Kışın sonu bahar değil mi?

Geçen günlerde yüksek gelen elektrik faturaları için, halka faturaları ödemeyin, sivil itaatsizlik başlatalım diyen ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Sivil itaatsizliğe nerden başlayalım? Mesela su faturalarını ödemeyerek İstanbul, Ankara, İzmir, Adana’dan başlayalım mı? Su faturaları da geçen aya göre yüzde atmış zamlanmış da!

Elektrik faturaları, doğalgaz faturaları yüksek geliyor. Vatandaş, esnaf faturalardan şikayet etmekte son derece haklı eyvallah...

Turan illerin ak sakallısı, Ak parti genel başkan vekili Binali Yıldırım’ın dediği gibi: Vatandaşın şikayet etmesinden korkmayacaksın. Asıl şikayet kesilirse korkacaksın çünkü şikayet varsa umut vardır...

Hükümette faturaların yüksek geldiğinin farkında. Pandemi sürecinde ortaya çıkan olağan dışılık enerji maliyetleri karşısında halkın daha çok yıpranmaması için ciddi destekler sağladı. Bu desteğin miktarı yüz altmış beş milyar lirayı buldu. Gelen şikayetler üzerine aylık tüketim sınırı yüz elli den iki yüz on kilovata çıkarıldı. Peki bu çalışmalar yeterlimi? Değil. Faturalar maalesef cep yakmaya devam ediyor, esnaf mağdur.

Geçen günlerde Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın elektrik faturaları hakkında güzel haberler verdi. “çok yakında elektrik faturaları yeniden düzenlenecek, vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz.” Dedi.

Peki elektrik faturalarının yüksek gelmesinin sebebi nedir? 2021 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle barajlardan beslenen hidroelektrik santrallerinden yeterince verim elde edilemedi. Elektrik üretmek için doğalgaz ve kömüre yüklenmek zorunda kalındı Doğalgaz ve kömür fiyatları dolar üzerinden fırladı. Dünya’da kömür fiyatları 50 dolardan, 250 dolara yükseldi. Doğalgaz fiyatları beş kat arttı.

Eğer iktidar 2000 yılında 17.000 MW olan kurulu elektrik varlığını 100.000 MW ye çıkarmasaydı bugün çok daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalırdık.

Boş duran yok: Bir günde bir milyon kazanan ünlüler ve muhalefet de faturaları bahane ederek halkı galeyana getiriyor. Bunların derdi halk değil. Halkın çektiği sıkıntı hiç değil. Dertleri ikinci gezi kalkışması.

İngiliz büyükelçisinin ziyaretleri meyve vermeye başladı. Yalnız bu meyveyi yiyen iflah olmaz. Gezi kalkışmasında mesela ağaç değil, siz hala anlamadınız mı diye tweet atan sözde sanatçılar gibi ülkeyi terk etmek zorunda kalırlar. Dedim ya bu meyveyi yiyen iflah olmaz. Sonra sahiplerinin ülkelerine göç etmek zorunda kalırlar.

Sözcü gazetesi yazarının itiraf ettiği gibi: “Ak partiyi devirmek için neler yaptık neler hepsi elimiz de patladı.” Muhalefet liderleri ve sözde aydınlar: Dikkat edin! Bu sivil itaatsizlikte elimizde patlamasın.

Vatandaş faturalardan şikayet etse de, çarşı pazar fiyatlarından yakınsa da çözümün yine iktidar da olduğunu gayet iyi biliyor. Kısaca muhalefetten umutlu değiller.

Cumhurbaşkanının testi pozitif çıkmadan önce Zonguldak’ta halka söz verdi “hayat pahalılığı meselesini çözeceğiz” dedi. Eleştirende, sevende sevmeyende Cumhurbaşkanına güveniyor, inanıyor.

Fitne kıtaldan tehlikelidir... Yine sosyal medyanın yalan çarkı dönmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın testi pozitif çıkınca beddua seansları aldı başını gitti. Tabi onun için yapılan dualardan habersiz.

Ekonomik sıkıntıları ve faturaların yüksek gelmesinin devlet kurumlarının özelleştirilmesine bağlayanlar Erdoğan, Cumhuriyetin tüm birikimlerini sattı diyerek halkta kasıtlı olarak algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bizim iktidarımızda bu kurumlar zarar etti diyecek değiller ya.

Peki devlet neden özelleştirmeye gitti. Aslında özelleştirme 1984’te Turgut Özal zamanında başladı. Ama statükocular, devletin kurumundan beslenen iş adamları, siyasiler ve bürokrasi buna karşı çıktı. Yapılmayan özelleştirmeler yüzünden kamu maliyeti çöktü.

Bugün Yunanistan, İspanya, İrlanda, İtalya özelleştirmede yetersiz kaldığı için krize girdi. Yani gelişmiş çoğu ülkede, sanayiler özel şirketlerin elinde.

Neden mi özelleştirmeye gidildi

-Bürokrasi ve siyasiler ticari işletmeleri yönetemedi.

-Bir kişinin yapacağı işte on kişi çalıştı.

Neden mi özelleştirmeye gidildi?

-Bu kurumlarda iş yerine hiç uğramadan emekli olanlar oldu.

-Hastayım diye rapor alıp gezmeye, tatile gidenler oldu.

-Devletin malı deniz yemeyen keriz mantığı ile hareket eden bürokrasinin yüzünden üretim olmadı. Devletin elinde bulunan şirketler zarar etti. Bu saydığımız sebepler özelleştirmek için yeterli neden değil mi?

Enerji fiyatları küresel bir sorun evet ülke olarak ekonomik anlamda sıkıntılar yaşıyoruz doğru... İktidar da bunun farkında.

Dün testi negatife dönen Cumhurbaşkanımız çalışmalarına devam ediyor. Eminiz, Güveniyoruz.

Bu sorunların çözümü sokak değil, bu sorunları yine iktidar çözecek.

Toplum mühendisleri değil stund-up’çılar hiç değil.

Mart ayında faturalar yeniden düzenlenecek. Kış soğuk geçti faturalar kabarık geldi. Ama kışın yağan kar bahara bereket olacak. Çetin geçen kışın sonu bahar Allah’ın izniyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.