"Fatih idealistti, mefkure sahibiydi"
Gazeteci eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı Konya Aydınlar Ocağında Türk tarihinin zirve Sultanı Fatih Sultan Mehmet’i anlattı.
"Fatih idealistti, mefkure sahibiydi"
Konya Aydınlar Ocağının düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde gazeteci eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı, Türk Devlet Tarihinin Zirvesi, Büyük Kartal Fatih Sultan Mehmet Han'ı anlattı.
İl Halk Kütüphanesi'ndeki bu harika programın açılış konuşmasını yapan Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü Türk tarihinde Fatih Sultan Mehmet Han’ın büyük önemi olduğuna işaret ederek, “Fatih, çağ açmış ve çağ kapatmış bir Sultandır ve batılılar onu Büyük Kartal olarak anarlar” dedi.
Daha sonra kürsüye gelen eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı fotoğraf ve harita sunumuyla desteklediği konuşmasına, “Kitap fuarlarında bakıyorum futbolcuların hayatlarını anlatan, onları kahraman ve şöhret olarak anlatan kitaplar satılırken bizim tarihimizin büyük şahsiyetleri anlatan çok fazla eser bulunmuyor. Oysa Fatih Sultan Mehmet Han’ın, (Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri yetişemez) sözü ne büyük idealdir” diyerek başladı.
Osmanlı’nın aşiretten bir cihan devleti çıkardığına vurgu yapan Kavaklı, “Fatih Sultan Mehmet Han, Doğu Roma İmparatorluğunu yıkan ve güzergâhına baktığımız zaman Batı Roma İmparatorluğunu da yıkmayı hedefleyen bir sultandı. Bilgeydi, ilim ve bilim adamıydı” dedi.
Osmanlı’nın yüz yıl içinde dünyanın en büyük devleti olduğuna işaret eden Kavaklı sözlerini, “Fatih idealistti ve mefkure sahibiydi. Onu harekete geçiren şeyde imanıydı. Zira çok iyi hocalar tarafından yetiştirilmişti. Peygamber Efendimizin övdüğü Sultan olmayı kafasına koymuştu ve bu büyük hedefine de ulaştı” diyerek sürdürdü.
Osmanlı devletinin kurucusu Osman beyin de İstanbul’u fethetme arzusu bulunduğuna dikkat çeken Kavaklı, “Osman bey evlâdı Orhan beye, (İstanbul’u gülzâr yap) diye vasiyette bulunmuştur. Fatih’e kadar, Osmanlı Sultanlarının hepsi İstanbul’u fethetme planları yaptı ama fetih Fatih’e nasip oldu” dedi.
Fatih’in Akşemsettin, Molla Gürâni gibi hocalar tarafından yetiştirildiğini, İtalyan öğretmenlerden tarih ve dil dersleri aldığını anlatan Kavaklı, “İyi bir Sultan olmanın yanında ilim ve bilim insanıydı. O dönemin imkânlarında Şahin toplarının ve Havan toplarını projesini çizip döktürdü. Yıldırım Beyazıt’ın inşa ettirdiği Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarını yaptırmak için özel bir plan yaptı ve Bizans İmparatorundan, avlak sahasında dinlenme yeri yaptırmak için bir postluk yer istedi. Buraya koca bir Hisar yaptırınca kendisine itiraz eden İmparatora, (Postu sicim yaptırdığı, onun çevirdiği yer kadar yer kadar sur yaptırdım) demiştir. İstanbul’u çok muhafazalı bir yer idi ve denizden yaklaşmak mümkün olayınca bir gecede ormanı kestirip gemileri karadan yürüterek denize indirdi” diye konuştu.
Bizans Surlarını koruyan su hendeklerinin, zor şartlara rağmen taşlarla ve kumlarla doldurulmasıyla önemli aşama kaydedildiğini anlatan Kavaklı, “Fetih geciktikçe muhaliflerin de sesi yükselmeye başlamıştı. Zira Onun Çandarlı gibi muhalifleri de vardı. Hatta, (Bizans Ordusu yardıma geliyormuş, kuşatmayı kaldırıp onlarla savaşa hazırlanalım) teklifinde bulunulduğunda (Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u) demiştir. Akşemsettin’e pusula yollayıp (Fetih ne zaman gerçekleşecek?) diye sorduğunda o; gününü ve saatini de yazarak cevap verdi. Fetih sonrasında bunu nasıl bildiği sorulunca da (Karındaşım Hızır ile arşta seyreyledik, kader yazısını okudum) diye cevap vermiştir” dedi.
Osmangazi’nin Seyyid olan Edebalı’nın kızı ile evlenmesinden sonra Kayı soyunun Peygamber soyu ile birleştiğine işaret eden Kavaklı, “Fatih bin 125 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu yıktıktan sonra Ortodoksları Katoliklerin kucağına itmemek için Patrikhaneye sahip çıktı. Bu, batının birlik olmaması için uygulanan bir siyasetti. Aynı siyaseti Sultan Süleyman da yapıp batının birliğini önlemişti” diyerek sözlerini sürdürdü.
Fatih Sultan Mehmet’in fetihten sonra Bizans eserlerinden daha üstün eserler yapmaya gayret ettiğini anlatan Kavaklı, “Bu hedefe Mimar Sinan ulaştı ve eserlerinde Ayasofya’nın görkemine erişti. Devrin meşhur âlimleri, ilim ve bilim adamları da Fatih’ten itibaren Osmanlı’ya ilgi gösterdi. Osmanlı bir gazâ devletiydi, Sultanlar cesur, adil, çalışkan ve cesur insanlardı ve ırkçı değillerdi. Türk tarihi de kahramanlık destanlarından ibarettir. Bizim bu kahramanlıkları nesillerimize aktarmamız lâzım” diyerek sözlerini bitirdi.
Programdan sonra Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve Başkan Yardımcısı Mustafa Sinan Ümit, yazar li Erkan Kavaklı ya kitap ve tablo takdim ederken; Kavaklı da dinleyicilere kitaplarını imzaladı.
Kaynak:Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.