AcabaYanlışTest mi?YoksaAYT’mi?

Geçtiğimiz hafta liseden mezun olmuş öğrencilerin çarpıldığı, AYT’nin etkisini biz öğretmenler üzerimizden yeni yeni atabildik. Gerçi öğrenciler bu şoku hayatları boyunca unutamayacaklar. Pazar günü yaşanan bu hezeyanın tam olarak ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini anlayan oldu mu acaba?

Öğretim, harmonik hareket ister. Demir ustasının ateşten taze çıkmış demiri çekiciyle pusata çevirmesi gibi … Sabırla, disiplinden taviz vermeden bir plan program çerçevesinde yaşanan eylemin ta kendisidir. Bu plana öğretim programı ya da daha genel ismiyle müfredat denir. Gelişen ve değişen bilimi yakalamak için müfredat değişikliği yapılır.

MEB, İl Milli Eğitim Müdürlüklerini de seferber ederek müfredattaki değişim ve yenileme hazırlığına başlar. Bu hazırlık öyle hızlı olur ki; darp edilen öğretmenlerle ilgili kanun değişikliği çalışması, bu denli geniş tabanlı ve yoğun katılımlı olmaz. Akademik camia müfredat değiştirme ve geliştirme yönünde yoğunlaşır. Yüksek lisans ve hatta doktora programlarının bitirme tezlerine konu olur. Bu denli çalışmanın sonunda ortaya çıkan ürünler, branş branş yeni öğretim programlarıdır.

Eğitim camiası bütün hazırlıklarını yeni ilan edilen ve referans olarak kabul gören öğretim programlarına göre şekillendirir. Devlet okullarındaki kıymetli öğretmenlerimiz, dersleri devletin yeni basılan kitaplarına göre anlatmaya başlar. Takviye soru bankaları, özel öğretim kursları ve hatta özel ders veren öğretmenler bile yeni öğretim programını referans alırlar. Bu referansa göre şekil alan camia, sınavda gelmesi muhtemel soru tiplerinin zorluk seviyesini bile yeni hazırlanan öğretim programına göre bekler.

Çayları tazeleyin sayın okurum, çünkü burası çok önemli: Yani derslerde anlatılan konular ve konuların anlatım seviyesi, çözülen soru tipleri ve soruların zorlukları aynı olması gerekir ve beklenir. Neden? Eğitim-öğretimde fırsat eşitliği ve adalet ilkesinin çalışması için.

Ritmik bir tempoyla geçen dört yıllık lise öğretimi sonrası girilen AYT, öğretim programlarına, anlatılan derslere uygun olmalıdır.

Bahsi geçen matematik sorularının konu bazında karşılığı müfredatta yok mu?

Freni patlamış tırların, kendini kaçış rampasına atmasına benzeyen bu soruya cevap verelim. Müfredatta öğretilmesi planlanan konu başlıkları, alt konulardaki tanımlar, soruların güncel hayata adaptasyonu, çözülmesi öngörülen soruların zorluk seviyeleri belirtilir. Yani öğrenci optikte aynalara gönderilen ışınların nasıl yansıyacağını bilir. Ancak müfredatta aynalardaki görüntü boyunun hesabındaki formülleri çıkartıp, ‘gönderilen ışınlar ile bulsun’gibi bir mantık güdemezsiniz. Aynı konu içinde var olan, öyle bir soru hazırlarsın ki, öğrenci formülle 1 dakikada çözeceği soruyu çözemez. Diğer yoldan 10 dakikada çözmek zorunda kalır. Sonra da kamuoyuna dönüp; ‘Bu soru müfredat içinde var.’ Diyerek sıyrılamazsınız!

Fazla değil bu şekilde 6-8 soru hazırlarsan, sınava giren ve sıralamadaki ilk beş-on bin öğrencinin dalgalanmasını sağlarsın. Gönderdiğin dalganın dalga boyu küçük olursa, açısal frekans büyük olur. Frekans ne kadar büyük olursa, dalganın hızı da bir o kadar büyük olur. Bakın; gördünüz mü, sadece bir kesimin anlayabileceği bir tanım yaptım. Ben nereden bileyim, bu soruların sadece bir kesim öğrencinin çözebileceği cinsten olmadığını? Yani ilk 5-10 bin öngörülerek hazırlanmış sorular hayırlı olsun! Bu gençlerin vebali, sırat köprüsüne giderken boynunuza zincir olsun…

Hayatı boyunca bu sınav için yaşayan, binlerce öğrenci var bu ülkede. Ders çalışmaktan kilo alan ya da aynı sebepten kilo alamayan gençler var. Gençliğinin baharında odasındaki masada ders çalışmaktan sağlığını yitiren, yitirmese bile kötü etkilenen ve sağlık sorunu yaşayan; çalışkan ve zeki çocuklardan bahsediyorum. Sınavdan çıkınca hüngür hüngür ağlayan yavrucaklar, liyakat ilkesinin çalışmasını istiyorlar. Sorulara onay verenlere sorum var; Hak hukuk denince aklınıza ne geliyor acaba? Bir sonraki nesil, yönetim için ne gibi şartlı reflekslere sahip olacak sizce? Toplumda olabildiğince istendik yönde davranış değişikliği sağladınız zaten. Maalesef toplumda hemen herkes entrika uzmanı oldu!Düşmana gerek kalmadan kendi kendimizin sonunu hazırlıyoruz. İçten içe çürüdüğümüzü ne zaman fark ederiz acaba. Sonra da başarılı gençler neden memlekette kalmak istemiyor diyoruz. Laf!


Akşam olur karanlığa kalırsın
Derin derin sevdalara dalarsın

Oy gelin gelin sevdalıgelin öldürdün beni

Beni koyup yad ellere varırsın
Sana zulüm bana ölüm değil mi

Oy gelin gelin sevdalıgelin öldürdün beni

Bülbül ne ötersin yuvan mıyoktur
Yoksa benim gibi sevdan mıçoktur

Oy gelin gelin sevdalıgelin öldürdün beni

Sar’altın yaptırsam yarin boynuna
Vallah güzellerin düşmanıçoktur

Oy gelin gelin sevdalıgelin öldürdün beni

Odasıtoz olmuşdolabıduman
Uyan kömür gözlüm uykudan uyan

Oy gelin gelin sevdalıgelin öldürdün beni

Ellerin elime değdiği zaman
İster ölüm olsun ister ayrılık

Oy gelin gelin sevdalıgelin öldürdün beni

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum