Alper Süzer
Menfaatlerime dokunmadığın sürece anlaşabiliriz
Farklı kişiliklerin bir araya gelmesi ile oluşan kocaman toplumlarda yaşıyoruz. Akşama.kadar iş hayatından dolayı ailemizi görmüyoruz. Birbirimize çok daha fazla zaman ayırdığımız o eski günlerde, teknoloji bu kadar hayatımızı teslim almamıştı. Birbirimize daha yalın halimizle görünürdük. Yani bireysel menfaatlerimizin çok az olduğu, bir nevi kader çizgilerimizin birbirine düğümlendiği günlerdi. Zamanla bireyselleşen hayat, bizleri de yalnızlığa itti. Kalabalığın içinde yalnız başına olan ve bencilleşen insanların sayısı arttı. Menfaatleri öylesine öylesine bedenini sarmış ki; üzerinde astronot kıyafeti gibi duruyor. Bedenleri saran bu zehirli sarmaşıklar ruhları etkiledi. Menfaatlere teslim olmuş ruhların oluşturduğu toplumlar, sizce bizi nereye götürüyor? Sonuçta karşımızdakinin menfaatine dokunmadığın sürece anlasabiliriz. Taa ki, bam teline dokunana dek!
Hoşgörü, yapılan iyiliğin görev haline gelmesi toplumda hastalık gibi yayılmaya başladı. Artık iyiler, iyilik yapmaktan korkar hale geldiler. Çekirdek aile olarak nitelendirdiğimiz anne, baba ve çocuklardan oluşan toplumun temel taşı çürüyor. Eskiden dede ve nineler ile daha dar evlerde yaşardık. Astronot yerine, çok daha yakındık. İşte şimdi üzerimizdeki astronot kıyafetlerini bir daha giymemek üzere çıkartmamızın zamanı sanırım?
Artık menfaatlerimize dokunmalıyız; paylaşmalı ve hatta yüklenmeliyiz. Bakın dostlar gidişat iyi değil! Bu işin şakası yok, toplumu bir arada tutan dikişlerin attığını hepimiz görebiliyoruz. Hadi tekrar dikelim, bizi ayıran her ne etken varsa yok edelim. İyilik yapanların hakkını verelim. Unutmayın Ağa'lık almakla değil, vermekle olur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.