
Hilalalem
Ahhhh dizim (:
Hepsi güzel olmasa da, arada bahar gibi insanları konu alan şiir gibi dizilerimiz var.
Ama dediğim gibi aradaaaaa sırada!
Hanımlar arası oturmalarda, kahvehanelerde iş yerlerinde park bahçe de,iki lafın beli kırılırken “ falanca diziyi takip ediyor musun?” sorusu ve diziler üzerine ilmi bilgilerin! Sıralandığı sıradan ve boş muhabbetler.
Dizisi olmayanın imanı olmuyor izlenimleri.
Birileri tonla para kazanırken bizler farklı hikayelerle hipnoz ediliyor çağın en yadırganmayan hırsızlığı yapılıp vaktimiz çalınıyor.
Hoş bunu öyle güzel kutluyoruz ki sılai rahimden vazgeçip “bugün falanca dizi var sonra oturalım” muhabbetlerini dizi başlamadan çocukları uyutmaya zorlamalar, çaylar vakitli demlenip, çekirdek çerez orta sehpada yerini alıyor.
“Biz ayrı ayrı cümleler içinde şiir gibiyiz de, bir araya gelince devrik bir cümleden ileri gidemiyoruz." Tadın da aşkı bilmeyen insanların diline tesbih olmuş Afilli cümleler.
Dizide;
“Ben masal gibiydim. Bir vardım bir yoktum. Çünkü çocuktum. Büyükler beni görmek isterlerse var olurdum. Görmek istemezlerse yok. Ama yanılıyorlardı. Ben hep vardım. En çok da beni yok sandıkları zamanlarda vardım. Hepsi birbirlerini birbirlerine göründükleri kadar biliyorlar tanıyorlardı. Oysa benim yanımda bütün maskeleri düşüyordu. Çünkü ben çocuktum. Yoktum. Onları en gerçek halleriyle çizdim aklımın defterine. Ben büyüdükçe onlar masal oldu içimde."
Diyen çocuğa üzülen ama verimli yarım saat ayırmadığı evladını yok sayan duyarlı aileler!
“Atalarının destanlarını masal mı sandın? Onlar bebe uyutmak için değil adam uyandırmak içindir”demiş; Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Beyin destanını izlerken vatan millet diyen ama devletten vergi kaçıran adamların dünyasıydı diziyle ahkam kesmek.
“Otizm benim kimliğim,farklılığım bunu unutmalarını istemiyorum kabullenmelerini istiyorum”
Diyen mucize doktor Aliye gözyaşı döken amcanın kendi engelli evladını hiçe sayması kadar acımasız bir hayattı hayalden gerçeğe uzanan bu acımasız tavr.
Zenginliğin, çeteciliğin,silah kaçakçılığının,yalanın,aldatmanın,sokak kavgalarının,kadına çocuğa şiddetin,iş yerlerinde uygulanan mobingin,edepsizliğin,yengeye yürüme metotlarıyla beraber,baldızı ayartma yöntemlerinin,kardeş kavgalarını,harem saçmalıklarını,ibnelerin en iyi arkadaş olduğunu,alkol ve uyuşturucunun itina ile öğretildiği höyttt desen korkup kaçacak insanların diziye uyarladığı dünyasıydı burası.
“Hatırla sevgili”de "Kimimiz inzivaya çekilmek için uzaklara gideriz. Kimimiz kendi içimize."derken aktör dinler geçer ama bir türlü kendimiz de uygulayamayız!
Masum apartmanların hiçte masum olmayan sakinlerini,yasak elmanın nasıl ısırıldığını,binbirgece hikayelerini,çukura düşmüş neslin eşkıya dünyaya hükümdar olmaz derken bile nasıl hükümran olduğunu böylelikle öğreniyoruz ...
Hayat dizinizin baş aktörü olduğunuzu unutmanızı tavsiye edip, başkalarını kazanırken kendinizi kaybetmenize üzüldüğümü söylüyorum.
Ne yapayım bende kırmızı oda çocukluğumun ağır travmalarını atlatamadığımdan olsa gerek “ne çok söz biriktirmişim” içimde diyerek devamını dizi hırsızlığına göz yuman vaktinizi sevinçle çalmalarına izin verdiğiniz şahsınıza bırakıyorum (:
İyi seyirler insanoğlu !
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.