Nesli tükenmek üzere olan kınalı kekliğin. Halk arasındaki hikayeleri

İsmail Detseli

Artık kahve köşelerinde ve çay ocaklarında buluşup sohbet ederek ve kafeslerde besledikleri birkaç kınalı keklik ile av ve dağ hasretlerini gidermeye ve hatıralarını canlandırmaya çalışıyorlar.

Kimler? Konya mızda nesli bitmek üzere olan av hayvanlarımızdan kınalı kekliğin kafes avcılarından bahsediyorum. Önce hararetli konuşuyorlar. Sonra ta eskilere dalıp gidiyorlar. Bir müddet susuyorlar.

Hey gidi günler hey. Eğer muhacir pazarının yanındaki çocuk yuvasına doğru yolunuz düşerse yuvanın kuzey batı karşısında sargın apartmanının altında bir ufak çay ocağı vardı gezer çay ocağı çayı da çok nefis ha çünkü orada gönül dostlukları var eski hatıralar yaşanıyor.

Eskiden bu yöreye çok uğrardım çay ocağında bazen kafes te öten keklikleri görür merak ederdim, çünkü bu hastalık bendede vardı gençliğimde.

Bir gün içeriye dalıp selam verdim oradakilere bir kenara oturdum. Kimler yok ki Botsalı Ali Lale bahçeli Battal Mustafa elektrikçi Bekir Avalamalı (iki pınar köyü) Taş yapı ustası Mehmet daha niceleri. Başladım dertlerini deşmeye hepsi’de bunalmışlar önce pek konuşmak istemediler ama bende onları açacak çilingir anahtarı vardı. Çünkü bu av hastalığı bir zamanlar Köy de beni de çok sarmıştı onun için bu kafes avcılarının halini iyi biliyordum. Dertlerini Deştikçe deştim açtıkça açtım nihayet çözüldüler. Ha birde benim kadim dostum Tualassa’lı Hasan Kaçar var kamyoncu kendisi onu da buldum. Arkadaş zaten av yasak bizlerde katliamcı değiliz bizler gönül ve zevk avcılarıyız dediler.

O ne? Dedim biz bahara kadar elimizdeki kekliği av için hazırlarız onu iyice besler kızdırırız. Nasıl? Biz kekliğe kış boyu buğdayın yanında bulgur ceviz içi badem içi kırmızıbiber ve çeşitli baharatlardan helva yapar yediririz. Nisan Mayıs aylarına kadar vücudunu kızdırırız (ısıtırız) ve arada yeşil ot ta veririz toprağı sobada ısıtır kafesin altına sereriz kekliğe anlak veririz ava hazırlanır. Zaman gelir ava çıkarız, sabah erken gideriz. (Er konağında yani sahur zamanı) eğer yer ormanlık bir alan ise bulunan ormandan kendimize bir (küme) gizlenme yeri yaparız birde yakından bize kümeye iyi görülen ufak bir ağacın üstüne kafesi yerleştiririz kafesi göreceğimiz mazgaldan bakarak artık kekliği dinlemeye başlarız.

Keklik: Guburuk guburuk guburuk diye ufaktan ormanı dağları şöööle bir yoklar.

Buna erken uyanma denir Keklik kafesin önündeki geniş yem deliklerinden hariç birde kafesin üstünde vardır delik Keklik oradan kafasını çıkarır her yöne doğru usul usul öter sonra cırgıltıya başlar diye söze girdi Hasan gardaşlık. Ülen yiğidim sen bu işleri az çok bilirsin ama inceliklerini pek bilemezsin. İşte bunlar olurken dağ uyanır. Ve eğer dağda o civarda keklik varsa oda kafese cevap verir. Ama biz onun cevabını belki duymayız oda usuldan yoklar ama kafes kekliği onu duyar. Ve sesini yükseltir. Gakguburak gakguburak gakbururrak diye sertçe bir yoklar. Eğer Çoturgun (eski yaşlı tecrübeli demekmiş) bir şey ise dağın kekliği oda sertçe karşılık verir ve çekişme başlar. Kafes önce yumuşar sonra coşar ve sert cevaplar vererek 0nu kızdırır ve yanına gelmeye ikna etmeye çalışır.

Peki, siz ne dediklerini anlar mısınız? Tabi eski avcılar anlar. Şayet gelmez ise başlar kanat çırparak uçkun vermeye vıcccıyyyykkkk vıccıyyykkk diye artık karşıda ki keklik buna fazla dayanamaz ve uçarak kafesin yakınına gelir çekişme burada da biraz sürer.

Burada avcının dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Dağın kekliği kafesin altına gelene kadar silah atmayacak geldiğinde iyi atıp mutlaka avı vuracak şayet vuramazsa o kafes kekliği küser bir daha kolay kolay ötmez.

Dağ kekliği ağzına aldığı çalı çırpıyı sağa sola savurarak kafesin altına girer. Ha unutmadan söyleyelim eğer bu arada dul dişi falan gelirse kafesin altına ona da silah atmayacaksın eğer atarsan kafes kekliği küser. O dul dişi dediğinde ne? Ne olacak erkeği vurulmuş veya ölmüş dul kalmış dişi keklik erkek keklikiğin sesini duydu mu dayanamaz hemen kafesin altına gelir peki avcı ne bilecek onun dul hatta dişi olduğunu.

Bilecek işte zaten kafes kekliği belli eder onu azarlar. Ne der? Cavkkk cavkkk yani sen çekil der avcı bunu bilmek mecburiyetinde. Erkek keklik geldi. Kavga anında onu vurdun’mu hemen kümeden kalkıp avı alacaksın yerden bıçakla boğazını kesip ümüğünü(yani gırtlağını) kafesteki kekliğe tutacaksın hemen o ümüğü çeker alır. Ve hırsından onu yer eğer av o civarda daha var (ise ki artık öyle bol av yok da) bir daha oturursun kümeye ikinci avı beklersin yoksa yer değiştirirsin günde üç tüfek dört tüfek atarsın üç dört av demektir. Şimdi bir tüfek atmaya da razıyız ama yok diye dert yanıyorlardı.

Peki, daha incelikleri var mı bu Keklik avcılığının? Olmaz mı var tabi mesela kafes taş veya ağaç üstünde olsun onunda düşmanı var yılan gelir kekliğe saldırır o zaman o tehlikeyi sana çırpınarak bildirir bunlara dikkat edeceksin icabında 4-5 saat bir kümede kaldığın olacak yılan kafesteki Kekliğe çok saldırır.

Birde yaz ortasında dişi avı vardır. Kafesteki keklik dişi olur. Onu ayni yöntem ile dağda bir kümeye bastırırsınız dişi o zaman yuvadadır kuluçkada kafeste dişi ötünce erkek hemen uçarak dişinin yani öten kafes kekliğinin altına gelir. Avcı atar vurur avını alır dediler. Peki dişi veya erkek olduğunu kekliğin nasıl anlarsınız?

Erkek kekliğin boyun kısmında 11-12 alası olur tüylerinde dişi kekliğin 9-10 alası olur erkek Kekliğin ayağında topuk denen bir çıkıntı olur ayni zamanda yaşını da belirtir. Topuksuz erkek daha palazdır bir topuk bir yaş iki topuk iki yaş demektir. Kekliğin dişisinde bu topuk olmaz mı? Olmaz, Peki, ağalar birde su avı varmış o nedir? Dedim hep bir ağızdan kızdılar bırak onu o av kalleşliktir hem de cinayettir dediler neden? O av değil mi. Öyle av mı olur hayvan yaz günü susamış su olan yere suya geliyor sen ona pusu kuruyorsun su içerken onu öldürüyorsun bu katliamdır dediler. Haklılardı ne demişler su içerken yılan bile seslenmez zarar vermez derler atalarımız.

Ustalar sizi yordum ama merakımı bağışlayın birde Takılak avı diyorlar o nedir ne zaman yapılır? Ha omu, o bazı keklikler yapar o avı adamın gevezesi gibi olurlar, mevsim falan dinlemezler kümeye bastırırsın öter onun gibi dağda geveze aylak gezen bir keklik olursa takılır ona Takılak avı derler iyi bir av değil avcı oyalayıcı dediler.

Devam edecek...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.