Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, iklim krizinin çağın en önemli sorunlarından biri olduğunu vurgulayarak, "Sonuçlarını her yerde görebiliyoruz, sıcaklık, kuraklık, aşırı yağış veya mevsim kaymaları olarak. Bu sonuçlar hepimiz için görülebilir bir halde ve gerek ekonomide gerek de yaşamımızda bu etkileri doğrudan hissediyoruz." dedi.
Meyer-Landrut, AB Türkiye Delegasyonu ekibi ve konusunda uzman çevre bilimcilerle, çeşitli incelemelerde bulunmak üzere Konya'ya geldi.
Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük Neolitik Kenti'ni ziyaret eden ekip, ilk tarımsal çalışmaların yapıldığı bölgede yaklaşık 9 bin yıllık tariflerle hazırlanmış Hitit mutfağı örnekleriyle hazırlanmış yemekleri tattı.
Çatalhöyük kazı alanında incelemelerde bulunan Meyer-Landrut, yetkililerden bilgi aldı.
Meyer-Landrut, daha sonra Konya merkezde bir otelde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
AB'nin çevre ile ilgili projeleri yerinde incelemek üzere iki günlük bir çalışma için Konya'ya geldiklerini dile getiren Meyer-Landrut, "Küresel ısınma konusunda ve bunun ekolojik sonuçları konusunda şunu söylemek istiyorum, bu yaşamakta olduğumuz neticeler, hem dünyaya hem de bize etki etmekte. İklim krizi aslında belki de bizim çağımızın belirleyici güçlüğü olarak karşımızda. Sonuçlarını her yerde görebiliyoruz, sıcaklık, kuraklık, aşırı yağış veya mevsim kaymaları olarak. Bu sonuçlar hepimiz için görülebilir bir halde ve gerek ekonomide gerek de yaşamımızda bu etkileri doğrudan hissediyoruz." diye konuştu.
Meyer-Landrut, karbondioksit salımı ve ısınmayı azaltmak konusunda her şeyin yapılması gerektiğini vurguladı.
AB'nin 2009'da Yeşil Mutabakat'ı duyurduğunu anımsatan Meyer-Landrut, şunları kaydetti:
"Bu sadece çevre veya biyoçeşitliliğe odaklı bir strateji değil, bu iki konuyu merkezine alan genel bir yaklaşım. Bütün sektörler, ekonominin tamamı, yaşamın farklı alanlarını ve parçalarını etkileyen genel bir yaklaşımlar dizisi. Son 20 yıldır Türkiye'ye çevre alanında çeşitli destekler de sağladık. Aslında bu iki gün zarfında bu etkileri daha iyi anlamak istediğimiz için yerinde görmek istedik. Türkiye'deki faaliyetlerimiz geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Su kaynaklarının, su arzının korunması, su yönetimi, atık su, kimyasallar, bütün bunların hepsi aslında iklim değişilkiğiyle mücadelenin belirli parçalarını oluşturan gerekli unsurlar. Avrupa Birliği toplamda 1,7 milyar avroluk bir yatırım yaptı, hibe olarak."
Meyer-Landrut, İklim Uyum Sağlama ve Eylem Planları Programı'nda Konya'nın da pilot illerden biri olduğunu ifade ederek, Konya'da daha önceki çalışmalardan olumlu sonuçlar alındığını söyledi.
Konya'nın küresel iklim değişikliği etkilerinin en ağır yaşandığı şehirlerden biri olduğunu belirten Meyer-Landrut, şöyle devam etti:
"Yarın bu etkileri sahada görme fırsatımız olacak. Etkilerin yanı sıra ne yapılması gerektiğini de yerinde görmüş olacağız. Projenin finansal açıdan daha küçük ama etki olarak çok önemli bir boyutunu da yarın göreceğiz. Geleneksel tarım uygulamalarının burada önemine değineceğiz. Tarımda su kullanımı da ele alınması gereken konulardan birisi. Yarının çiftçileriyle, genç çiftçilerle buluşacağız çünkü bu sorunlar çok yakında onların sorunları olacak. Bildiğim kadarıyla Türkiye'de ortalama çiftçi yaşı 58. Bizim yarın buluşacağımız çiftçiler de aslında yeni nesil ve bu işi devralacak olanlar. Fakat onlar babalarının ya da dedelerinin yaptığı biçimde üretim yapmayacaklar ya da zaten yapamayacaklar."
Meyer-Landrut, ekibin yarın Tuz Gölü havzasında incelemelerde bulunacağını sözlerine ekledi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay ve Doğa Derneği Başkanı Güven Eken de küresel iklim değişikliği ve genel sonuçları hakkında bilgi verdi.
Kaynak: Anadolu Ajansı