Değişmekten korkuyor musun diye sordum kendime ?Vereceğim cevap benim için çok önemliydi. Zira o güne kadar değişmek benim yetiştiğim toplumda saygısızlık veya kabahat gibi görülüyordu. “İnsan ne ise o olmalı”
“İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur” gibi kanıksanmış köklü sözlerimiz vardı kulak aşinası olduğum, oysa öyle değilmiş o işler, otuzlu yaşlarımın başına gelince anladım.İnsan öğrenmeye ve gelişmeye kendisini açtığında değişim rüzgarları esmeye başlıyormuş, tek sorun neyi neleri öğrenmek istediğinle alakalıymış. Okudukça ve izledikçe insanları, doğayı, hayvanları ve olayları dünyanın benden ve benim çevremi saran üç beş insandan ibaret olmadığını farkettim. O güne kadar kendimi adadığım her ne varsa hiç birinin bana ait olmadığını gördüm. Sordum ve sorguladım!
Başkalarının yönettiği düşüncesinin kâle alınmadığı fikirlerinin önemsenmediği… hayatımı beş çayı mezeleri araştırarak mı geçirecektim. Hayır ben öğrenmeli okumalı o sert ketum kabuğumdan çıkmalıydım, kendime cevabım değişmekten korkmuyorum oldu.
Çevremi, hayatımı hatta kaderimi kendimi değiştirerek farklı bir boyuta taşıdığımı gördüm. “ Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık”. İsra süresi 13.Ayet
Ne çok yanılgıdaymışım kendimi değiştirmekten acizken başka insanların ahkam kesicisiymişim. Zavallı kendini bilmez nefsim.
Öyle kolay değildir değişim. Bir gecede sihirli bir değnek değmiyor omuzlarınıza bunu bizatihi sancısını iliklerine kadar yaşamış biri olarak söylüyorum. Çünkü kendimde sevmediğim bir huyumu değiştirmek çok istememe rağmen yıllarımı aldı.
Kemal Sayar bir köşe yazısında konuya şöyle değinmektedir.
“Değişmek istediğimiz yönlerde değişmekte zorlanmak insanlığın ortak sorunudur. Atılması gereken adımların çoğu kolay veya eğlenceli değildir. Bu da motivasyonu sağlamayı bir zorluk haline getiriyor. Bahanemiz ne olursa olsun -zaman yetersizliği, para yetersizliği-
kendimize ‘Çok zor’ olduğunu, ‘Rahatımı bozamam’ veya ‘O kadar motive değilim’ deriz.
Hayatımızda pozitif değişiklikler yapmak için nasıl daha çok motivasyon bulabiliriz? Değişikliğe ulaşmak için gerekli adımları atmanıza yardımcı olacak pek çok kitap var- daha organize olmak, sözgelimi, veya daha kendinden emin, veya daha hırslı olmak ya da daha sağlıklı yemek yemek. Değişimi hayata geçirmek için ne yapmanız gerektiğini söylerler ve bunu yapmaya hazırsanız bu harikadır”.
“Değişmek zordur ama imkansız değildir”.
“Yaradan Rabbinin adıyla oku”
Okumak gelişmenin birinci anahtarıdır, okumayan insan bilgili olduğunu iddia edemediği gibi gelişmeye ve kendisinde varolan olan potansiyeli keşfetme yetisine de sahipte değildir. Olumlu yönde değişim insanı bulunduğu konum ve ortamdan daha iyi olana yönlendirir. Bataklıkta bir gülde olabilirsin, çamurda.
“Herkes yapıyor” cümlesi sürü yaşamını kendisine rehber edinmiş insanların vicdanlarını rahatlatma ve mazeret bulma politikalarıdır. Ben koyun değilim, düşünebilen bir varlığım. Herkes elindeki çöpünü sokağa atıyor diye benimde aynısını uygulamam gerekmiyor. Aklım bana bunun yanlış bir hareket olduğunu söyleyebilecek kapasitede. Bu yanlışı kendimde düzeltmek, uygun bir çöp kutusu bulana deyin çöpümü elimde taşımak küçük ama anlamlı bir değişimdir.
Başka insanların kusurlarını araştırmakta olan müthiş yetilerimiz ve sezgilerimiz kendimize geldiğinde büyük oranda sağır ve dilsizdir. Sanırım kendimizdeki olumsuzlukları manipüle edecek duygu, düşünce ve sözcüklere sahibiz.
“Ben hiç dedikodu sevmem” diye cümleye başlayıp dedikodunun tarihçesini yazdığımızı farketmeyişimiz gibi. Aklımızda sevmediğimiz kalıyor gerisi bizim için yemelik meze, meze içinse vahşet…
Değişmek farketmekle olur.
Bir şey karşına dikiliyorsa, seni yaralı yorsa, bırak gelişsin. Kök salıyorsun, deri değiştiriyorsun demektir. Der St.Exupery
Değişim dediğimizde hafızalarımızda (özellikle bizim kuşak ve öncesi için) Yeşilçam filmlerinden kalma olumsuzluklar canlanır, kibirlenme ve havalı olmakla özdeşleşen değişim önyargılarımızın kurbanı olmaktadır. Öyle ki ben hiç değişmedim hep aynı x kişiyim cümlesi marifetmiş gibi sığınağımız olmuştur. Oysa her insan değişmeli ve gelişmelidir. Olumlu yönde değişim günümüz dünyasında bozulan bir kuşağın son kurtarıcısı olacaktır. Tecrübeyle birleşen bilgi aktarımı gençlerin sıkı sıkıya tutunacağı bir yol olacaktır.
Stefan Zweig dediği gibi
“Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştirirsin. Hepsi bu”.