Hayat Bildiği Gibi Gelsin - 2

Az okuyan çok okuyana saygı duyardı. Büyük küçüğe tahammül eder, bazen sesiz kalarak terbiye ederdi. Küçük, büyüğünün yanında diken üstünde olurdu. Bilhassa hata yapmamak, fırça yememek için kasılır ama azıcık sevgi kırıntısına takla atardı.

Pek tabii imkansızlıkların insanı sıkıntıya sevk ettiği noktalar da vardı. Lakin, günümüzden daha mutlu olduğumuza eminim dostlar.

Gelişen teknoloji, yanındaki arkadaşı düşünce gülümseyen ama telefonu düşünce üzülen bir gençlik üretti. “Üretti…!” Hop, suçluyu da buldum. Tüm yükü yükledim, temize çıktım.

Son zamanlarda yıldızı parlayan favori bir dizi film var; bir coğrafya öğretmeni ve eşi olan bir polisin canlandırıldığı dizi film. Öğretmen, geçmişindeki suç dünyasından arınmaya çalışıyor. Eşi olan bayan polisin yardımıyla, okuldaki öğrencilerin sorunlarını çözüyor. Maddi gücü sağlam, hemen herkese yetecek kadar parası var. Paylaşmasını da seviyor. Yeraltında yetiştiği için silah kullanım yeteneği de süper. Ahlaki anlamda helal süt emmiş hali, izleyicinin ona hayranlık duymasını sağlıyor. Reel hayatta böyle bir öğretmen henüz Milli Eğitim Bakanlığında çalışmamakta. Keşke olsa da, sorunlu bölgelerdeki okullara üçer beşer tane serpiştirsek? MEB’ın sorunlarını çözemediği ve çözümü öğretmenleri fırçalamakta bulduğu okullara bu tip süper öğretmenlerden gönderirdik. Böylece emek sarf etmeden (Veli-öğrenci-öğretmen-idari yönetim) sorunu bitirirdik.

Kadrajı genişletiyorum ve sonuca doğru yelken açıyorum. Dizi filmlerin hayatımızdaki yeri çok büyük. Öyle ki, koca bir toplumu etki altına alan atom bombası kuvvetine sahip.

İzlediğimiz ve ailemize izlettiğimiz program ve dizi filmlerde seçici olacağız. Bu sürede neler yapılmaz ki? Çocuklarımızın hayal alemine misafir olalım. Legolardan yaptıkları binaların mini görüntülerine inanamazsınız. Hele, kağıtlar ile oynanan “Uno” ismindeki oyunda siz yenildikçe çocukların nasıl keyiflendiklerini görmelisiniz. Minik arabalar ile halının üzerinde bir oyun kurmak, inanın çocuğu hayata daha iyi hazırlar. Evcilik oynayan kızınızın hayal alemine katılıp, ona misafir olun. Size çay ya da kahve yapıp oyuncak fincanlarda ikram etmesine izin verin. Büyüdüğünde her derdini size anlatmasını sağlarsınız. Kralların oyunu satrançta evladınıza yenilmeye başladıkça sevineceksiniz. Eşinizin elinden sade bir Türk kahvesi için, onun gözlerine bakarak nasıl bir gün geçirdiğini zaten anlarsınız. Zaman ayırın, konuşmasanız da olur! Bu tip paylaşımlar, bağları kuvvetlendirir. Fırtınanın çıktığı zor zamanlarda, sizi bir arada tutar.

Ne olursa olsun okuyalım, okuduğumuzu anlamayan haldeyiz! Fyodor Dostoyevski, Ahmet Ümit, Beyazıt Akman vb… Yeter ki okuyalım dostlar. İlgi duyduğumuz alanda, olabildiğince zamanı reel hayatımızın içindeki değerli insanlarla geçirelim. Bu alanın büyük sınavı; Metaverse denilen sanal alemle henüz tam olarak sınanmadık. Henüz fragmanları izliyor olduğumuzu unutmayın. Asıl şov ve sınav o zaman başlayacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.