TYB’den Depo:4 e Konya’da Cumartesi Kültürü!

Konya’da kültürel etkinlikleri takip etmek için ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz? Çok ilgiliyseniz takip etmekte zorlanacağınız kadar etkinlik var. Hafta içi gerçekleştirilenleri saymıyorum. Sadece cumartesi günü gerçekleştirilen programları sistematik olarak takip etmek dahi mümkün olmayabilir. Hafta içi çalıştığınız için hafta sonu yapılacak işler, görüşülecek kişiler, alışveriş vd hesapladığınızda yetişmeniz gerçekten zor. İşlerin büyük kısmını hanıma yönlendirebilirseniz ancak zaman bulabilirsiniz. O yüzden bazı programları bazen zuhurata bırakmak gerekebilir. Geçen cumartesinin programına, Yazarlar Birliğinin yönetiminde yer aldığımız için bir zorunlu görevin ifasından çok merak ettiğim,birkaç detay, farklı bilgi öğrenme isteğimden dolayı TYB Konya Şubesinin Tantavi Kültür Merkezinde gerçekleştirilen, Sevgili Dr. Cemil Paslı’nın konuşmacı olduğu Şerafettin Yaltkaya programına gittim. Bu programda İsmail Detseli abi ve Mustafa Durdu, Seyit Emiroğlu olmak üzere uzun süredir görüşemediğim dostlarla karşılaşmak programın ayrı güzelliğiydi. Ancak, maalesef program konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Cemil Paslı iyi bir hatip, sohbeti güzel, her daim dinlenir ama program konusunda beklediğimi bulamadığımı söylemem gerekiyor. Programda Yaltkaya hakkında betimsel çerçevede bazı bilgiler verildi ancak “tartışmalı görüşleri” olduğu söylendi, üstün körü geçildi. Aslında, programa tam da bu gibi görüşlerin konuşulması, tartışılması, araştırmacının yaptığı veri işçiliğinden elde ettiği sonuçları kendi okumalarınızla karşılaştırmak, tartmak için katılırsınız. Diğer tür, betimsel kuru bilgiler, herhangi bir Google araması ile kısmen elde edilebilir bilgilerdir. Bu yüzden programdan istediğimi elde edemeden diğer programlara geçiş yaptım. Bakalım zuhuratta neler vardı?

Cumartesi günlerinin zorunlu, olmazsa olmaz duraklarından Çizgi Kitabevine kapağı attım. İçeride bir yoğunluk görünce, iç taraftaki sohbete katılmayı tercih ettim. Prof.Dr. Mustafa Demirci, Adem Seleş ve Çizgi Kitabevinin sahibi Ömer Arlı abi arka tarafta sohbet ediyorlardı. Adem Seleş’in elinde ÇİZGİ HATIRA DEFTERİ gibi bir şey gördüm. Çizgi Müdavimlerinden birisinin düşüncesiymiş, orijinal bir cilt ile kaplanmış, Çizgi müdavimlerinin notlarını yazabileceği bir defter. Harika fikir. Bakalım, bize yazma sırası gelecek mi? Neyse, hemen sohbete dahil olduk, çayı kendim almak istesem de Çizginin Gülü Ali “geç geç” diyerek servisi kendisinin yapacağını söyledi. Demircinin Çizgiye dair bir metaforu hoşuma gitti: “süpermarket gibi çizgi dedi, gelen içeri giriyor, bakıyor, saatlerce kitapları inceleyip okuyabiliyor, kimse rahatsız etmiyor, sorulunca bilgi veriliyor, çok rahat bir ortam.” Abdullah Harmancı da ne zaman çizgide otursam, beni sahibi sanıyorlar, sorular beni buluyor mutlaka demişti gülerek… Çizginin iç tarafında sohbet ederken hemen içeride bir başka program, Fatma Nur Uysal Pınar’ın yeni çıkan kitabı Miyase Çıkmazı’nın imza ve söyleşisi varmış meğer, onun sonuna yetişmişim. Programa katılan Abdullah Harmancı, Zeynep Sayman, Fatma Nur Uysal Pınar ile birlikte Şeyma Tongur’un yönetiminde beş yıldır faaliyet gösteren Komek Genç Yazarlar Akademisinin konuğu olan yazar Feyza Kartopu’nun Depo:4 deki “Yazmaya Başlamak mı Yazıyor Olmak mı? söyleşisine doğru yola çıktık. Onun da sonuna yetişmişiz meğer. Anlayın ki programlar ne kadar yoğun Konya’da… Devamında sevgili Abdullah Harmancı’nın rehberliğinde Yılanlı Medrese içinde bir (kafe değil) gerçek anlamda çayocağında İran’dan, Mısır’dan Bursa’ya, Konya’ya sohbete devam ettik. Yazılacak çok şey vardı ancak burada bırakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.