Ömrüm ömrün olsun sevgili;
Tuttuğun o mahsun eller benim, baktığın o mahcup gözler benim
Sözlerinle kalbime akıttığın sevda benim, kapısını çalmadan girdiğin o kalp artık benim değil sevgili senin.
Bir Kasım sabahı nasılda beni benden etmişti göz göze gelişimiz, yarabbi nedir bana olanlar, böyle mideme konan milyonlarca kelebek, dilimden düşmeyen şükürler...
Yarabbi bahşettiğin bu aşka layık mı bu garip kulun? Hangi duamın kabulüsün, hangi iyiliğimin karşılığı...
Belki de geçmişte yaşanmış onca ağır imtihanımın ödülü.
Lütfu, keremi bol Rabbim beni şükrün ile şereflendirdin teşekkür ederim,
İhsanı, hikmeti bol Rabbim, beni Beytullah’ın ile şereflendirdin teşekkür ederim,
Merhameti ve Rahmeti bol Rabbim, beni çöl iken gül bahçesine çevirdin teşekkür ederim,
Hay ve Kayyum olan Rabbim, beni kullarının insafına bırakmadın teşekkür ederim...
Hz. Allah bir kuluna merhamet ederse ona merhametli kullarını gönderirmiş, her şey bir tesadüften ibaret zanneden insanoğlu kaderin ince ince örülmüş hikmetlerini çoğu zaman göremezmiş. Hz. Allah ın bir tezahürü ben seni görünce anladım, merhametini, şefkatini, güven kokan tenini, yaralarıma merhem oluşunu hissedince anladım.
Sol yanımda kaburgalarımın tam altında bir organ varmış, ritmini değiştiren o yakıcı bakışlarına maruz kalınca anladım.
Bende varmışım, ben de sevilebilir, sevebilirmişim, binaenaleyh bende insanmışım. Gönlüme dolan huzurunu soluyunca anladım.
Sen ruhuma açan papatyalarımsın özümü keşfe çıktığım yelkenlim, masmavi sonsuz okyanusumsun, yolumu bulduğum pusulam, gökyüzünden sağanak sağanak akan yıldızlarımsın, sen bensin ben senim...
Seni yazan ilahi kudret kalemi sanki geçmişin tüm çetrefilli hüzünlerini silerek yazdı kaderime. Tam her şey bitti derken başlangıcım oldun, bir el yarabbi derken elimden tutturulanım oldun. Hoş geldin sevgili ömrüme, bahtıma, başıma, gönlüme hoş geldin iyi ki geldin, iyi geldin...
On bir ayın sultanı gibi, onca hazan yılı sonrası geldin, tam kimsesizler mezarlığına konmuş üzerime toprak atılırken geldin, dünya sıratından geçerken ayağım kayıp da dünya cehennemine düşerken tuttun yüreğimden, kimsesizdim, tek başına ailem oldun sen, ölsem unutmam, unutamam vefası sevdası deli, koca yürekli sevgili.
Bak avuçlarında yüreğim, nasılda çırpınıyor seni görünce. İyi bak ona sevgili artık o kalp sonsuza kadar senin.
Rüyamda görmüştüm seni, Beytullah’a giden yolun perdesini aralıyordun sımsıkı tutmuş elimden beni Kabe’nin kapısından içeri uğurluyordun, gözlerimi yumup Kabe’nin karşısında açtığımda ilk duam ve şükrüm sen olmuştun. Her şeyi herkesi o gün affetmeme sen vesile olmuştun sevgili.
Dünyaya bakışımı, hayatımın akışını, şükrümün artışını, yüzümdeki istemsiz tebessümün tam karşılığı sensin...
Kaderimin yazgısını, bahtımın nakışını, fıtratımın çizgisini değiştirenimsin...
Ömrüm ömrün olsun sevgili;
Dualarım yolundaki taşlara siper olsun. Gönlüme verdiğin mutluluk bedenine şifa olsun...
Sevdam kalbine huzur olsun, seni bana bahşeden Rabbime bu can kurban olsun...
Gül yüzün hiç solmasın, gülüşün güllere ilham, bana can olsun...
Deli sevdam, can yoldaşım, ömrüm, ilk ve sonum teşekkür ederim...
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Sezai Karakoç