"Kuraklıkla mücadelede milli seferberlik ilan edilmeli!"

"Kuraklıkla mücadelede milli seferberlik ilan edilmeli!"

Tarımın kalbi olarak bilinen Konya'da kuraklık, gelecekte yaşanabilecek olası krizlerin ilk sinyallerini veriyor. Uzmanlar, gecikmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Son günlerde yaşanan kuraklık ve iklim krizi, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’yi de derinden etkiliyor. Özellikle tarımın göz bebeği olan Konya'da, kuraklık ilerleyen süreçte yaşanacak olası krizlerin ilk sinyallerini veriyor. Uzmanlar, Konya’da çok geç olmadan önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlara göre, ilerleyen yıllarda İç Anadolu Bölgesi’nde yağışlarda yüzde 20-30 oranında azalmalar bekleniyor. Bu azalmalar ve artan sıcaklıklar nedeniyle su kaynaklarının çekileceği ve bölgenin ciddi bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Konya'da yaşanacak bu olası kuraklık, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkileyecek. Yetkililer ve uzmanlar, bölgedeki su yönetimi ve tarım politikalarında acil önlemler alınmasının önemine dikkat çekiyor.

“ÜRÜN TEŞVİK SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMEK GEREKİYOR”

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Konya’daki obruk oluşumu ve kuraklık sorunlarına dikkat çekti. Prof. Dr. Tolunay, her yıl yeraltı sularının seviyesinin 5 ila 10 metre arasında düştüğünü belirtti. Tolunay, "Son 15 yılda tarımsal dönüşüm ciddi bir şekilde değişti. Daha önce buğday ve arpa ekimi yapılan alanlarda, ekonomik nedenlerle daha fazla gelir getiren mısır üretimine geçildi. Ancak mısır ve yonca gibi yem bitkileri çok ciddi miktarda su gerektiriyor. Bu ürünler için gereken su, yağan yağmurun 3-4 katı kadar ve bu suyu yeraltı sularından çekiyoruz. Bölgede binlerce su kuyusu bulunuyor, bunların çoğu kaçak. Yeraltı sularına bu kadar yüklenildiği için, her yıl yeraltı sularının seviyesi 5 ila 10 metre arasında düşüyor ve bazı yerlerde tamamen bitiyor. Yeraltı sularının seviyesi düştükçe, suyun buharlaşmasıyla kireç oluşuyor ve su bittikten sonra bu kireç yavaş yavaş çözünerek obruklar oluşuyor. Son 15 yılda yeraltından çekilen su ve açılan kuyu sayısı ile obruklar arasında yakın bir ilişki olduğunu görüyorum. Dolayısıyla sebep belli, yeraltı sularına çok fazla yüklenmememiz gerekiyor. Tarımsal ürün desenimizi değiştirmemiz gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan başlayarak, ürün teşvik sistemini değiştirmek, köylüyü bilinçlendirmek ve kuru tarım ürünlerini uygulamaya geçirmek önemli. Halen ümit var, buraya gelmemizin amaçlarından biri de bu farkındalığı yaratmak. Geç kalmadan harekete geçmeliyiz. İklim değişikliği ile mücadeleyi ulusal boyuta taşımamız ve milli seferberlik başlatmamız. gerekiyor. Kuraklık ve diğer hava olayları, geleceğimizi ve bekamızı etkileyen önemli sorunlar" diye konuştu.

“OBRUK SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR“

Konya’nın kurak bir il görüntüsü vermesine rağmen hem balıklar hem de su kuşları açısından son derece zengin bir yapıya sahip olduğunu dile getiren Tolunay, “Burasıda uluslararası koruma statüsü olan Ramsar Alanı statüsüne sahip. Ramsar alanları yıl içinde belli kuşun konakladığı önemli sulak alanlar arasında. Bu şekilde de koruma alan statüsüne de sahip. Özellikle Konya kurak gibi bir il görünür ama hem balıklar açısından hem de su kuşları açısından son derece zengindir. Kuş göç yolu üzerinde yer alır Tuz Gölü, Kulu Gölü ve Beyşehir Gölleri. Burasıda kuşalar açısından oldukça önemli bir bölge. Özellikle bu bölgede yeraltı sularının çekilmeye başlamasıyla o suyun tamamen tükenmesinden sonra yapan yağmurlarla birlikte suyu tutan kalsiyum karbonat çözündüğü için toprak aşağıya doğru çökerek obruk oluşturuyor. Konya’daki üniversitelerde obruk kayıt sistemleri oluşturuldu. Bu kapsamda 2005 yılından sonra obruk sayısının her geçen gün arttığı gözlemlendi” ifadelerini kullandı.

“YAĞAN YAĞMURUN 3 KATTI SU KULLANIYORUZ”

Konya’da son 25 yılda yer altı sularında ciddi azalmanın olduğunu vurgulayan Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, “Burası Türkiye’nin en büyük obruklarından birisi. Ben bu civardaki köylerin isimlerine şöyle bir baktığım zaman en az yirmi civarı isminde kuyu olan köy olduğunu farkettim. Bu da aslında bize çok fazla şey anlatıyor. Ne kadar çok yer altı suyunu çekersek o kadar fazla obruk artacaktır. Bir de Kızören Obruğuna baktığımızda suyun yarı yarıya çekildiğini görüyoruz. Bu bize aslında bütün bir Konya’nın durumunu gösteriyor. Konya Kapalı Havzası, çok özel ve nadir oluşumlar olduğunu söylemek istiyorum. Obrukta bulunan su, havzanın güneyinden akmaya başlayarak en yüzeydeki Tuz Gölü’ne ulaşıyor. Yani birçok sulak alanın, çok nadir görülen oluşumların bulunduğu coğrafyada yaşıyoruz. Aslında obruklar bin yıl önce de bulunuyordu. Ama günümüzde ise obruklar, yer altı sularının azalmasıyla birlikte artış yaşanıyor. 1990’lı yıllarda obrukta bulunan su miktarı zeminle aynı boyuttaydı. Şu anda ise neredeyse bitmek üzere. Konya’da son 25 yılda yer altı sularında ciddi azalmanın olduğunu buradan anlayabiliyoruz. Bunun tek sebebi bulunuyor. Aşırı su tüketen ürünlerin yaygınlaşmış olması bu hususu tetikledi. Havzaya yağan yağmur miktarının 3 kattı kadar suyu havzadan çekiyoruz ve bu görüntü oluşuyor. Obruklar bizlere hem güzel bir manzara hem de ekosistem sunmuş oluyorlar” şeklinde konuştu. ABDULĞANİ ÇİFTÇİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.