Telefonun başından kaldıramadığımız her gün işe gider gibi akşam yemeğini yer yemez başladığı mesaisini uyuyup kaldığı kanepe de nihayete erdiriyor.
İletişim kurmuyor sanki o evde yaşamıyor gibi, ülke kurtarıyor yattığı yerden ama kaybettiği ailesinden haberi yok.
Zaten çokta öfkeli ve alınganlar “abi sen daha iki çocuk bir kadını yönetemiyorsun bi sus” da diyemiyorsun. Çocukların rol model alacağı saygınlığını korumuş bir baba olsa evde, ama nerde o sosyal medya da alev atıp, aileye uygun olmayan dizilerin takibinde. Kendi alanının içinde dünyaya getirmeye sebep olduğu çocuklardan bi haber eşinin duygusal boşluğuna çocuklarının ruhsal alanına dokunamayacak kadar zavallı.
Ama etrafında ki tüm lüzumsuzlar için iki eli kanda olsa koşacak kadar da basiretsiz.
Keşke her şey sorumluluk karın doyurmakla bitse…!
Kendisi hep online olan bu beyler başkalarına attıkları alevi eşine atan oldu mu küplere binip, ben bu işin acaba neresindeyim demeden karısına hakaret edecek kadar da şeref yoksunu olabiliyor…!
Sen oyun oynarken oldu abicim diyemiyorsun..!
Dünyanın kaymağını yemek için herseyi manda yoğurdu kıvamına getiren insan samimiyetsizliğinde, “karım falanca adama kaçtı müge aplaaaaa” diye birde karılarını arayanlar var ki tv ekranında sorma gitsin.
Birinin hatası diğer bir hatayı asla meşru kılmaz ama hafifletici sebep diye de bir şey var.
Bakılmayan her şey ya çürür, ya bozulur, ya pas tutar. Emek verdiğin kadar güzelleşir her şey…!
Kadın erkek farketmez kimin emeği azsa bozulan ilişkiden çocuktan ve aileden o sorumludur. Toplum kadın olsaydın, ana olsaydın, azıcık namuslu olsaydın vs vs ile kadınların üzerine çok gidiyor. Tüm sorumluluğu kadının üzerine atıyor veeee erkeğe de amannn be diyerek yeni bir hayatı bir kadını ve belki de çocukları daha ziyan etmek için yeni limanlara yelken açıyor.
Bir evlilik varsa orta da iki tarafın özverisi eşit değilse sorunlar fazlasıyla çıkmaya başlıyor.
Özellikle erkeğin ailesi her türlü saçmalığına kendi çıkarlarından dolayı çüşşşş demiyor hatta bir yuvanın harap olması işine geliyorsa, kendi evlatlarının veya torunlarının geleceği için şimdiden endişe etmeye başlasınlar.
Çünkü sadece zulm değil zulme sessiz kalmakta insanı sorumlu tutar ve Allahın adalet sıfatı ya dünyada ya ahirette yada her iki cihanda yakanıza her türlü yapışır.
Gübresi doğru verilmiş, ışığı doğru açıdan almış, yabani otları temizlenmiş her bitki çiçek verir.
Aslına bakarsanız artık erkekler evlenmekten korkmuyor, kafasına göre yaşayamamaktan korkuyor.
Bir ilişkide sağlıklı bir iletişim kurabilmek için öncelikle insanın kendini tanıyor olması gerekiyor. Mevlana “Kendinden kendine sefer eyle” diye anlatır, kendini tanımanın önemini. İnsanın kendine sefer eylemeyi öğrenmesi de insanın belki de ömrünün sonuna kadar süren bir yolculuk. İnsan değişebilen bir varlık. Değişim yolculuğu farkındalık ve istemek ile başlıyor. Belki siz de bu sözü çok sık kullananlardansınız; “Ne yaparsam yapayım eşimi değiştiremedim!..” Evli çiftlerin en çok yakındığı konulardan biridir değiştirememek. Saçını eşi ve çocukları için süpürge eden kadınlar, ne yaparsa yapsın eşini mutlu edemeyen adamlar, hayat boyu aynı sorunun içinde dolaşmaya, değişim için o sihirli değneği aramaya devam edecekler. Böyle bilmiş bilmiş konuştuğuma bakmayın. Ben de işin duayenleriyle konuşmaya başladığımda anladım; doğru bir adreste, yanlış bir iz üstünde olduğumuzu. Bir arama yapılacaksa, karşı tarafa doğru tuttuğumuz feneri, yüzümüze çevirmemiz, aramaya önce evimizden yani iç dünyamızdan başlamamız gerektiğini. Çünkü kendimizi keşfettiğimiz yerde değişim başlıyor. Hani bazen “adamın kafasına taş mı düştü, birden bire değişti…” diyerek karşımızdaki kişinin değişimine şaşkınlıkla bakakalırız ya, acaba değişen biz olabilir miyiz? Belki de her şey bizim değişimimizle değişiyor, ne dersiniz olamaz mı?
Hem evli olayım, hem özgür olayım, kafama göre yaşayım diyorsanız olmaz.
Ben buyum değişemem” diyorsanız, evlenmeyin…!
Masaya cüzdanı koymak, tüm sorumluluklardan muaf olacağın anlamına gelmez. Cüzdanda ki para ile alınmış çekirdeği birlikte çitlemiyorsanız o ailelenin temeli çıtırdamaya başlar.
Vesselam…!