Eylül’e intizar
Gönlüm yine hazana düştü
Payıma dikenli yollar,
Sabırdan kervanlar...
Leylekler güneye göçerken
Hüzün ebem kuşağı gibi sardı göğü
Hayatlar öğütüldü zaman çarkında
Geceler kabus gibi çöktü üstüme
Uykusuz gözlerim güz yorgunu
Ah gönlüm yine hazana düştü.
Hengamesi bol olan dünyada ağyar kaldım.
Muhacir gönlünün Ensar’ı yok şimdi
Güz yaprakları gibi savrulan, dalı kırılan
Bir ben miyim? Tutunamayan.
Heybeme biriktirdiğim hayaller tarumar oldu.
Ah Eylül yine beni sol yanımdan vurdu.
Ey yalancı bahar,
Ey sarı benizli yar,
Güneşin üşütüyor,
Ayında efkar var,
Yeşilin tüm tonlarının üzerinde ahı var
Gergef gergef işledin ayrılığı yüreğime
Gönlüm harabe
Bağımda baykuş sesleri
Ah Eylül yine soldurdun tüm çiçekleri
BİR EYLÜL SABAHI
Bir Eylül sabahı üşüyorum
Pencere kenarında yolunu gözlüyorum
Çığlık atarak esen rüzgarda
Gece mehtabı gündüz güneşi özlüyorum
Bir Eylül sabahı esen yelden sonra
Yağmurunda ıslanmak istiyorum
Hatıralar acıyla yoğrulurken
Hicran kokulu odamda
Anılarla yaşıyorum
Bağbozumu yüreğimde
Yaprak dökümü
Bir Eylül sabahı ölümü ensemde hissediyorum