Etrafınıza bir bakın.
Kendi yapması gereken işleri bir kenara bırakıp sürekli etrafındaki insanların ne yaptıklarıyla alakadar olan o kadar insan var ki.
Ben bunu anlayamıyorum.
Hadi desem ki kendi işini yapıyor ama o da yok.
Göz boyamayla, ağlamayla, sızlanmayla, kendini çalışıyormuş gibi gösterip diğer insanları üzerine sinsice oynamak artık alışkanlık olmuş insanlarda.
Bu tipleri her yerde görebilirsiniz.
Son zamanlarda daha da arttı bu durum.
İnsanlar yetinmeyi bilmiyor. Hep daha fazlasını istiyor. O daha fazlasına ulaşmak için de haksız yere birilerinin tepesine binmeyi marifet zannediyor.
Hep bana, hep bana olacak iş değil.
Her şey göstermelik.
Türlü ayak oyunlarıyla birbirlerinin önünü kesmek için atmadıkları takla yok.
Bunu da sanki normal bir durummuş gibi insanların gözünün içine baka baka yapıyorlar maalesef.
Yalakalık desen tavan yapmış.
Ama bunu görebilecek insanların da olması gerekiyor. Çünkü karşındaki sana övgüler yağdırıyorsa yarın bir başkasına da aynısını yapacağı kesin.
İnsanların menfaatine yaradığın sürece senden iyisi yok ama sen doğruların söylediğin takdirde o kişi menfaatini düşünüyorsa orada bir yanlışlık var demektir.
Diyelim ki istediklerini hileyle, kurnazlıkla aldın. O kişileri de işinden ettin.
Veya bir kişinin hak ettiğini türlü entrikalarla sen hak etmeden elde ettin.
Mutlu olacağını mı zannediyorsun?
Bunun yanına kalacağını mı zannediyorsun?
Bugün bana yarın sana.
İyi veya kötü bir insana ne yaşattıysan Allah onu sana yaşatmadan canını almayacakmış.
‘Mazlumun ahı, indirir şahı’
‘Ağlayanın malı gülene hayır etmez’ diyerek de atalarımız yine bu durumu özetlemiş.
Anlamak isteyene tabi.
Ama bunu anlayacak idrak edecek insanlar kalmamış.
İnsan neye nasıl alışırsa öyle gidermiş. O yüzden kendimizi iyiye doğruya alıştıralım ki yarın geç olmadan bazı şeylerin farkına varalım.