Emekli Nahcivan Din Hizmetleri Ataşesi İbrahim Öcüt Arabistan ve meslek yılları hatıralarını Konya Aydınlar Ocağında anlattı.
Konya Aydınlar Ocağının düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta emekli müftü İbrahim Öcüt Medine’de geçen talebelik ve memuriyet hayatına dair hatıralarını anlattı.
İl Halk Kütüphanesi Salonunda yapılan programın açılış konuşmasında Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ülkemizin farklı coğrfyalarında görev yapan, ardından Nahcivan Din Hizmetleri Ataşeliğinden emekli olan İbrahim Öcüt’ün alışılmışın dışında tebliğ metotlarıyla hizmet ettiğini belirterek, “Kültürel ve entelektüel bir vizyona sahip, bürokrat yapılı bir insan olan İbrahim hocam ilgi uyandıracak hatıralar biriktirdi” dedi.
Daha sonra kürsüye gelen İbrahim Öcüt, “ Kulu’da dünyaya gelip ilkokulu orada bitirdikten sonra Konya İmam Hatip’e kaydolmak istedim ama o sırada Nihat Erim hükümeti kurulup İmam Hatiplerin orta kısmı kapatıldı. Ben de Liseyi İmam Hatip’te okudum. Kur’an okumayı da Lisede öğrendim. MTTB ve Akıncılar cemiyetleriye ilgim de bu dönemde başladı ama olaylara karışmadım. Sesim güzel olunca beni Hulusi Baybal hocaya götürdüler, zikirlerde ilahiler okudum” dedi.
Hüseyin Küçükkalay hocanın tavsiyesiyle Yüksek tahsil için Arabistan’a gittiğini anlatan Öcüt, “Medine’de pek çok Osmanlı vakfiyesi vardı ama hepsi gayri faal durumdaydı. Bir Beşir Ağa Medresesi faaldi. Orada pek çok İslam âlimi ile tanıştık. Arabistan’da tahsil görürken Hanefiliği destekleyen sözlerimden dolayı yurtta kalma cezası aldım. Okuldan da atılacaktım ama hocalarım sayesinde kurtuldum” diye konuştu.
Talebeliği döneminde Medine’de pek çok meşhur hocanın bulunduğunu da kaydeden Öcüt, “Çok değerli Türk hocalar oradaydı ve hepsinden istifade etmeye çalıştım. Ali Ulvi kurucu bunların başındaydı. Bir dönem Mehmet Zahit Kotku Efendi de geldi. Sami Efendi, Ömer Kirazlı da oradaydı. Diğer İslam ülkelerinden ziyarete gelen hocalar, (Osmanlı öldü, biz yetim kaldık) derlerdi. Seyyid Kutub’un kardeşi Muhammed Kutub bir sohbette Osmanlı’nın aleyhinde konuşur gibi olunca İbrahim Sakka, (Keşke bu konuşmayı Medine’de değil de İngilizlerin olduğu bir yerde yapsaydın; onlar sana teşekkür edip ödül de verirlerdi) diyerek susturdu” dedi.
Mücadeleci bir şahsiyet olan Mahmut Cevdet Hoca’nın Kabataş Lisesinde felsefe öğretmeniyken zorla emekli edildiğini de anlatan Öcüt, “Hoca, Volkan dergisi çıkardı, kapattılar. Sonra Doğan Güneş’i çıkardı, yine kapattılar. Hakkında dava açıldı ve hâkim tarafından akıl hastanesine gönderildi. Orada eziyet etmişler. Hatta bazı akıl hastaları üzerine çiş dahi yapmışlar. Sonra hocanın orada doktor olan bir talebesi durumu öğrenip elinden geldiğince hocaya yardımcı olmuş ve (Hocam, sen buradan çıkamazsın. Hâkim böyle istiyor) demiş) diye anlattı.
Cezeri ve Esad Coşan gibi hocaları da Medine’deki medresede misafir ederek sohbetlerinden istifade ettiklerini kaydeden Öcüt, “Medine İslâm Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdikten sonra Konya’ya döndüm. O zaman uzun sakalım da vardı. Kravatı caiz görmediğim zamanlardı. Tayyar Altıkulaç’ın Diyanet İşleri Başkanı olduğu dönemde sınava girdim. Mülakatta bana, (Türkiye de İran gibi bir rejim olabilir mi? diye sorulunca, (Ben Yavuz Sultan Selim’in torunuyum) diye cevap verdim. Sonra da, (Siz ideolojik bir soru soruyorsunuz. O ideolojideki bir insan kendini açık edip doğru cevap verir mi?) dedim. Neticede sınavı kazandım ve göreve başladım” dedi.
Dönemin ANAP İl Başkanı Adil Küçük ile Medine’de doktora yaptığı yıllarda tanıştıklarını anlatan Öcüt, “Adil hoca ailevi sebeplerle doktorasını bitirmeden dönmüştü. Müftülük sınavına gireceğim zaman bana (Ne önde ol, ne de arkada kal) diye bir tavsiyede bulunmuştu. Sınava gelen DİB Başkan Yardımcısı, (Ev almak yahut araba almak zarurettir ve bu durumlarda faizle para almak haram olmaz) deyince ben dayanamayıp itiraz ettim. Çünkü susmakla da haram işlenir ve hakkın zayiine sebep olur. Benim itirazım üzerine Başkan Yardımcısı, (Ne kadar elesek de arada böyleleri de çıkıyor) dedi. Neticede sınavı kazandım ve Erzincan Kemaliye’de göreve tayin edildim” diyerek devam etti.
Karaman Ayrancı, sonra Cihanbeyli ve akabinde Afyon Dinar Müftülüğü yaptığını anlatan Öcüt, “Dört yıl Isparta İl Müftü Yardımcılığı, ardından Beyşehir müftülüğü yaptım. Üç yıla yakın Meram Müftüsü olarak görev yaptıktan sonra Batman İl Müftüsü olarak tayin edildim. Çanakkale ve Muğla Müftülüğü yaptım. Her bir bölgede o yörenin insanlarını, dine bakışlarını yakından müşahede edip buna göre davranışlar geliştirdim. Mesela Kemaliye’de bekâr olduğum için bana ev vermiyorlardı. Vaaz ederken, (Siz benim uçkuruma güvenmiyorsunuz, peki sözüme nasıl güveneceksiniz?”) deyince evini vermek için üç kişi geldi. Batman’da her türlü mezhebe tabi insanlar vardı. Seydalar beni sınamaya gelirlerdi. Çanakkale ve Muğla’da çok farklı bir kültürle karşılaştım. Gerek kendileriyle, gerek halkla kurduğum münasebet üzerine Vali Hanım, (Sizin gibi bir muhafazakâr olmaz) deyince, (Ben rasyonel muhafazakârım) diye cevap verdim” dedi.
Nahcivan’da üç yıl Din Hizmetleri Ataşeliği yaptığını da anlatan Öcüt, “Beni ilk başta, (Bir Yezidi gelmiş) diye karşıladılar. Orada hurafe çok fazlaydı. Olabildiğince hizmet edip, görev süremi tamamlayarak emekli oldum” diyerek devam etti.
Bir dönem Refah Partisinden milletvekili adayı olarak önemli bir tecrübe yaşadığını kaydeden Öcüt, “Aday olmamı Ali Güneri ağabey istemişti. Partideki bir toplantıda ben, Refah’ın din esaslı bir parti gibi algılandığı için diğer kesimlerden oy alamadığına dikkat çekip, (Diğer partilerin eleştirilecek yönleri var. Bu konularda söylem geliştirelim) diye bir teklifte bulundum. Bu sözlerim, benim üzerimin çizilmesine sebep oldu. Çizen de yine Ali ağabeydi” diyerek konuşmasını tamamladı.
Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, eski Milletvekili Mustafa Kabakcı, Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin ve Eski Müftü Mehmet Emin Parlaktürk günün konuşmacısı İbrahim Öcüt’e kitap ve teşekkür belgelerini takdim etti.
HABER MERKEZİ