Duran Çetin
Kitabını oku
Kitabını okudun mu?
Cevap yok.
Bu sorunun ne anlama geldiğini iyi biliyor:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak, 96/1-2)
Bu bir hayat kitabı, yapılacakların anlatıldığı kitap. Dünyaya neden geldiğinin farkına varmak için okumak gerekirdi.
Okumadı.
Zorlandı, okumadı.
Zoruna gitti okumadı.
Bilmem dedi, okumadı.
Zamanım yok dedi, okumadı.
Dünyalıklara daldı, oyalandı, okumadı.
Halbuki okuması istenmişti kendinden.
Geçici bir süreliğine geldiği dünyada değer bulması, yaptıklarının değerlenmesi için onu okumalı ve ona sormalıydı.
Okumasını engelleyen sayısız manialar buldu.
Onlara uydu ve okumaktan uzak durdu.
Cenneti umdu ama cennete götürecek yolu anlatan o kitabı hiç okumadı.
Allah'a kul olduğunu söyledi ama Allah'a kulluğun nasıl olması gerektiğini anlatan o kitaptan uzak kaldı.
İnandığı kitabı uygulaması gerektiğini biliyordu ama ne okudu ne de uyguladı.
Zaman akıp gitti.
Zamanın içinde yüzüp geçti.
Kendisine verilen ömür içinde bir defa bile baştan sonra Allah'ın kitabını okumadı.
Zavallı insan.
Ne kadar da umarsız.
Nankör insan.
Ne kadar da duyarsız.
Ara ara dini gün ve gecelerde okuma hevesi geçti içinden.
Okuma hevesi sürekli olmayınca geçiverdi ve yine okumadı.
İmandan sonra bir yoldu önünde.
“Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara, 2/1)
Bu kitap yol göstermesi için okunması gerekiyordu.
Bu kitap sadece iman etmişler için kurtuluştu.
Bir hidayet.
Bir yol…
Müflis insan.
Hayatını heba etti, zamanını israf etti.
Muhteris insan.
İhtiraslarına kapıldı gitti.
Basireti bağlanan insan.
İyiliğin kitabı okumakta olduğunu anlamadı.
Kötülüklerin peşine takılıp sürüklendi.
Yaratıcı ile bağını kurmadı.
Ruh olgunluğuna ulaşamadı…
Okumadı.
“Oku” diye başlayan dine inandığını söyledi ama okumadı.
Sonunda bir nida erişti.
Gönlünün derinliklerinde hissetti.
Sarsıldı.
Kendine gelmede zorlandı.
Diri olmanın vaz geçilmez gereğini yerine getirmeden dünyasını tamamladı.
Artık hesap zamanıydı. Hesap vermek kolay olamayacaktı.
Şimdi yine bir “oku” emriyle karşı karşıyaydı:
“Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.”
“Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter.” (İsra, 17/13-14)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.