Ülkemiz geçmişten bugüne kadar maalesef bir bahane bulunup çok darbe ve muhtıra gördü.
‘Demokrasi getirecek’ diye girişilen darbeler bahanesi ne olursa olsun hiçbir zaman demokrasi getirmedi. Aksine milletin huzurunu kaçırmaktan başka bir işe yaramadı.
Milli iradeyi ayaklar altına almaya çalışan, ülkemizin geleceğine karşı FETÖ tarafından girişilen hain darbe kalkışmasının üzerinden 6 yıl geçti. O gece Çanakkale ruhuyla sokaklara inen millet bu ülkede darbenin yapılamayacağını gösterdi.
Bu, 15 Temmuz’da da halk yine meydanları doldurdu.
Halkın direnişi sayesinde başarısız olan 15 Temmuz hain darbe girişiminin son olmasını dileyelim…
Boyunuzun ölçüsünü aldınız, bir daha bu milleti sınamayın!
Gelelim ‘Cuma’ya…
Cuma günü Müslümanlar için önemli bir gün.
Ama başka bir yönden bakıldığında da cuma gününde tarihimizde önemli olayların yaşandığını görüyoruz.
Tarihimizde 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 darbesinin günleri hep Cuma gününe denk getirilmiş.
Yine son olarak 15 Temmuz darbe girişimi de cuma günü gerçekleşti.
Tüm bu darbelerin ve muhtıraların Cuma gününe denk gelmesinin bir tesadüf mü?
Elbette değil.
Günümüzde ülke adına alınan bütün önemli kararların ve açıklamaların Cuma gününe denk gelmesinin en önemli sebebi hayatımızın tüm hücrelerine sokulan piyasaların ani reaksiyonlarının önüne geçmek en önemli neden olarak gösteriliyor.
İş günlerinin ziyan edilmemesi hatta düz bir mantıkla insanların evlerinden çıkma zorunluluğu olmadığından onları daha kolay denetim altında tutabilmek ise ikinci önemli neden.
İki günlük rahat hareket etme süresinde sistemi oturtup düzeni ele almak daha kolay olacağı düşünülüp, hafta sonu tatili olduğu için idari kurumlar ve tüm işyerleri, okullar yani insanların toplu halde oldukları bir anlamda zaten örgütlü bulunduğu mekânların da kapalı olmasının darbecilerin işini kolaylaştırmasından kaynaklandığı bilgisine ulaşılıyor.
Türkiye’de sadece darbe ya da muhtıraların değil parti kapatma davaları için bile Cuma günü seçilmiş.
Örneğin Refah Partisi hakkında açılan dava 16 Ocak 1998 Cuma günü kapatılma kararı ile sonuçlandığı görülüyor.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi 22 Haziran 2001 Cuma günü mesai bitiminde yaptığı basın açıklamasıyla yine Fazilet Partisi’nin ‘Laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemleri nedeniyle temelli kapatılmasına karar verildiğini de basın açıklamasıyla duyuruyor.
AK Parti hakkında ‘Laikliğe aykırı eylemlere odak olma’ iddiasıyla açılan kapatma davası da 14 Mart Cuma gününe rastlıyor.
Neredeyse bütün büyük zaferler ya da önemli seferlerin başlangıç tarihi olarak hep Cuma olarak belirlenmiş. Mesela Anadolu’nun kapılarının Türklere açıldığı Malazgirt Savaşı da Cuma’ya rastlıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli dönüm noktalarından biri olan TBMM’nin açılması özellikle 23 Nisan Cuma günü olarak planlanmış.
Bunların Cuma günü yapılmasının yanında ortak özelliği ise Türkiye tarihinin seyrini değiştirmiş olması…
Cuma günlerini inşallah bundan sonra hayatımızda artık darbe, muhtıra günleri olarak hatırlamayız…
Son söz olarak da darbeci zihniyete ve onlara alkış tutan, gerçekleri tiyatro zanneden kişilere Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri ile cevap verelim:
Tükürün milleti 'Alçak'ça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere...