Evler göçer, insan göçünce
Güneş girmez pencerelerden, erkenden karanlık çöker
Geride kalanlar yıkık mevsimler soluktur hep
Burada sokaklar ölüme gider
İnsan ölünce evler hayalet olur
Yeni vatanı kabristan olur
Bu yer kürede
Gülüşler fotoğraflarda hapis
Sevinçler kelebekler kadar olur.
Yıkık duvarların soğuk yüzü ,yüzüme çarpar
Eskide kaldı şen şakrak gülüşler
Bedenim enkaz ruhum ruhuna müptela
Gelecek geçmişe sürgün
Keşkeler yürekte pare pare
Dua kadar yakın, günah kadar ırak
Bucağında evin anılar ağlar.
Kentin caddelerinde bayram şenliği
İnsanın bu kadar mı canını yakar?
Yaya kaldım, yürek ıstırapta
Geziyorum avare gönlüm yorgun
Acılar yankılanır, metruk mahzenlerde
Kapanmaz bu yara sürekli kanar
Beyhude yokuşlara tırmanışlar
Beyhude çırpınışlar
Yanı başımızdadır hep ölüm.
Bağrımda hicran, ruhumda poyraz rüzgarlar eser.
Ah o boynunu büküşler, çaresizlik bakışlar
Beni tam sol yanımdan vurur.
Yıkık evlerde baykuşlar tüner.
Emir büyük yerden,
Bu yolun sonu kara toprağa gider.
Sevinçler, hüzünler
Bir ömür yaşanmışlıklar...
Bir varmış bir yokmuş
Hikâye burada biter.
Gökyüzü bir garip
Kaybolmuş maviler
Gökyüzü hep gri
Buralarda sabah olmadan akşam olur
Son ayrılık sıladan sonsuzluğa gider
Tüm yok oluşların sonu vuslata erer.
Bu yolda tüm kapılar rahmana çıkar