Dünyanın en ahlaklı ülkesi Danimarka mı?

Kamil Erdoğan

2018 yılında Amerika da Müslüman iki akademisyenin kurduğu İslamilik vakfı tarafından yapılan“ İslamilik Endeksi” adlı çalışma Türkiye gündeminde kendine yer bulmuştu. 150 ye yakın ülkede 4 ana başlık ve 52 tane kritere göre yapılan çalışmalarda ekonomik özgürlük, eğitim eşitliği, çalışma özgürlüğü ,yolsuzlukla mücadele, ekonomik performans, tarafsız mahkemeler, sözleşmelerin hukuki yaptırımı, insan hakları, hayvan ve çevre hakları gibi 52 kriter Kuran ve sünnet ekseninde değerlendirilip ülkelerde araştırılma yapılmış. Kriterler ele alınırken bireysel yaşantıdan daha çok yasal kurallar ve toplum düzeni ele alınmış, kişilerin dini inançları ve ibadetleri baz alınmamıştır. Elde edilen bulgular puanlamaya tabi tutulduğunda dokuz farklı yılın ortalamasında ilk beş sırada İskandinav ülkeleri yer almış , İslam ülkeleri her yıl ancak 40. Sıradan sonra listelerde yer almaya başarabilmişlerdir. 2022 yılında ki verilere göre ise Danimarka birinci sırada Türkiye ise 100.sırada yer almaktadır.. Kurulan bu vakfın ve 9 yıldır yaptığı araştırmaların ne kadar güvenilir ve tarafsız olduğu bilinmemekle birlikte araştırmalarını sağlam temellere oturttuğu biliniyor. Araştırma görevlilerinin bazı ülkelere gidip birkaç ay boyunca o ülkede puanlama yaptığı da diğer bilinen bir gerçek. Bu vakıf ve yaptığı araştırmalar ile ilgili akla takılan bazı noktaları da izah etmek gerekecek. Vakıf araştırmacıları her ne kadar Müslüman da olsa vakfın Washington üniversitesi kaynaklı olması akla şüpheleri getiriyor. Fakat her ne kadar durum böyle de olsa araştırmalarını gerçekten uzak göreceğimiz anlamına gelmiyor. Bu araştırma sonuçlarının oluşturduğu ikinci risk ise İslam ülkelerini itibarsızlaştırmak, kariyerini zedelemek, dünya kamuoyunda ki itibarına darbe vurmak gibi riskleri barındırabilir. Fakat ters açıdan bakarsak İslam ülkelerinin ve halklarının silkelenmesine kendini yoklamasına da vesile olabilir. Dolaylı çıkarım yapıldığında İslam ülkelerindeki yönetimler ve halklar Müslüman olsa da ahlaki geriliğinin sebebinin Kuran ve sünnet kurallarına uyulmamasından kaynaklandığı sonucu çıkarılabilir. Listelerde başı çeken ülkelerde her ne kadar Müslüman olmasa bile yaşadıkları bu huzurlu hayatı kendileri bilmeseler bile Kuran ahlakına borçlu olduklarını bilmek gerekiyor. Araştırmayı yapanlar amaçlarının İslam ülkelerinde Kuran ahlakının yaşanmasına katkı sağlamak olduğunu belirtiyorlar. Verilerini paylaştıkları internet sitesinin ana başlığını da Muhammed Abduh’ un “Batı’ya gittim, İslam’ı gördüm ama Müslüman yoktu;
Doğu’ya döndüm, Müslümanları gördüm ama İslam yoktu sözünü yerleştirmişler.
Benim şahsi kanaatim bu çalışmaların niyetinin halis olduğu ve İslam dünyasına katkı sağlayacağı yönündedir.

Çalışmalar hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra , 2022 yılında birinci sırada Danimarka’nın yer alması ve benimde 3 yıla yakın bir süre Danimarka da bulunmam konuya biraz daha ilgi göstermeme neden oldu. Yazının bu bölümünde bireysel olarak bu süre zarfında gözlemlediğim, istişarede bulunduğum ve araştırdığım bazı bilgileri paylaşmaya çalışacağım. Bu bilgiler nesnel değil öznel olduğu için belki diğer Danimarka da yaşayan vatandaşlarımızın katılmayacağı bilgiler de olabilir. Gözlemlerimi aktarırken ne Avrupa hayranlığı psikoloji ise “ onların yaptığı her şey iyidir” bakışıyla ne de “ gevurlardan iyi olmaz” kibirli bakışıyla değil “ Gayri müslimin her yaptığı küfür değildir, Müslümanın da her yaptığı İslam değildir’’ bakış açısıyla ele almaya çalışacağım.

Danimarka da çevre ve hayvan hakları: Çarşıda gezerken bir çiçek koparmaya teşebbüs ettiğimde arkadaşım beni polise şikayet edebilirler diyerek uyarmıştı. Bu durum ağaca ve yeşilliğe ne kadar önem verdiklerini göstermek açısından önemli bir örnek. Danimarka da yaşıyorsanız bir ağaca taş veya değnek atarak meyve devşirmek gibi ihtimaliniz olamaz. Yine çevre temizliği ve korunması açısından son derece titiz yaşanıldığına herkes gibi bende şahit olmuş bulundum. Yere çöp atan birini görmenin imkansız olduğu ülkede çöp atan birini görünce İlyas salmanın ‘’–aha bu da bizden, yere tüküriyi’’ repliğini anımsamadan geçemiyorum. Köpeksiz veya kedisiz ev bulmanın zor olduğu ülkede bir tane sokak kedisi veya köpeği görsem de sevsem dediğim çok oldu. Sokağa köpek salmanın yasak olduğu ülkede dışarıya kaçan köpek sahibine 30 bin liraya yakın ceza olduğunu da bir arkadaş söyledi.

Trafik: Danimarka Dünyanın en düzenli , kontrollü ve cezai yaptırımlarına sahip trafik kuralları olan bir ülke. Yaptırıcı kuralları olması nedeniyle, trafik kazalarının en az yaşandığı, sorunsuz, gürültüsüz ve kavgasız araba kullanılabilecek bir düzene sahip. Önemli bir durum olmadıkça korna çalmanın yasak olduğu bir ülke olduğu için 3 yıla yakın zamanda duyduğum korna sesi bir elin parmağını geçmez. Arabaya petanaj yaptırmak, gürültülü araba kullanmak dinlediği müzik ile diğer sürücüleri rahatsız etmek Danimarkalıların yaptığı bir hareket değil, eğer yapıyorlarsa da ben görmedim.

Vergi sistemi: Dünyanın en yüksek vergi oranlarına sahip ülkelerden birisi olan Danimarka da kişinin gelir düzeyi yükseldikçe vereceği vergi oranı da artıyor. Ortalama yüzde30- 40a yakın vergi oranları bir çokları tarafından da eleştirilen bir durum. Fakat Bu vergiler sayesinde Danimarka “ Ana devlet” rolünü hakkıyla yerine getirmeyi başarabiliyor. Aldığı vergiler ile hiç kimseyi “aç ve açıkta “ bırakmamayı fazlasıyla başarabiliyor. Çalışamayanlara, emeklilere, maaşı az olanlara , eğitim görmek isteyenlere katkı sağlayarak bir nevi “ zenginden alarak fakire vererek” Robin hoodluk vazifesi yapıyor. Bazıları yüksek vergileri komünizme benzetse de ben İslam’a daha çok benzediğini ve zekat müessesesi ile örtüştüğünü düşünenlerdenim.

Aile yapısı: Danimarka’nın sınıfta kaldığı noktalardan birisi Aile bağlarının çok zayıf olması. İnsanlar da evlilik oranu düşükken boşanma oranları yüksek.Bir çok insan yalnızlık problemiyle karşı karşıya. Özellikle belli bir yaştan sonra insanlar yalnızlığa terkedilerek aranılıp sorulmayan insanlar haline geliyor. Yalnızlığını köpek arkadaşlarıyla doldurmaya çalışıyor. Çocuklarıyla ve akrabalarıyla bağlar zayıf olduğu için sevgi duygusunu hayvanlara aktararak ömrünü tamamlıyor. Sabahın dördünde kalkarak elinde poşetle köpeğinin arkasından gezerek hayata tutunma motivasyonunu güçlü tutmaya çalışıyor. Gözlerinde yanlızlığın neden olduğu derin mutsuzluğu görmek mümkün. Her ne kadar istatistiklere Dünya’nın en mutlu ve huzurlu ülkelerinden biri olarak geçse de bu istatistik iç huzuru değil dış huzuru ölçüyor. İç huzur ölçecek bir istatistik yöntemi henüz keşfedilmiş değil. Danimarkalıların yabancılara en çok özendiği noktalardan birisi aile ve akrabalık bağları. Fakat en çok özendikleri ve son kalemiz olan aile kurumu da İslam ülkelerinde günden güne maalesef çökme durumuna geliyor.

Kamu ve kul hakkı bilinci: Danimarka insanlarının en hassas olduğu noktalarından birisinin de başkasının hakkına girmek olduğunu düşünüyorum. Başka birinin malını çalmak, gasbetmek, hakkına tecavüz etmek ve diğer kul hakları ile ilgili problemlerin çok az yaşandığını ben değil istatistiksel veriler söylüyor. İş kamu hakkına gelince bu konuda daha hassas ve temkinli olduklarını da eklemek lazım

Ticari ahlak ve iş hayatı : Bir Danimarkalı ile alış veriş yapılacaksa bir çok kişinin gönül huzuru ile güvenerek alış veriş yaptığını çok duydum ve biliyorum. Kendim de bazen internet üzerinden ikinci el ürün alacağım zaman satıcının Danimarkalı olduğunu görürsem gönül huzuru ile ürünü alabiliyorum Danimarkalı değilse maalesef şüphe ile yaklaşıyorum. Ticari ilişkilerde kurallar net, fiyatlar sabit ve şeffaf olduğu için kişiler daha rahat ve güvenli alışveriş yapabiliyor. Yine iş hayatında çok yavaş ilerleyen fiyatları da çok yüksek olan ama sorunsuz ve kaliteli işçiliğin üretildiği şekilde çalışma hayatına sahip.

Başka milletlere ve dinlere yaklaşım: Her ne kadar bazıları Danimarkalıların gizli ırkçı olduğunu düşünseler de davranışlarına yansıdığını ben görmedim, mutlaka gören kişiler vardır. Ama kolay kolay hiçbir yabancının kara kafalı olduğu için somut bir şekilde ayrımcılığa, kötü muameleye, kamu haklarından mahrum bırakılmaya maruz kaldığı söylenemez. Yine inancından dolayı hiç kimseye, yada ibadethaneye kötü bir davranışta bulunulduğuna da şahit olmadım. Arada tek tük çıkan İslam düşmanlarından Kur’an yakanlardan Danimarka vatandaşlarının da rahatsız olduğunu belirtmeliyim.

Sağlık ve beslenme: Sağlıklı yaşamanın en önemli konulardan birisi olduğu Danimarka da insanlarınçoğu sağlıklı yaşamak için spor faaliyetlerine, yürüyüş yapmaya , koşmaya ve antremanlara büyük önem veriyorlar. Koşu ve yürüyüş yapmayan insan neredeyse yok denecek kadar az. Bu da yaşam sürelerini uzattığı gibi kaliteli yaşamın da kapılarını aralıyor. Kilolu ve vücut anatomisi bozuk Danimarkalıya pek rastlamadım. Yaşlısından gencine bir çoğunun fit vücuda sahip olduğu ülkede kilolu olmak kalitesiz yaşam ve eğitim eksikliği olarak kabul görüyor. Bir çoklarından duyduğum şekilde halk yemeye çok fazla önem vermeyip ekmek arası ile hafif atıştırmalıklarla öğünlerini geçiriyor haftanın belirli günlerinde sofralarını zenginleştiriyorlar. Doğal gıdaya önem verip çocuklar için çok kısıtlı şartlarda abur cubur imkanı sunuyorlar. Başkenti olan kophenag şehrine ‘’ bisiklet şehri’’ denilmesinden de anlaşılacağı gibi insanlar çok yüksek oranda bisiklet kullanma oranına sahipler. Hava ister yağmurlu, ister kapalı olsun bisiklet kullanmaktan vazgeçmiyorlar. Her ne kadar bize ilginç gelse de bisiklet kullanma alışkanlıklarının sebebi “ mazot kaygısı” değil çevre ve trafiğe katkı ve sağlıklı yaşama bilincinden kaynaklanıyor. İslam’ ın emrettiği sadelik düzenini yansımalarına burada şahit oldum diyebilirim. Genel olarak salaş giyinmeyi seven birçok Danimarkalı ayağında terlikle kış vakti bisiklet kullandığına çok şahit olmuşumdur. Lüks evler ve arabalar bolca olsa da mimarilerinde ve sanatlarında sadeliği benimsediklerini düşünüyorum.

Zararlı alışkanlıklar kullanım oranı; Sigara kullanım oranının çok düşük olduğu Danimarka da neredeyse içki içmeyen kimseyi bulmak zor görünüyor. Deyim yerindeyse “ su gibi içkinin içildiği” ülke aynı zamanda meşhur olan içki markalarına da ev sahipliği yapıyor. Bağımlılık yapıcı diğer maddelerin kullanım oranının da orta düzeyde olduğu düşünülüyor. Fakat içince etrafı dağıtan, ortalığı yıkan bir içki kültürünün olmadığı da ayrı bir gerçek.

İnsanlar arası ilişkiler: Nezaketin ve kibarlığın en üst seviyelerde olduğu Danimarka da ben asık suratlı bir bireyle karşılaşmadım. İçten olup olmadığını bilmemekle birlikte insanların genel olarak ve iletişim halinde yüzlerinin hep güldüğüne şahit oldum. Yine diğer ilgimi çeken bir konu ise tanıdık tanımadık bir çok kimsenin “hay” diyerek selamlaması oldu. Ne zaman tanımadığım bir Danimarkalı “hay” dese peygamber efendimizin (s.a.v) “tanıdık tanımadık herkese selam vermek” cümlesi aklıma geliyor. Üç yaşındaki küçük kızım Türkiye de bile biraz Avrupalı görünen birisini görünce “hay” diyerek selamlıyor. İnsanların çok acelesinin olmadığı Danimarka da herkes yavaş hareket etmeyi seviyor, yolda , trafikte alışverişte ve resmi işlemlerde. Her hangi bir durum için birisi ile konuşmaya başlandığında uzun uzun detaylı muhabbet etmeyi sevdiklerini gördüm. Hayatları planlı, programlı ve disiplinli sürdürdüklerinden dolayı acele etmeye gerek kalmıyor sanırım. Gündelik hayatta çok sıkı kuralları olan bireylerin uyuma ve uyanma saatleri belirli olup bu saatlerin dışına çıkma gibi durumları zor bir ihtimal. Erken uyuyup erken uyanmayı prensip haline getirdikleri için çok erken vakitlerde uyanıp spor yapmaya başlıyorlar. Ancak hafta sonları kuralların dışına çıkıp eğleniyorlar.

Temiz Medya: Daha önce de yaptığım bir araştırmaya göre Danimarka medyasında insanların ahlakını bozacak, kaos ve karmaşayı sürekli izleyiciye aktaracak tımarhane programları fazla yok. Sokaklarında Türkiye deki gibi elinde mikrofonlarla gezip insanları manipüle eden , sürekli telefonla çekimler yapıp sosyal medya ile haşır neşir olan kişiler görmedim. İnternet fenomenleri, yayıncılar, yazarlar çok etkin bir rol oynamıyor. Huzurlu bir hayatın sebeplerinden birisi olarak da bunu görüyorum.

Onlarca sayfalık makale olabilecek bir yazıyı size özetlemeye çalıştım. Daha çok üzerine yazılıp konuşulabilir . Ez cümle İslam ülkeleri olarak yaşadığımız sıkıntıların sebebi Kuran’a bağlı olmayışımız, Huzurlu ülkelerin mutluluğunun sebebi ise farkında olmasalar bile Kuran ahlakının bir bölümünü yaşamalarından kaynaklanıyor. Kuran nizamı öyle bir sistem ki inanmadığı halde kurallarına uygun yaşayanlara bile dünyada mutluluk vadediyor. Fakat inandığı halde yaşamayanlara sunabileceği bir şey yok. Şunu da unutmamak İslam ülkelerinde ki yaşanan huzursuzluğun sebebi yine batının kendisidir. İskandinav ülkeleri yada batı halkları olmasa bile batı dünyasının iplerini elinde bulunduran şeytani sistem ülkeleri bu hale getirmiştir. Yine de bizler sadece topu küresel ve yerel sisteme atarak sorumluluktan kaçmaya çalışan olmayacağımız gibi, sistem düzelmeden bireysel olarak düzelmenin de mümkün olmayacağını idrak etmeye çalışacağız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.