Anlaşılmamak ve anlatamamanın varlığında ilerler insan ilişkileri, varsayımlar doğrultusunda oluşan anlamsızlıklar...
Anlaşılmayı beklemek zor, anlatmaya çalışmak yorucudur. Hayat, anlaşmayı beklerken yok olmuş insanlarla dolu. kimi zaman kırıldığını kimi zaman bıktığını, sevdiğini anlatamayan insanlarla doluyken hayat halâ anlam arayışı içerisinde kendimizi yıpratıyoruz, belki de hayat bu kadar ciddiye alınmamalıydı.
Sevgi, değer, beklenti, özlem anlaşılmaya muhtaç duygular ve sevgisiz mutlu yaşayan insan yok.
Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlar kitabında " beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra benim müzeye koyamazsın " diyerek anlaşılmak istediğini, Şu an anlamazlarsa bir daha öyle bir ihtimal olmayabileceğini yansıtmış.
Zor olan anlamak mı anlatmak mı? bilmiyorum fakat sevdiğiniz insanlar hayattayken tutunun ziyan olmasın duygular.
Ne istediğinizi anlamayabilirler ne hissettiğinizi de siz yine de kendinizi anlatmayı bırakmayınız. Fikirleriniz ve anlaşamayız istediğiniz ayrı şeylerdir anlaşılmanın dili kitabında" ' anlamak ' başka bir şeydir, ona ' hak vermek ' başka bir şeydir. Her zaman karşınızdakiyle hemfikir olmanız gerekmez. Zaman zaman karşımızdakinin bizi hem anlayıp hem hak vermesini hem de bizimle hemfikir olmasını bekleriz. Böyle bir beklenti doğru değildir. " şeklinde belirtmiş. Sevgi anlaşılmayı, saygıyı ister fikirlerinize saygı duyan Sizi seven zaten anlar. Umarım Sevdikleriniz öldüğünde ne anlayabildik, ne anlayabildik diye Karalar bağlamazsınız.