Hoş geldin inci tanem,
Gelişinle mesrur oldum, mesut olduğum, manevi ikliminde huzur bulduğum feyz aldığım...
Ben e ait ne varsa al götür, hiçlik makamına erdir beni, marifetinle kuşat rahmetinle yaşat beni.
Hoş geldin sıtarem...
Siyahların dehlizinde boğulurken, yıldız gibi aydınlattım göğümü.
Sen geleceksin diye içimde bir kuş kanat çırpar
Sahurda Gelen davul sesi elimden tutar çocukluğuma götürür beni.
Şakaklarıma aklar düşerken ne çok özlerim bendeki seni.
Gecenin üçü, dinlediğim en güzel melodi Ramazan davulcusunun sanatkâr elleri
Güm güm güm
Tınısı kulağımda. Çocukluğuma çağırır beni...
Ayetler mahyaları süslerken, bereketin kuşatır dar-ı dünyayı. Nefis pusu kurarken imana, boz bulanık seller gibi akarken hayatım, gel Kevser’im ol.
Ey ayların efendisi...
Hoş geldin on bir ayın sultanı.
Açlığın orucunu tutarken, ruhum gıdasını alır ilahi kelamdan.
Top sesiyle başlar iftar akşamları. Akabinde ezanlar, gök kubbeyi delerek fecre yükselir âminler.
Gönüllerde bayram coşkusu teravihe koşar inanalar. En masum en temiz cıvıl cıvıl çocuk sesleri,
Gülistana dönüşür camiler, kıyama kalkar Müslümanlar. Yükselirken Yasinler salavatlar maveraya, hislenir yürekler...
Hoş geldin gül tanem, dildarım...
Soluk dünyama renk kattın viran yurdumda yeşerir şimdi irem bağları. Hicranın son evresinde can çekişirken Ruşeninle parlar ruhum. Ayetleri yeniden nakşederken yüreğime gönül gözüm aydınlanır.
Şükrüm atar kılcal damarlarımda.
Hoş geldin hilali çizgim on bir ayın şemsi hoş geldin.
Huzmelerinle yeniden can bulsun evrenin karanlıkları. Şefkatin kuşatsın atmosfer gibi dünyayı.
Zulmün bağrına doğ yeniden, usare ol mazlumların hayat damarlarına.
Hoş geldin Kudüs bakışlım...
Bilirim bir yanımıza cemre düşerken bir yanımızda kopar vaveyla. Dinmez bizim coğrafyalarda fırtına...
Çocuklar kıyıya vururken kara butlar çöker şehirlerimizin üstüne. Aksanın kubbelerinde yükselirken feryatlar, Kenan elleri dargın bize acıların mihmandarı mısın? Sen ey gönlümün sultanı yar.
Melon konik bir sevdayla koştum huzuruna, ruhu revan oldum yoluna, derbederim sığındım
kapına, muhacir gönlümüm ensarı; tut elimden bırakma bir daha.
Bazı kapılar riyayla süslenmişti giremedim
Bazıları dardı sığamadım
Hiç bir mekanda yer bulamadım
Döndüm dolaştım kapına geldim.
Yüreğim yanar ta derinden
Alnım secde yerinde
Dertler çağlayan olup coşunca
Kolum kanadım kopunca
Huzuru huzurunda bulduğum
Rahman ismine sığındım kendimce.