Her şey bu kadar pahalıyken hiçbir zaman milletin böyle alım gücü olduğunu görmedim
Benzin, mazot 25 lira trafikte yer yok
100 bin TL’lik araç 500 bin lira olmuş alıcısı çıkıyor.
AVM'ler ağzına kadar dolu…
Kafelerde oturacak yer yok…
Asıl değinmek istediğin konu aslında bu.
Konya’da kafelerle imtihan yaşıyoruz.
Kahve en az 30 lira…
Çay 10 lira… Su 5 lira…
Galiba çayı Karadeniz’den, suyu ise membasından yani İvriz’den getiriyorlar.
Yemek fiyatlarına girmiyorum bile…
Konya’da son yıllarda hızlı bir kafe kültürü yayılmaya başladı.
Hem de pahalı bir kafe kültürü.
Ailecek gidilebilecek yerler de var, ailenin önünden dahi geçemeyeceği yerler de…
Gençlerin ahlakını yozlaştıran da var gençleri içkiye alıştıran da…
Bu kafeler genelde belirli bölgelere açıldı ve açılıyor.
Buralar pahalı bölgeler.
Haliyle, “ben buraya kafe açıp, seni içeriye girdirebiliyorsam kusura bakma 10 liraya da çayı içersin.” mantığı hakim.
Birbirleriyle anlaşmışlar gibi 3 aşağı 5 yukarı hepsinin fiyatı da aynı.
İşin ilginç tarafı buralar tıklım tıklım dolu.
Kafe kitlesinin büyük bölümünü üniversite ve lise öğrencileri oluşturuyor.
Meram’da, Bosna’da her yerde, herkesin gözünün içine sokuluyor.
Kaldırımlar bile lüks arabalarla dolu.
Bu kitlenin peşinden giden bir kitle de var. Pusuda avını bekleyen örümcek gibi kafelerin köşelerini dolduruyorlar.
Herkes çaya 10, kahveye 30 lira verebiliyor.
Dışarıda mendil satan çocuk yanına gelse “1 liraya mendil alır mısın” derse “para yok” der. “Sokaktaki aç kedi ve köpekler için 2 ekmek al” desen “para bitti” der.
Ama görsel yönden zengin kafede en az 100 liralık çay içer… Bu arada 100 liraya 2 kilo çay alınır.
Uzun lafın kısası; kafeler “bardağı 5 liraya çay var” diye bağırsalar, neredeyse kapıda kuyruk olacak.
Asgari ücretli veya o ücretin biraz üzerinde çalışan insanlar bile kafelerde para saçıyor.
Yani içen var ki satılıyor.
Bu işte bir terslik yok mu?
Nasıl bir millet olduk. Düşünelim, sorgulayalım…