Hayatımızdaki Fetret Devirleri

Hayatımızdaki Fetret Devirleri

Fetret devri kavramı genellikle tarihte karşımıza çıkar ve bunalım devri diye de adlandırılır. Bu kavramını daha da ayrıntılı incelediğimizde aslında gelişim ve başarılarla dolu bir dönemin içerisinde meydana gelen kısa ama etkili olduğu düşünülen çalkantılı bir devir olarak anlaşılabilir. Peki biz bu kavramı sadece tarihte, devletlerde veya kurum ve kuruluşlarda mı görürüz? Bizlerin kişisel hayatlarında da bazı fetret devirleri yok mudur? Peki bu dönemlerin bizlere etkisi nedir? Gelin hep beraber fetret devri kavramını kişisel hayatlarımız çerçevesinde inceleyelim.

Yaşam; içerisinde milyonlarca ihtimali barındıran, genellikle tam tersi düşünülse de üzerindeki etkimizin oldukça az olduğu, ağırlıklı olarak kontrolümüz dışındaki olayların hüküm sürdüğü ve bizlerin sadece bu esnada birer izleyici olduğu oldukça karmaşık bir kavramdır. Çoğu insanın düşündüğünün aksine hayatımızda sadece belli başlı dönüm noktalarında kontrolün (karar verme, seçim yapma durumu) bizlerde olduğunu düşünmekle beraber bu seçimlerin sonuçlarıyla muhatap olacak kişiler de yine bizleriz. Böylesine karmaşık bir durumun içerisinde bir yandan doğuştan gelen fizyolojik ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılırken diğer yandan da içerisinde yaşamak durumunda ve/veya zorunda olduğumuz toplumun paradigmalarına uyum sağlamaya ve bunlara uygun yaşamaya çalışıyoruz. Bütün bunların yanında bir de çevremizdeki insanlarla iletişim ve etkileşim kurarak, öğrenerek ve öğreterek kendimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Zaten durum bu kadar karmaşık iken toplumun büyük bir kesimi psikolojik bazı sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Dolayısı ile bu sorunlar bizlerin ilerleyişini de olumsuz yönde sekteye uğratabiliyor. Hal böyle olunca kendimizi gerçekleştirmemiz zaten zorken daha da zor hale gelebiliyor.

Peki nedir bu kendini gerçekleştirme?

Kendini gerçekleştirme kavramı Abraham Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi” içerisinde bulunan bir kavramdır. Bu kavram İlk olarak Maslow (1934) tarafından ortaya atılmıştır. Maslow’a göre bireyler en altta fiziksel ihtiyaçlar (yeme içme vb.) olmak üzere yukarıya doğru güvenlik ihtiyacı (beden, iş, sağlık, mülkiyet vb.) ait olma ve sevgi ihtiyacı (arkadaşlık, aile vb.) ve saygınlık ihtiyaçlarına(özgüven, özsaygı, başarı vb.) sahiptir ve bu ihtiyaçlarını sırasıyla karşıladıkları müddetçe kendilerini gerçekleştirip sağlıklı ve mutlu bireyler haline gelmektedirler.(www.vikipedia.org)

Maslow teorisi - Vikipedi

1kaynakça: www.wikipedia.org

Kaldığımız yerden devam edecek olursak ülkemizde genel olarak ihtiyaçlar hiyerarşisi bağlamında çoğu bireyin temel iki basamak yani fiziksel ve güvenlik ihtiyaçları karşılanmaktadır. Geriye kalan 3 adımda da yine ülkemizin çoğunluğu eksiklik yaşamaktadır. Bu eksikliğin sebepleri çevrelerinden sevgi görmemeleri, pozitif ve yoğun düzeyde arkadaşlık ilişkileri kuramamaları, çevrelerinde insan sayısı fazla olmasına rağmen güvenecekleri kişileri bulamamaları, iş ve sosyal hayatlarında saygı ve prestij sahibi olamamaları şeklinde örneklendirilebilir ve bu örnekler çeşitlendirilebilir. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi böylesine karmaşık ve zor bir dünyada, ülkede, çevrede veya zamanda hangisini söylemek isterseniz söyleyebilirsiniz zaten ayakta kalabilmek ve kendimizi gerçekleştirebilmek zorken bir de yaşamımızın bazı dönemleri bizlerin hızını yavaşlatan, olumsuz etkileyen ve zaman kaybettiren fetret devirleri ile doludur. Bu fetret devirlerinin en önemli özellikleri kendinizi kendinize, işinize, ailenize ve çevrenize veremediğiniz, herkesten uzaklaştığınız ve sosyal hayattan kopuk geçen, kişisel olarak ilerlemenin azaldığı, bireyin kendisini sürekli tekrarladığı çalkantılı bir dönemdir.

Algı düzeyimiz ve olumsuz yaşam deneyimlerinin hayatımıza etkisi

Bizler en nihayetinde canlı organizmalarız ve bizleri robotlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi hayatı algılayış biçimlerimizdeki sahip olduğumuz özgürlük ve farklılıktır aslında. Bizler hayata hangi bakış açısıyla bakarsak öyle görmeye ve dolayısı ile öyle yaşamaya başlarız. Kötümser olan birisine yaşamdaki bütün güzellikleri sayarsak da nafiledir, fark etmez çünkü iyilikleri algılayamaz. Fakat bu algılama biçimi dönem dönem değişiklikler gösterebilmektedir. Kontrolünün bu kadar zor hatta imkânsız olduğu bir dönemde olumsuz olaylar bizleri bazen öylesine derinden etkiler ki o zamanlarda fiziksel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geliriz. Hayatımız durağanlaşır, kendini tekrar etmeye başlar, normalde zevk aldığımız aktiviteleri bile yapacak ne enerjimiz ne de isteğimiz vardır. Tam da bu esnada kendisini sürekli geliştirmek isteyen yani kendisini gerçekleştirmek isteyen, farkındalığı yüksek, motivasyon sahibi, kendisinin ve hayattaki hedeflerinin farkında olan bireylerde bazen yanılgıya düşebilmektedir. Bu bireylerin her zaman gelişebileceklerini düşünmelerinin olumlu yansımaları olduğu gibi negatif etkileri de söz konusudur. Çünkü yaşam değişkendir, her zaman ilkbahar değildir, sürekli rahat, otoban bir yoldan ilerlenemez. Bu yüzden bu esnada ayrım çok iyi yapılmalıdır ki kişinin kendisine duyduğu özsaygı ve özgüvende azalma gerçekleşmesin. Aslında yapılması gereken hayatın kalp ritmi gibi yükselen ve alçalan periyodlarda sürdüğünün bilinmesidir. Bilinmelidir ki her düşüşün bir de yükselişi vardır.

Toparlayacak olursak hayatımızdaki fetret devirleri gayet doğal ve olması gerektiği şekilde olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken şey bu dönemin her insanda olduğunun ve olabileceğinin farkında olunması ve en nihayetinde güzel günlerin geleceğinin bilincinde olunmasıdır. Bununla beraber bu çalkantılı dönemden çıkmanın yine bireylerin azim ve kararlılıkları sayesinde olacağının da idrakinde olmak farkındalık düzeyinin de artmasına ve iyi oluşa da olumlu etki edecektir. Yukarıda açıklanan bilgi ve veriler ışığında unutulmamalıdır ki;

“Her mevsim büyüme mevsimi değildir”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum