizi bazen yarıda bırakmak zorunda kalırsınız bazen de sadece mücadele ediyormuş gibi davranır, öteye gidemezsiniz.
Belki de mücadele zamanını iyi belirleyememişsinizdir ya da mücadele şeklini tam olarak netleştirememişsinizdir. O zaman mücadele için bir iç hazırlık veya bir ön hazırlık olmalı. Yoksa mücadelenizi sonuna kadar sürdürmeniz söz konusu olmayabilir.
Eskilerde var ne varsa, diyerek bir cümle kurmayı çoğumuz severiz. İşin aslı, araştırdığımız zaman onların söylediklerinde hikemi bir tarafın olduğunu görürüz. Bu söylenen sözlerin boşa lakırdı olmadığını anlarız.
Eskilerin anlattıklarına göre yapılarda kullanılacak ahşapların zamanı çok önemli. Eğer zamanında kesmezseniz emek emek yaptığınız binalarda kullandığınız ahşapların içine bir kurt düşer, kemirir de kemirir. İçini boşaltır da bütün emekleriniz boşa gidiverir.
Yine eskilere kulak veriyoruz:
Ahşap yapılarda kullanılacak direklerin/ağaçların içini kurt yememesi için, ilk kırağı yağdığında, dolunay zamanı keseceksin. Yoksa bütün emeğin zayi olur gider.
Yüzyıllardır sağlam kalan yapıların da sırrı bu olmalı.
Demek ki her şeyin bir yeri ve zamanı var. Dikkatli olmak gerek, içimizi kurt kemirmemesi için tam zamanında ve kıvamında bir eğitim şart. Eğitimin zamanını belirlemek için kalıcı bir eğitim için gerektiği kadar ve yerinde bir eğitim hedefini unutmamak gerek.
Öyle ki dosdoğru bir yolu bulacak/bulduracak bir eğitim... Yıllara ve yılların getirdiği yıpratıcı ve yok edici etkilere direnebilsin.
Yine yol tarifi yaparken "Direk git" deriz. Sağlam içi boşaltılmamış yapı direkleri gibi olmak gerek. Kurtların hedefine maruz kalmamak için o kırağıda kalmak, hayat boyu ayakta kalabilmek için o eğitimi almak gerek, başka çıkar yolu olmayan bir eğitim... Mücadele için temel eğitim...
Demek ki toplumu ayakta tutacak, ona yol gösterecek, öncü olacak ve önde olacak insanların da direk gibi dosdoğru olmaları ve içlerinde kurt barındırmamaları gerekiyor. Bu yolun yolcusu olabilmek için de yapılması gerekenler belli: O kırağının dayanılmaz ayazını yemeleri gerekiyor. Yoksa içlerini kemiren kurtlara karşı şerbetli olamazlar. Bu şerbetlenme sadece kendi halkının sıkıntılarını çözerken dayanma gücünü artırmakla kalmaz bütün dünyanın sıkıntılarını çözme kabiliyetini de artırır. Her alanda toplumun direği konumunda olanlardan acı kırağı yemeyen toplum önderleri yok gibidir.
Bu kolay değildir. Ama toplum için ve bu toplumun geleceği için acı kırağının sancısına dayanmak gerekir. Yoksa asırlarca ayakta kalmak, içimizi kemirecek olan kurtlara dayanmak, onlarla mücadele ederek ayakta kalabilmek hiç de kolay olmayacaktır. Bir nevi fedakârlıktır bu insanların yaptıkları. Nice zor mücadele içinde geçen ömürleri, bu acıları tatması ve katlanması ile ilgilidir. Acılar onun iradesini çelik gibi kavileştirir. Mücadele azmi kuvvetlenir de her türlü iç ve dış saldırıya karşı duruşunda bir yalpalama olmaz.
Bir başka atasözü ile yol alalım isterseniz: “Acı patlıcanı kırağı çalmaz.” Çok acılara maruz kalmış insanlar artık bütün acılara karşı şerbetlenmiştir. Sonra yaşayacağı zorluklar ve engeller onun için sıradanlaşacağı için çok fazla etkilenmeden yoluna devam edecektir. Çok farklı zorlukla karşılaşmış, karşılaştığı problemler karşısında pes etmeden mücadeleye devam etmiş ve başarı ile bunların üstesinden gelmiş kişiler, yeni bir sorun ile karşılaştıkları zaman bu zorlukları da atlatabilirler.
Aslında bu hal ile donanımlı olmak her birimiz için geçerli olmalı, sadece toplumun önünde lider konumunda olanlar için sınırlamak da doğru olmaz. Bizim de kendi iç dünyamızdaki sıkıntıları aşabilmenin mücadelesi içinde olmamız ve başarı ile yolumuza devam edebilmemiz için şarttır. Nefis mücadelesi zordur, zorluklarla dolu bir yolu vardır. Bütün zorluklara katlanıp kendimizin kontrolünü sağlamadan diğer mücadelelerde başarılı olmamız hiç de kolay olamayacaktır.
İşte mücadelenin ana hedefinde var olan düşüncemiz böyle olmalı:
Dışımız içimize, kalbimiz aklımıza, ameliz imanımıza uyuyor mu?
Bu uygunluk için olmalı bütün mücadelemiz. Bunun için katlanmalıyız bütün sıkıntılara.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.