Erdal Handemir
Görünmeyen tehlike
19. yüzyılda başlayan sanayileşme devrimi tüm dünyada sanayi üretimini artırırken tarımı ve tarım politikalarını geri plana attı; üretim ve tedarik güvence altında görüldüğü için tarımsal üretim ve çiftçi refahı göz ardı edildi.
İnsanoğlu kalkınma çabalarını sürdürürken dünyanın fiziksel sorunlarıyla da mücadele etmek durumundadır. Ancak dünyada önlenemeyen nüfus artışı ve buna bağlı olarak doğanın hor kullanılması, hatta katledilmesi, değişen yaşam standartlarının yarattığı olumsuz etkiler çözülmesi beklenen önemli sorunlardandır.
Aslında yaşadığımız bu sorunların temelinde `doğa` sevdası yerine `rant ve kar` sevdası geliyor. Sömürünün, kapitalizmin kıskacındaki tarım arazileri ranta kurban edilerek verimli araziler beton ormanına dönüştürülüyor ve tarım sektörü gözden çıkarılıyor.
Son 10 yıla dönüp baktığımızda iklim değişikliği, pandemi, çatışmalar ve bunlara bağlı olarak dünya genelinde eşi benzeri görülmemiş bir `gıda krizi` ile karşı karşıyayız. `2022 Küresel Gıda Krizi` raporuna göre 53 ülkede, yaklaşık 195 milyona yakın kişinin gıdaya ulaşması zor ve acil yardıma ihtiyacı var. Küresel olarak, açlık seviyesi endişe verici derecede yüksek. Eğer çiftçiler topraklarını ekmeği bırakırsa dünya genelinde gıda krizi şiddetlenir; açlık ve kıtlık yaşanır.
Yine burada `üst akıl` ın `Tek Dünya` devleti kurmak için ortaya çıkarttığı ve Dünya nüfusunun azaltılması teorileri ağırlık kazanıyor. Tarım için yeni bir yol haritası lazım.
Tarım ihmale gelmez ve bu işin telafisi olmaz.
Peki, neler yapılmalı;
Başta akaryakıt ve elektrik olmak üzere girdi maliyetleri azaltılmalı.
`Çiftçiliğe` gereken önem verilmeli, desteklenmeli.
Çiftçilere yönelik hibe ve tohum desteği miktarları artırılmalı.
Üretici dernekleri ve kooperatifler, sivil toplum kuruluşları artırılmalı desteklenmeli.
Dijital dünyaya ayak uyduracak sistemler çiftçileri benimsetilmeli.
DİKKAT!!! GIDA YOKSA KAOS VAR...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.