Yalnızlık mı? Ölüm mü?

Gevher Hatun

Alıntı

Yıllar önceydi çok fazla insanlar ile imtihan halindeydim. Yaşamanın anlamsızlığı arasında nefes alıp vermekten ibaret hale gelen hayatımın son sahnesini oynar gibi yorgundum. Geceleri daha çok seviyordum, güneşin doğuşu adeta tüm ızdıraplarımın başlaması demekti. İnsanların kahreden hakaretleri, aşağılamaları ve yok saymaları canımdan bezdiriyordu. Çok gürültülülerdi, konuşmaları nezaketten uzak, küfürlüydü. Kalabalıklar arasında çok yalnızdım, beni anlayan kimse yoktu. Boş bir gürültü içerisinde nefes alamıyordum. Sık sık kendimi şöyle dua ederken buluyordum:Yarabbi, lütfen, ıssız bir adaya düşmek istiyorum, hiç kimsenin olmadığı sessiz bir ada...

Umutsuzca ve sadece serzenişten ibaret olan bu sözlerimin bir gün vuku bulacağını nereden bilebilirdim ki. Şimdi bir dairenin bilmem kaçıncı katında elimde sigara ve kahve, derin bir yokluk, içimi sızlatan yalnızlık. Gözlerim evimin camının baktığı parktaki insanlarda. İçimde derin pişmanlık. Keşke öyle söylemeseydim. Dua, serzeniş veya adına her ne derseniz, daha dikkatli olsaydım, dilimden acı halimde iken dökülen cümlelerimin tam ortasında ıssız bir adadaydım. Etrafımda deniz yoktu ama yalnız olmayan kahkahaları dalgaları andıran insanlar vardı, bense yalnızlık adasında yapayalnızdım”.

İnsan dilinden dökülen cümlelerin toplamıdır aslında. Neyi anarsa onu yaşıyor ve kaderi insanın andıkları ile şekilleniyor.

Yalnızlık bazen tercih olsa da çoğu zaman tercihler sonrasında kişinin öngöremediği durumların sonucudur. Yalnızlığı dibi olmayan kuyuya düşüş olarak yorumlarım hep, ayakların hiç yere değmeyecekmiş gibi sonsuz bir düşüş, belirsizlik...

Kulakları sağır eden bir de sesi vardır ki düşmanıma dilemem. Yalnızlık alışması en zor en ızdıraplı durumdur, imtihanların en yorucusudur. Bazen kalabalıklar arasında yalnızsındır bazen de tek başına yalnızsındır.

Büyükler “yalnızlık Allaha mahsustur” der ya, doğru derler, zira insan fıtratına uymayan bir haldir o.

Kemal sayar ise bu konuda düşüncelerini şöyle ifade eder:” İhtiyaç duyduğumuz o çok özel yakınlığın kaybı. İnsan sadece insanlar yok diye yalnız olmaz; bazen insanlar varken de yalnız olursun. insanların ortasında da yalnız olursun. Sizi anlayan bir kişi yoksa, sizin derdinizi dinleyecek bir kişi yoksa, size değerlilik ve önem duygusu atfedecek bir kişi yoksa yalnızsınızdır”.

Kişinin kalabalık içinde kendini yalnız hissetmesi en kötü yalnızlıktır.

Yalnızlık, bir insanın kendisini dış dünyadan uzak, kopuk ve ayrı hissetmesidir.

Yalnızlığın bir diğer kötü hali ise alışkanlık yapmasıdır. Alışkanlık yaptığında hayatınıza hiç kimseyi almak istemezsiniz. Hem şikayet eder hem de kimseyi özelinize dahil etmek istemezsiniz.

İçinde yaşanılan toplum, yalnızlığın anlamını etkiler. Örneğin, yalnızlık Batı toplumlarında bireyselleşmeyi çağrıştırdığı için kabul ve onay görürken; Doğu toplumlarında acınası bir durum olarak yorumlanabilir.

Ülkemizde bireyler 30 yıl önce kalabalık ailelerde yaşam sürmekteyken; dahi erozyona uğramıştı. Yalnızlaşma oranı ise büyük bir ivme kazanarak artmaktadır. Yeni yapılan konutlarımız 1+1 olarak dizayn edilerek arz ve talep görmektedir.

“Kendini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür” der Çehov.

Yalnızlık kimine ödül, kimine göre konfor, kimine göre ise ızdıraptır. Kişilerin yaşam koşulları bulundukları coğrafya ve ruh halleri yalnızlığa bakış açılarını belirlemektedir.

Her insan hayatının bir döneminde kendini yalnız hisseder. Bu dönemin uzunluğu ve kısalığı bizim hayata bakış açımız ile belirlenir.

Her olay karşısında hepimiz aynı şekilde defans alamıyoruz, bir olay oluyor hepimiz farklı farklı etkileniyoruz.

“Yalnızlık tek kelime, söylenişi ne kadar kolay. Halbuki yaşanması o kadar zordur ki”. (Goethe) Yalnızlığı anlatırken bu söz, kelimelerin kifayetsiz kaldığını gösterir. Yalnızlık her insanda farklı hissedilir ve tepkileri farklıdır.

İşte burada cevabını bir türlü veremediğimiz şu ağır soru dökülüveriyor dudaklarımızdan.

Yalnızlık mı zor? Yoksa ölüm mü?

YALNIZLIK

Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun Tellersin
pullarsın Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!

YAŞAR KEMAL

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.