Kağnıcıoğlu, “Zeminle irtibata geçilmedikçe doğruyu bulamazsınız. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir danışmana ihtiyacı vardır. Çiftçilikten anlayan bir danışmanı yoksa tarım göz ardı ediliyor demektir” diye konuştu.
“BAŞKAN ERDOĞAN’A TARIMCI DANIŞMAN LAZIM”
Fırsatçılık yapıldığını fakat bunun takibi konusunda denetimlerin yeterli olmadığını ifade eden Bekir Kağnıcıolu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafını ören siyasiler ya da bürokratların, gübrenin yüksek fiyatlı olduğunu, bu artışın markete, marketten tüketiciye yansıdığını tam anlamıyla aktardıklarını düşünmüyorum. Tam teşekküllü anlatılmıyor dediğim konu bu problemlerdir. Zeminle irtibata geçilmedikçe doğruyu bulamazsınız. Sayın Cumhurbaşkanımızın tarım konusunda iyi bir danışmana ihtiyacı vardır. Çiftçilikten anlayan bir danışmanı yoksa tarım göz ardı ediliyor demektir. Bunun bir eksik olduğunu düşünüyorum.” İfadesini kullandı.
“TARIM TEKELLEŞİRSE SIKINTI BAŞLAR”
Çiftçi her şeye rağmen üretmeye devam ediyor diyen Kağnıcıoğlu, “ Bu, belli bir seviyeye geldiğinde üretici üretimi bırakacak mı neler olacak? bilemiyorum. Orta halli ve küçük ölçekli çiftçiler bu girdi maliyetlerinin karşısında çiftçilik yapamaz hale gelir ve çiftçiliği bırakır. Tarım bitmez ama güçlü olanın eline geçer ve tarımdaki söz hakkı kaybedilir. Tarımla uğraşan ülkeler zengin ülkelerdir. Yurt dışında zengin insanlar köylerde yaşar, fakir insanlar şehir merkezinde yaşar Türkiye’de ise; zengin insanlar şehir merkezinde yaşar, fakir insanlar köyde yaşarlar bu düzeni değiştirmemiz lazım ve kendimizi üretimin merkezine çekmeliyiz. Tarım güçlenirse diğer sektörler de gelişecektir.” İfadesini kullandı.
“ÜRETİM AZALIRSA KATMA DEĞER ZAYIFLAR”
Bu sorunların yetkililere sürekli iletildiğini ifade eden Kağnıcıoğlu, “Dile getiriliyor ama üstüne gidilmiyor. Tarımsal sulamada, enerjide 10-15 yıl öncesinde bir destek vardı. Üretim sürdürebilir olsun diye ödediğimiz paranın %10’u devlet tarafından iade edilirdi. Geçen yıl uygulanan, sulama kooperatifinden sulayan çiftçilere %50 olarak devlet destek verdi. Bireysel olarak sulayan çiftçilere ise vermediler. Hatta bildiğim kadarıyla Doğu illerinde tarımsal sulama desteği var enerji maliyetlerinin %50’sini devlet karşılıyor. Bu destek Konya bölgesinde yok. Sadece geçen yıl içerisinde kooperatiften sulayan çiftçilerimize bu destek verildi. Tarımsal sulamada kullanılan enerji, Türkiye’de tüketilen enerjinin %3’üne tekabül eder. Bildiğim kadarıyla enerjiden sulama yapan 30-32 tane il var. Enerjiden sulama sistemi her ilde yoktur. Enerji maliyetinin yüksek olması sebebiyle çiftçiler ürünlerini tam teşekküllü sulayamazlarsa; hem çiftçi zarar etmiş olur, hem de ekonomimizde katma değerimiz zayıflamış olur. Bu maliyetlerle ve bu yükselişle tarımın sürdürebilir olacağına inancım çok az. Dolayısıyla bütün bu sıkıntılar biliniyor ama Sayın Cumhurbaşkanımıza birebir iletilmiyor. Konya milletvekilleri de bizlerin taleplerini tam anlamıyla alamıyor” şeklinde konuştu.
ÜRETİCİYİ KÖYDE TUTMAK LAZIM
Konya ve ilçelerinde bazı arazilerin yabancıların eline geçmeye başladığını da hatırlatan ve bu durumun tehlike arz ettiğini anlatan Bekir Kağnıcıoğlu, “Araştırmalarımıza göre İsrailli firmalar Konya’nın çeşitli ilçelerinde uzun vadeli 20-30 yıllık tarlalar kiralamışlar eğer tekelleşme olursa büyük firmalara geçeceğini söylüyoruz ama bunlar İsrailli firmalar da olabilir. Bu alanda bir tedirginliğimiz var. Bunun üzerine gidilmeli. Belki 5-10 yıl sonra bütün siyasetçiler bunu konuşacak. Üreticiyi köyde tutmak için Faruk Çelik “şehirden Konya’ya giden gençlerimize 6 büyük baş hayvan vereceğiz” dedi ve verdi ama sonra çiftçiler satıp yine gitti. Mantık doğruydu ama sistem yine yanlış ve destekler de yanlış insanlara ulaştırılınca yine gençleri köyde tutamadık. Çiftçiler her şeyini kendi yapar buğdayını kendi eker kendi biçer. Mesela köyde yaşayan herkes çiftçi değildir” dedi
HABER MERKEZİ