Ölümü göze alarak boşanan kadınlar tanıyorum. Çaresiz, yorgun, yarına umudu olmayan kadınlardı
onlar. Yanlış evliliklerde, cani erkekler elinde solan kadınlar tanıyorum; gözleri gülmeyi çoktan
unutmuş, sadece ömür tüketmek adına nefes alan. Mahsun kadınlar tanıyorum, evladı için
cehenneme göğüs geren, ailesi sahip çıkmadığı için “sabahlar olmasın” diye dua eden.
Yalnız kadınlar tanıyorum; çevresini saran akbaba sürüsü içerisinde insan arayan, aç kadınlar
tanıyorum; sevgisizlikten geceleri uyuyamayan ve bir yudum sevgi için dilenen. Kadınlar tanıyorum;
en çok kadınlar tarafından kanatılan, taşlanan, yok sayılan. Kadınlar tanıyorum; sırf sevdiği adama
kavuşmak için bütün ömrünü gözünü bile kırpmadan çöpe atan.
Kadınlar tanıyorum; mutsuzluktan göğsünde karabasanlar büyüten, hiç kimseye söyleyemediği
gönlündeki arzularını saçının her teline ak diye işleyen. Kadınlar tanıyorum; yaralarına merhem diye
evladını süren, bir süre sonra merhem diye sürdüklerinin de yara olup kangrene çeviren.
Kadınlar tanıyorum; okumaktan muaf tutulan, elinden kalemi, aklından düşünceleri, ağzından dili,
gönlünden hayalleri sökülen. Kadınlar tanıyorum “namus da namus” diye çığırtkanlıklar yapan
ahlaksızların elinde ve dilinde oyuncak olan.
Kadınlar tanıyorum; bedeni kendine ait olmayan, olamayan.
Kadınlar tanıyorum; hakir görülen, aldatılan, psikolojik ve fiziksel şiddet gören, ayrılmak isteyince hayatının baharında evlatlarının önünde öldürülen.
Kadınlar tanıyorum; kadınlığı unutturulmuş, köleleştirilmiş, açık hava cezaevi mahkumları gibi yaşatılan.
Kadınlar tanıyorum; mert, yiğit kadınlar onlar. Allah’tan başka kimseye boyun eğmeyen, mücadeleci, kendini eğiten güçlü kadınlardı onlar. Kimine göre deli kimine göre erkek gibi görünen lakin tüm
Olumsuzluklar da evrilen kadınlardı onlar. Ahir zamanın bütün zorluklarına inat inandığı davası uğruna kılıç kuşanan kadınlardı onlar. Kadınlar tanıyorum; namusuna dil uzatan namussuzların dilini
koparan, tehditlere papuç bırakmayan, naif kadınlardı onlar.
Kadınlar tanıyorum; yüreği merhamet çınarı, ana kadınlardı onlar, gücünü imanından alan tevekkül
halinde demlenen kadınlardı onlar. Kadınlar tanıyorum; altından anlayan sarrafların elinde,
yuvasında saadeti yaşayan, kendisine “Allah’ın bana emanetisin” diyen yüreklerin rızasının Allah’ın rızası olarak bilen mümine kadınlardı onlar.
Peygamber Aleyhisselam’ın veda hutbesinde haykırdığı önemli bir konudur. “Kadınların haklarını
gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ ın emaneti olarak
aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız”der.
Başka bir hadisi şeriflerinde “Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür” der.
İki cihan serveri yine şöyle buyurmuşlardır, “Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum” demiştir.
Ve devam eder “Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır.
Mümin bir erkek, mümin bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa,
öbüründen memnûn olabilir” der.
(Nur Suresi), 23. Ayette şöyle buyurmuşlardır: Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mümin kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir.
Kadın; Cenneti ayaklarının altında olan annedir, babasının, eşinin cennete giden yolda refakatçisidir, kardeştir, anne yarısı abladır, teyzedir, haladır.
“Alma kadının ahını çıkar aheste aheste”